LİVANELİ’NİN AÇIKLAMALARI ÜZERİNE

Sn. ZÜLFÜ LİVANELİ’NİN SON AÇIKLAMALARI ÜZERİNE

Sn. Zülfü Livaneli, son günlerde gerek Partimiz CHP ve eski Genel Başkanlarımız Bülent Ecevit ve Deniz Baykal haklarında ‘kabullenilemez, siyaset bilimi doğruları ile tarihi gerçekleri tahrif eden’ bazı iddialarda bulundu. Ben, köklü bir CHP’li olarak, sadece tarihi gerçeklere ve Sn. Deniz BAYKAL’ın TBMM zabıtları ile CHP’nin basılı haldeki dökümanlarında yer alan gerçek sözlerine atıfda bulunarak, siyaset dünyamızda yaratılmak istenen, hangi amaca hizmet etmek istediği şimdilik çok net olmayan komplo ve kargaşalara, kendi penceremden açıklık kazandırmak istiyorum.

I.- CHP’ye 18 yıl Genel Başkanlık yapan, 1992’de CHP’nin Yeniden Doğuşuna önderlik eden Sn. Deniz Baykal “Kürtleri sevmez,”… ÖYLE Mİ, Sn. Zülfü LİVANELİ!!?

(a.-) SHP Genel Sekreteri Deniz BAYKAL oluşturduğu Özel Komisyona Başkanlık ederek, vizyonunu bizzat belirlediği, “1989- Doğu ve Güneydoğu Anadolu Raporu’na” yazdığı Sunuş’tan alıntı :

“Arkadaşlarımızın ortaklaşa emeğinin ürünü olan bu çalışmada, Türkiye’nin demokratik bir toplumsal yapıya kavuşabilmesi için çözmesi şart olan Kürt Sorunu’na, ilk defa iktidara aday kitlesel bir Parti’nin Uygulama Programında yazılı bir belge ile yer veriliyor. Resmi politikaların yok saydığı bu konu önyargısız bir anlayışla, korkusuzca tartışılmadığı sürece toplumsal barışı sağlayacak siyasi programların ortaya çıkması olanaklı değildir. Türkiye, insanların “dil, etnik köken, gelenek, kültür farklılaşmasını” toplumun bütünlüğü içinde ortaya koymalarından korkmamalıdır. Devletin bu farklılkaşmaları, yasaklar koyarak engellemesi de, özendirmesi de yanlıştır. Asimilasyona, varolan bir etnik yapıyı inkara dönük  yaklaşımlarla bu sorunun çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır.” (Deniz Baykal– SHP Gn. Sekreteri ve Komisyon Başkanı)

Bu Rapor’un yayınlanmasından sonra diğer partilerinden bazı önde gelen siyasetçiler Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne suç duyurusunda bulunmuşlar; soruşturma başlatılmış, ancak sonuç alamamışlardı.

(b.-) “Gerçek Cumhuriyetçi; insan haklarından, demokratikleşmeden ve erdemden yanadır. Devletin ırkı ve dini olamaz. Irkı ve mezhebi ne olursa olsun herkes Eşit Yurttaştır. Devlet; kimsenin inancını, mezhebini, ırkını göremez. ‘Irkı-mezhebi-etnik kimliği- ana dili’ ne olursa olsun, herkes vatandaştır ve eşittir. Devlet herkesin eşit devletidir.” (‘Cumhuriyet-Demokrasi-Laiklik’ Panelinde Yaptığı Konuşmasından – 9/11 Ekim 1998 İst.)

(c.-) Asimilasyon değil, Entegrasyon öngörüyoruz…Kimsenin ırkı ve kökeni diğerinden üstün değildir. Etnik kökeni ne olursa olsun vatandaşların- kültürel haklar dahil- tüm bireysel haklarının çağdaş ülkeler seviyesine  yükseltilmesi hedefimizdir. (CHP 2008 Programı)

(d.-) “Etnik kimlik herkesin kendi şerefidir. Etnik kimliğimiz ne olursa olsun hepimiz Türk milletinin eşit birer parçasıyız.” (TBMM Gn. Kurul konuşmasından  -23 Nisan 2010)

II.- CHP’ye 18 yıl Genel Başkanlık yapan, 1992’de CHP’nin Yeniden Doğuşuna önderlik eden Sn. Deniz Baykal “Alevileri sevmez,”… ÖYLE Mİ, Sn. Zülfü LİVANELİ!!?

