İMAM ERDOĞAN VE DERSİMLİ KEMAL KADER OLMASIN

Demokrat Senatör Ed Markey, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nde konuşuyordu.
“Türkiye’yi tam merkeze oturtmak, dünyaya da Türkiye’yi durdurmak zorunda olduklarını söylemek zorundayız” diyordu.
 
*
Bir süre sonra M.Barzani, Beyaz Saray’da ABD Başkanı B.Obama ve Başkan Yardımcısı J.Biden ile görüştü.
Başkan Obama, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Parlamentosu’nun Başkanlık Yasası’na desteğini belirtti.
Ardından J.Biden, Barzani’ye ” Müsterih olun, ömrümüz Kürt devletini görmeye yetecek” dedi.
 
*
Şimdi Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, 20 Ağustos’ta başkanlık seçimine hazırlanıyor.
M.Barzani’nin yeniden başkan olması durumunda 2 yıl içinde Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan edeceği öne sürülüyor…
 
*
Son Irak Parlamentosu seçimleri ne Şiilerin ,ne Sünnilerin ne de Kürtlerin taleplerinin karşılanmasına yetmemiş, her talep Irak’ın birliği ve dirliğini belirleyecek bir çatışma ortamı oluşturmuştu.
M. Barzani merkezi hükümeti zayıflatmak için BAAS Partisi liderleriyle işbirliğine girişmiş,
Bir taraftan da IŞİD’in varlığına itiraz etse de Musul’un düşmesindeki rolüyle Irak’ın fiili olarak üçe bölünmüş halinin sürmesini hedefleyen bir strateji izlemişti.
 
*
Birincisi; Musul’un merkezi hükümetin kontrolünden çıkarılması için BAAS’çılarla doğrudan işbirliği yapıyordu.
Nitekim Musul’un düşmesinden sonra İŞİD tehditini ileri sürerek en önemli petrol havzasında yer alan Kerkük’ü kontrolüne aldı.
İkincisi; IŞİD’le de dolaylı olarak işbirliği yapıyordu…
Çünkü, Sünnilerin yaşadığı bölgede İŞİD’in Sünni halk üzerinde kurduğu baskı karmaşık etnik ve dini gruplar arasında ayrışmalara hız veriyordu.
Hükümet hem siyasi karmaşa ve istikrarsızlığın önüne geçmek, hem İŞİD’in ele geçirdiği fakat henüz etkinliğini tam olarak kuramadığı bölgelerde örgütü pasifize etmenin yöntemlerini arıyordu.
Barzani, o kaosta Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’ne katılmış olduğunu, bu suretle Anayasa’nın 140. maddesinin kendiliğinden uygulandığını ve bunun müzakere konusu bile olmayacağını açıkladı.
BBC’de “Son gelişmelerin ardından artık şunu saklamayacağız; Kürdistan’ın nihai hedefi bağımsızlıktır” dedi.
 
*
Sonra o günlerdeki referandum ve bağımsızlık kararını askıya aldı.
Bunun yerine IŞİD’in Irak’ı fiilen parçalayan saldırısını fırsata dönüştürdü ve  tartışmalı bölgeleri ilhak etmeye yönelik adımlarını pekiştirdi.
Hatta tartışmalı bölgeleri ele geçirmek için Peşmerge güçlerini özellikle Kerkük’te yoğunlaştırırken, Erbil’in güvenliği konusunda ciddi açıklar meydana getirdi.
Sonra IŞİD, Erbil’e yaklaşınca Kürdistan’ın bağımsızlığı bir yana varlığının bile büyük bir tehlike altında olduğu gibi bir görüntü oluşturarak ortalığı yangına verdi…
 
*
Güya IŞİD’e karşı kullanmak bahanesiyle “Biz tüm dostlarımızdan silah talep ettik. Askeri destek talebimiz karşısında bize ilk yardım eden İran İslam Cumhuriyeti oldu. Bize silah verdi ve askeri işbirliğinde bulundu” dedi.
Ve dikkat ediniz, Erbil’e ilk müdahale halâ o bölgede bulunan İran birliklerinden geldi.
Bugün, Irak’ta IŞİD işgaline karşı kısa sürede ve kesin sonuç alabilecek tek gücün bölge ülkeleri tarafından oluşturulan Şii milisler olduğu görülüyor.
Yahu, bu gelişmeler resmen İran’ın bilgisi  ve katkısıyla oluyor!
 
*
Bu sırada Suriye’de PKK bağlantılı Demokratik Birlik Partisi’nin silahlı kanadı Halk Savunma Güçleri, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun havadan,  Özgür Suriye Ordusu’na bağlı bazı gruplardan oluşan Burkan el Fırat örgütünün de karadan destek vermesiyle IŞİD kontrolündeki sınır kasabası Tel Ebyad’ı ele geçirmiştir.
 