(a.-) “Türkiye’de herkes birbirinin benzeri düşünceye sahip olmak zorunda değildir, herkes birbirinin inancını paylaşmak zorunda değildir. Türkiye, ‘Laik bir Demokratik Cumhuriyettir”. (TBMM Gn. Krl. konuşmasından- 03 Temmuz 1993)

(b.-) “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bunun değiştirilmesi dahi teklif edilemez. Bizi toplum haline getiren ana hareket noktası budur. Laiklik; bir din-inanç konusu değildir, bir iman konusu değildir. İnsanların inancının değil, devletlerin sisteminin adıdır. Devlet laik olur. Kişinin inancı vardır veya yoktur, onun bileceği iştir. Laiklik; inanca karşı değildir, teokrasiye karşıdır.” (TBMM CHP Grup Toplantısı Konuşmasından-18 Şubat 1997)

(c.-) “Düşüncelerini beğenmediğimiz insanları öldürmeğe kalkanlar, inançlarından dolayı insanlara işkence edenler, ilkel kafalı yaratıklardır…Cahil de olsalar, alim de olsalar dar kafalıdırlar. Taş ta atsalar, en modern yöntemleri de kullansalar ilkeldirler. Hasan ile Hüseyin’i Kerbela’da şehit edenler onlardır. Nesimi’nin derisini yüzenler onlardır. Hallac-ıMansur’u asanlar onlardır. Adanalı işçiyi, Şahin Aydın’ı, Kerim Yaman’ı vuranlar, öldürenler onlardır. Malatya’da, Takat’ta, Amasya’da kitapçılara, dükkanlara, partilere saldıranlar onlardır. Bunların Batı uygarlığında da, Türk töresinde de, insanlık yasasında da yeri yoktur. (Demirel Hükümeti 1975 Yılı TBMM Bütçe konuşmasından alıntıdır.)

Bu sözlerinden dolayı Deniz Baykal yıllarca “kızılbaş” tanımı ile sözde lekelenmeye maruz bırakılmıştı.

III.- CHP’ye 18 yıl Genel Başkanlık yapan, 1992’de CHP’nin Yeniden Doğuşuna önderlik eden Sn. Deniz Baykal “Ezilenleri’ sevmez,”… ÖYLE Mİ, Sn. Zülfü LİVANELİ!!?

(a.-) “Cumhuriyet Halk Partisi emeğin partisidirEmeğe saygının, sosyal hakların partisidir. ‘Sosyal Demokrasi’, ‘Sol Parti’, ‘Sol’ kavramlarını Türkiye’ye getiren Parti, CHP’dir. CHP; bunu bir, ‘çağdaşlaşma – demokratlaşma ve uygarlaşma’ görevi olarak algılayarak, Türkiye’ye kazandıran, ‘Solu’ meşrulaştıran, Partidir”. (CHP Kurultayı Konuşmasından-9/10 Mart 1993)

(b.-) “Türkiye yoksullaşmayla birlikte, yolsuzlukların olağanüstü arttığı bir dönemi yaşamaktadır. Hükümet bu tablonun sorumlusu ve bir parçasıdır”. (TBMM Gn. Krl. konuşmasından- 27 Aralık 2005-)

(c.-) Biz bir toplum düşüncesiyiz. Biz otoriter, hiyerarşik, tepeden inme bir siyaset anlayışı değiliz. Bizim siyasetimizin özünde, insan vardır. CHP 29. Kurultayı Konuşmasından-30 Haziran 2001)

IV.- “CHP de, DSP de, Bülent Ecevit de, Deniz Baykal da” hiç Solcu veya Sosyal Demokrat olmamışlardır” ÖYLE Mİ, Sn. Zülfü LİVANELİ!!?

(a.-) “Cumhuriyet, Tarihin kaydettiği en büyük Değişim Projesidir. Cumhuriyetin özü milli iradedir. Egemenliğin millete ait olmasıdır… Batı’nın Rönesansı, Reformasyonu ve Aydınlanma Çağı, Cumhuriyetle Türkiye’ye taşınmıştır. Ülkemizde Demokrasi ancak Cumhuriyet temelleri üzerinde kalıcı olabilir. Cumhuriyet ve demokrasiyi numaralandırmak isteyenler, onun özünü içlerine sindiremeyenlerdir. CHP, Türkiye’nin Laik, Cumhuriyetçi ve Demokratik geleceğinin güvencesidir.” (‘Cumhuriyet-Demokrasi-Laiklik’ Panelinde Yaptığı Konuşmasından – 9/11 Ekim 1998 İst.)

(b.-) “Türkiye Büyük Millet Meclisi dünyanın en eski ve en köklü on parlamento- sundan birisidir. TBMM’ni dünyada en itibarlı, en güvenilir bir barış, istikrar ve meşruiyet kurumu olarak yaşatmak en büyük görevimizdir.” (TBMM Gn. Krl. konuşmasından – 23 Nisan 2010)

(c.-) “Atatürk ilke ve devrimleri ile Sosyal Demokrasinin evrensel değerlerinin bütünlüğü, Türkiye’nin aydınlığa çıkışının temelidir. Sosyal Demokrasi, bireyi özgür kılma, emeği yüceltme, devlete demokratik ve toplumsal bir içerik kazandırma mücadelesidir. (CHP 30. Kurultayı Bildirgesi-23/24 Ekim 2003)

(d.-) “Biz vatanımıza toprağımıza sahip çıkmak istiyoruz; ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ anlayışı ile, barışımızı kurmak istiyoruz. Bütün tarih boyunca, bütün komşularımıza karşı daima dost ve iyi komşu anlayışı içinde davrandık. Türkiye; içinde bulunduğu güç coğrafyada kimseye düşmanlık yapmadan; ama, kendi haklarını koruma konusunda daen küçük ödün vermeyeceği kararlılığını, iradesini ayakta tutarak barışı sağlayabilir.” (TBMM Gn. Krl. Bütçe konuşmasından- 22 Nisan 1996)

(e.-) “TBMM’nin Hükûmete rağmen nasıl bir ileri görüşlülükle Türkiye’nin ve bölgenin barışına, istikrarına ve uzun dönemli çıkarlarına uygun davrandığı bugün çok daha iyi anlaşılmaktadır. 1 Mart günü, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bir ‘Saygı Günü’ olmalıdır…

“Irak’taki bu savaşın uluslararası hukuki meşruiyeti, siyasi rasyoneli, insani ve vicdani haklılığı kesinlikle yoktur. Ortada ne BM kararı, ne NATO kararı, ne de meşru müdafaa hali vardır. Türkiye; ‘hukuken meşru, devletler hukuku bakımından doğru ve geçerli’ olmayan hiçbir davranışın içine sürüklenmemelidir…

‘Sakın ha, Türkiye’yi savaşa bulaştırmayın.  Biz çevremizde barış istiyoruz.  Hükümetin getireceği ‘Irak Tezkeresine’ biz CHP milletvekilleri olarak ‘HAYIR’ diyeceğiz.  Türkiye’nin onurunu koruyacak, şerefini yüceltecek olanlar, Türkiye’yi bu savaşa sokanlar değil, Türkiye’nin bu savaşa girmesine ‘hayır’ diyenler olacaktır.”  (D. Baykal’ın TBMMkonuşmalarından 25 )

(f.-) “CHP, ‘Bu Devlet kuşatılmıştır; Siyasetin yapması gereken ilk iş bu kuşatmayı kırmak olmalıdır’ diyen İlk ve Tek Partidir.” (CHP 11. Olağanüstü Kurultayı konuşmasından -30 Eylül 2000)

(g.-) “Türkiye’yi kötü yönetim ve kirli siyaset batırdı; ‘önce insan-önce ahlak-önce iş’ diyen “iyi yönetim, temiz ve güçlü siyaset” düze çıkaracaktır.” (CHP 2002 Seçim Bildirgesine yazdığı önsözden alıntı- 03 Kasım 2002)

 (h.-) “Gerçek demokrasi, siyaset hukuku kullanırsa değil, hukuk siyaseti denetlerse sağlanır.” (TBMM Gn. Krl. konuşmasından- 23 Nisan 2010)

(NOT: 6 Temmuz Salı akşamı CNN Programına katılan Zülfü Livaneli, söylemlerinde sap ile samanı karıştırırken, SOL sözü ile “Marksist Solu” öngördüğünü anlatmaya çalışmıştır. Oysa günümüzde Türkiye İşçi Partisi de mevcuttur, TBMM’de temsil edilmektedir, Genel Başkanı Erkan BAŞ’tır.

Ne Bülent Ecevit, ne Deniz Baykal, ne CHP, ne de DSP hiçbir zaman Marksist olma iddiasında bulunmamışlardır.

Kemalizmi, Atatürk’ün Modernleşme Devrimi ve Altıok İlkelerini, Ulus Devleti, Ulusal Bağımsızlığı, Laik Demokratik Cumhuriyetimizin Kuruluş Değerlerini, Evrensel Barışı, Temel İnsan Hak ve Özgürlükleri, Hukuk Devletini, Adil ve Bağımsız Yargıyı, Sosyal Demokrasinin Evrensel Değerlerini, Sosyal Refah Devletini, Emeğin Önceliği ve Örgütlü Hak Mücadelesini, Çoğulculuk/Eşitlik/Özgürlük/Katılımcılık ve Dayanışmayı” Siyasetlerinin Temel Dayanakları olarak görmüşler/özümsemişlerdir.