*
Şimdi sıkı durunuz!
Şırnak/Cizre’nin karşısındaki Suriye’nin Derik,Tirbe,Serekaniye,Heseke kentlerinin olduğu bölge “Cizire  Bölgesi” dir,
Şanlıurfa/Suruç karşısında Til Ebyad, Eyn İsa, Menbec ve Cerablüs kentlerinin olduğu bölge “Kobane Bölgesi”,   
Kilis karşısında Efrin,Ezaz, İdlip kentlerinin bulunduğu bölge “Efrin Bölgesi”dir.
 
*
Kürt Halk Savunma Güçleri’nin Tel Ebyad’ı almasıyla, IŞİD ‘in merkez üssü Rakka’nın Türkiye sınırı ve Cerablüs’e ya da Kobane Bölgesi ile bağlantısı kesilmiş, Cizire ve Kobani kantonları birleştirilmiştir.
Geriye Efrin Bölgesinin de bu kantonlara birleştirilmesi kalıyor…
Ya da Türkiye’nin Suriye sınırında bir baştan diğerine yeni bir Kürdistan daha doğuyor! 
 
*
Cizire’nin Rimelan bölgesindeki petrol, Kerkük’le aynı potansiyelde ve tüm Suriye’deki petrolden daha fazladır.
Petrol gelirlerine konmak, pastayı Kürtlere yedirmemek için uzun süre Arap El Nusra Cephesi ve Müslüman Kardeşler örgütü hem Kürt köylerine hem de Alevi köylerine saldırarak katliamlar yapıyordu.
Ve bu hesabı Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın;
Osmanlı Mebusan Meclisi’nin ülke sınırlarını Suriye ve Irak’ın kimi bölgelerini de kapsar biçimde belirlediği Misak-ı Milli çerçevesinde;
Farklı kimliklerin ve farklı inançların bir ulus devletle değil, Ortadoğu’da  devletler konfederasyonu sistemi içinde bir arada yaşayabilecekleri,
Böylece bölgenin ekonomik kaynakları üzerinde egemen olunacağı senaryosuna yazıyorlardı…
 
*
Kürtler ise bunu engellemek ve bölgenin kontrolünü bırakmayı istemiyordu.
Nitekim,bugün bölge neredeyse tamamen Kürt Demokratik Birlik Partisi’ne  bağlı “Halkçı Koruma Birlikleri” nin kontrolündedir.
Recep Tayyip Erdoğan kandırılmış, senaryosu iflas etmiştir.
 
Sonuçta İsrail geleneksel olarak kendisini tehdit eden cephelerde, artık geçmişteki gibi bir tehditle karşı karşıya  bulunmuyor.
 
*
Batı Şeria’da Filistinlilere karşı İsrail’in müdahale gücü yüksektir.
O yüzden Filistin uluslararası alanda İsrail’in meşruiyeti tartışmasını açmaya çalışıyor.
Mısır’da ise M.Mursi ve Müslüman Kardeşler örgütüne yapılan darbe İsrail güvenliğini pekiştirmiştir.
 
*
İsrail’in güvenliği açısından Lübnan, Suriye ve Irak çöküş halindedir.
Irak fiilen üçe bölünmüş ve İsrail için bir tehdit oluşturmuyor.
Kürtler Kuzey Irak’a hakimdir, bağımsız devlet olmaya hazırlanılıyor, Merkezi Hükümet İran’ın etkisi altındadır.
Sünniler,İsrail lehinde ve işte İŞİD’in şemsiyesi altında Orta Irak’ı Orta Suriye’ ye birleştiriyor.
Ürdün İsrail’le olan barış anlaşması sonucunda İsrail’in doğusundaki stratejik derinliği haline gelmiştir.
Suriye çöküyor,eski ordusunun ve eski gücünün yerinde yeller esiyor.
 
*
İran rejimi ise Dışişleri Bakanı M.C. Zarif ve Cumhurbaşkanı H.Ruhani ile Dini Lider Ali Hameney arasında bir gerilim yaşıyor. 
İran, genel olarak Hizbullah’ı bir askeri tecrübe olarak görüyor ve Suriye’yi  Hizbullah’a ulaşan köprü olarak hesap ediyor.
Bu yüzden Suriye’de rejimin düşmemesi için destek veriyor.
Nüfuzunu Irak’a, Yemen’e, doğu Arabistan’a ve Bahreyn’e yayarak bir Şii Blok’u kurmak istiyor.  
 
*
Irak’ta IŞİD işgaline karşı kısa sürede ve kesin sonuç alabilecek tek gücün bölgeden oluşturulan Şii milisleri, orada bekleye-dursun;
Yaptırımların iptali halinde İran’ın kendi doğal kaynaklarını etkili olarak kullanacağı, ekonomik olarak ayağa kalkacağı ve bölgede etki gücünü arttırması beklentisi;
Cenevre’de nükleer müzakereleri, Tahran’da Hamaney ile Ruhani’nin arasından İran’ın geleceğini belirliyor.
 
*
Ne oluyor? Ortadoğu’daki gücü Suudi Arabistan ve İran arasında dağıtmanın yöntemleri oluşturuluyor.
Bölge ülkeleri birer birer çökertiliyor ve güçleri yok ediliyor.
Operasyonlar Türkiye sınırına erişmiştir ki;
 
*
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Lübnan el Menar televizyonuna verdiği mülakatta, “Lübnan halkının direnişe olan desteğini önemsiyoruz. Her zaman bu direnişe destek vereceğiz. Yıllardır İsrail işgali altında bulunan Filistin topraklarını geri alınması gerekir. Artık dış siyasette bizim de sözümüz olacak ve yeryüzünde bütün işgalcilere karşı sesimizi yükselteceğiz” diyor.
 
*
S.Demirtaş, Filistin’in uluslararası alanda İsrail’in meşruiyeti tartışmasını açmaya çalışması üzerinden,
Güneydoğu ve Doğu Anadolu topraklarında işgalci olarak kabul ettikleri Türkiye Cumhuriyeti Devletine nanik yapıyor…
 
*
O da ne? Şurada, “Dersimli Kemal” bekliyor.
Ne garip! Cumhuriyetin kurucusu partiyi sulandıran şimdiki lideri, Lozan Anlaşmasını tartışmaya açacak ve Türkiye’ye ağır hasar verecek Çözüm Süreci kapsamında “Dersim Katliamının Araştırılması” ve ” Hakikatleri Araştırma Komisyonu”nun hayata geçirilmesi için gün sayıyor…
 
*
Hele 30 Haziran gelsin, şu nükleer müzakerelerin sonucu bir belli olsun, misyonumu yerine getireyim diye, o küçük yüreği tıp-tıp atıyor.
 
17.6.2015
Demokrat Senatör Ed Markey, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde konuşuyordu.
"Türkiye'yi tam merkeze oturtmak, dünyaya da Türkiye'yi durdurmak zorunda olduklarını söylemek zorundayız" diyordu.
 
*
Bir süre sonra M.Barzani, Beyaz Saray'da ABD Başkanı B.Obama ve Başkan Yardımcısı J.Biden ile görüştü.
Başkan Obama, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Parlamentosu'nun Başkanlık Yasası'na desteğini belirtti.
Ardından J.Biden, Barzani'ye " Müsterih olun, ömrümüz Kürt devletini görmeye yetecek" dedi.
 
*
Şimdi Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, 20 Ağustos'ta başkanlık seçimine hazırlanıyor.
M.Barzani'nin yeniden başkan olması durumunda 2 yıl içinde Kürdistan'ın bağımsızlığını ilan edeceği öne sürülüyor...
 
*
Son Irak Parlamentosu seçimleri ne Şiilerin ,ne Sünnilerin ne de Kürtlerin taleplerinin karşılanmasına yetmemiş, her talep Irak'ın birliği ve dirliğini belirleyecek bir çatışma ortamı oluşturmuştu.
M. Barzani merkezi hükümeti zayıflatmak için BAAS Partisi liderleriyle işbirliğine girişmiş,
Bir taraftan da IŞİD'in varlığına itiraz etse de Musul'un düşmesindeki rolüyle Irak'ın fiili olarak üçe bölünmüş halinin sürmesini hedefleyen bir strateji izlemişti.
 
*
Birincisi; Musul'un merkezi hükümetin kontrolünden çıkarılması için BAAS'çılarla doğrudan işbirliği yapıyordu.
Nitekim Musul'un düşmesinden sonra İŞİD tehditini ileri sürerek en önemli petrol havzasında yer alan Kerkük'ü kontrolüne aldı.
İkincisi; IŞİD'le de dolaylı olarak işbirliği yapıyordu...
Çünkü, Sünnilerin yaşadığı bölgede İŞİD'in Sünni halk üzerinde kurduğu baskı karmaşık etnik ve dini gruplar arasında ayrışmalara hız veriyordu.
Hükümet hem siyasi karmaşa ve istikrarsızlığın önüne geçmek, hem İŞİD'in ele geçirdiği fakat henüz etkinliğini tam olarak kuramadığı bölgelerde örgütü pasifize etmenin yöntemlerini arıyordu.
Barzani, o kaosta Kerkük'ün Kürdistan Bölgesi'ne katılmış olduğunu, bu suretle Anayasa'nın 140. maddesinin kendiliğinden uygulandığını ve bunun müzakere konusu bile olmayacağını açıkladı.
BBC'de "Son gelişmelerin ardından artık şunu saklamayacağız; Kürdistan'ın nihai hedefi bağımsızlıktır" dedi.
 
*
Sonra o günlerdeki referandum ve bağımsızlık kararını askıya aldı.
Bunun yerine IŞİD'in Irak'ı fiilen parçalayan saldırısını fırsata dönüştürdü ve  tartışmalı bölgeleri ilhak etmeye yönelik adımlarını pekiştirdi.
Hatta tartışmalı bölgeleri ele geçirmek için Peşmerge güçlerini özellikle Kerkük'te yoğunlaştırırken, Erbil'in güvenliği konusunda ciddi açıklar meydana getirdi.
Sonra IŞİD, Erbil'e yaklaşınca Kürdistan'ın bağımsızlığı bir yana varlığının bile büyük bir tehlike altında olduğu gibi bir görüntü oluşturarak ortalığı yangına verdi...
 
*
Güya IŞİD'e karşı kullanmak bahanesiyle "Biz tüm dostlarımızdan silah talep ettik. Askeri destek talebimiz karşısında bize ilk yardım eden İran İslam Cumhuriyeti oldu. Bize silah verdi ve askeri işbirliğinde bulundu" dedi.
Ve dikkat ediniz, Erbil'e ilk müdahale halâ o bölgede bulunan İran birliklerinden geldi.
Bugün, Irak'ta IŞİD işgaline karşı kısa sürede ve kesin sonuç alabilecek tek gücün bölge ülkeleri tarafından oluşturulan Şii milisler olduğu görülüyor.
Yahu, bu gelişmeler resmen İran'ın bilgisi  ve katkısıyla oluyor!
 
*
Bu sırada Suriye'de PKK bağlantılı Demokratik Birlik Partisi'nin silahlı kanadı Halk Savunma Güçleri, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun havadan,  Özgür Suriye Ordusu'na bağlı bazı gruplardan oluşan Burkan el Fırat örgütünün de karadan destek vermesiyle IŞİD kontrolündeki sınır kasabası Tel Ebyad'ı ele geçirmiştir.
 
*
Şimdi sıkı durunuz!
Şırnak/Cizre'nin karşısındaki Suriye'nin Derik,Tirbe,Serekaniye,Heseke kentlerinin olduğu bölge "Cizire  Bölgesi" dir,
Şanlıurfa/Suruç karşısında Til Ebyad, Eyn İsa, Menbec ve Cerablüs kentlerinin olduğu bölge "Kobane Bölgesi",   
Kilis karşısında Efrin,Ezaz, İdlip kentlerinin bulunduğu bölge "Efrin Bölgesi"dir.
 
*
Kürt Halk Savunma Güçleri'nin Tel Ebyad'ı almasıyla, IŞİD 'in merkez üssü Rakka'nın Türkiye sınırı ve Cerablüs'e ya da Kobane Bölgesi ile bağlantısı kesilmiş, Cizire ve Kobani kantonları birleştirilmiştir.
Geriye Efrin Bölgesinin de bu kantonlara birleştirilmesi kalıyor...
Ya da Türkiye'nin Suriye sınırında bir baştan diğerine yeni bir Kürdistan daha doğuyor! 
 
*
Cizire'nin Rimelan bölgesindeki petrol, Kerkük'le aynı potansiyelde ve tüm Suriye'deki petrolden daha fazladır.
Petrol gelirlerine konmak, pastayı Kürtlere yedirmemek için uzun süre Arap El Nusra Cephesi ve Müslüman Kardeşler örgütü hem Kürt köylerine hem de Alevi köylerine saldırarak katliamlar yapıyordu.
Ve bu hesabı Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın;
Osmanlı Mebusan Meclisi'nin ülke sınırlarını Suriye ve Irak'ın kimi bölgelerini de kapsar biçimde belirlediği Misak-ı Milli çerçevesinde;
Farklı kimliklerin ve farklı inançların bir ulus devletle değil, Ortadoğu'da  devletler konfederasyonu sistemi içinde bir arada yaşayabilecekleri,
Böylece bölgenin ekonomik kaynakları üzerinde egemen olunacağı senaryosuna yazıyorlardı...
 
*
Kürtler ise bunu engellemek ve bölgenin kontrolünü bırakmayı istemiyordu.
Nitekim,bugün bölge neredeyse tamamen Kürt Demokratik Birlik Partisi'ne  bağlı "Halkçı Koruma