V.- Sn. R.Tayyip Erdoğan’ın siyaset yasağı 22 Aralık 2002’de kaldırıldı, 29 Aralık 2002 tarişhli Resmi Gazete’de yayınlandı. O tarihte TBMM Başkanvekili olan CHP Eski milletvekili ve Gn. Bşk. Yardımcısı Yılmaz Ateş’in geçen gün kamuoyuna açıkladığı gibi, Sn. Erdoğan ile Sn. Baykal’ın görüşmeleri 22 Şubat 2003 tarihinde , yani tam iki ay sonra gerçekleşti. Sn. Baykal defalarca bu görüşmede birkaç gün sonra gündeme gelecek olan “1 Mart Tezkeresini” konuştuklarını açıkladı. R.T. Erdoğan’dan da aksine bir açıklama gelmedi.

“Görüşmede, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı konuları ele alındı” şeklindeki mesnetsiz iddialarla gerçekleri çarpıtan, sürekli ‘ben siyaset bilmem’ diyen, ‘ama nedense o dönemlerde 2007 yılında yeniden milletvekili olabilmenin veya İst. Belediye Başkan adaylığını kotarabilmenin arayışları içinde olan’ Sn. Zülfü Livaneli’nin sanatçı kişiliğine hiç ama hiç yakışmamaktadır.

Hele aradan geçen 14 yıl sonra bu konularda anlamsız suçlamalarının arayışını sürdürmenin, hatta ‘suçlama ve temelsiz/haksız’ yargılama alanını;

***Deniz Baykal “Kürtleri, Alevileri, ezilenleri’ sevmez,” 

*** “CHP’de, Bülent Ecevit’de, Deniz Baykal’da” hiç Solcu veya Sosyal Demokrat olmamışlardır,

hoyratlığına taşımanın, bu tür sağduyu dışı davranışları ile  hangi siyaset veya siyasetçilere yaranmak arayışında olduğunu kestiremediğimiz Sanatçı Zülfü Livaneli’yi halkımızın gönlünden silmekte olduğunu bilmesini isterim. Bugüne kadar başta Nazım Hikmet olmak üzere toplumumuzun büyük çoğunluğunun baştacı ettiği şair ve düşün insanlarımızın dizeleri ile kalbimizi kazanmasının dahi kendisini tükenmekten kurtaramayacağını kendisine anımsatmak isterim.

Algan HACALOĞLU (7 Temmuz 2021- Silivri/İstanbul)

*SODEP İstanbul Kurucu İl Başkanı (1983-84)

*SHP Kurucu MKYK Üyesi (1985), (takip eden dönemler)

*SHP İstanbul Milletvekili (19. Dönem) (1991-1992)

*CHP Yeniden Doğuş Dönemi İst. Mv.- TBMM CHP Grup Üyesi ) (09 Eylül 1992-1995)

*CHP İst. Milletvekili (20., 22, 23. Dönemler)

*Devlet Bakanı (İnsan Haklarından Sorumlu) (50. T.C. Hükümeti Dönemi

EK: 04 Temmuz 2021’de Facebook Hesabımda yayınladığım, Konu ile ilgili Özet Not

SEVGİLİ ZÜLFÜ LİVANELİ;

Eski Genel Başkanımız Deniz BAYKAL Hk.da söylediklerini Size hiç yakıştıramadım. Kesinlikle Katılmıyorum. Bugün Ahmet Hakan’ın köşesinde yazdıkları, benimde paylaştığım görüşlerin, aydın bir kişi olarak Sizi derin düşünmeye, düşündüklerinizi yeniden irdelemenize yol açmasını diliyorum.

Hatırlar mısınız; 22. dönem seçilmiş olan CHP İstanbul Mv.lerini eşleri ile birlikte Çankaya’daki evimizde ağırlamış; kaynaşmalarına katkıda bulunmayı amaçlamıştım. Geçenlerde koronodan kaybettiğimiz ağabeyim Çetin Hacaloğlu ve Eşi Gülden (Öymen) Hacaloğlu nedeniyle Paris’de oluşan dostluğunuz, ilişkimize ayrı bir derinlik kazandırmırmıştı.

Ancak o gün bir sözünüzü hiç unutamıyorum: “Keşke Siyasete Hiç Girmeseydim, Milletvekili Seçilmemiş Olsaydım”…Evet aynen böyle söylemiştiniz. Belli ki CHP Milletvekili olmanın “sorumluluk ve duyarlılıklarını” taşımakta zorlanmakta idiniz. Evet keşke, sanatçı-aydın kişiliğinizle gönüllerimizde taht kurmaya devam etseydiniz.

Bilmediğiniz, içselleştiremedeğiniz siyasetten uzak dursaydınız.

Atatürk’ün kurucusu olduğu Partimiz hakkında, dünü ve bugünü ile haketmediği saldırılarda bulunmasaydınız.

Birileri Sizi affedebilir; ama gerçek CHP’liler, Sosyal Demokratlar Sizi hiçbir zaman affetmeyecek.

Sn. ZÜLFÜ LİVANELİ’NİN SON AÇIKLAMALARI ÜZERİNE - algan hacaloglu

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir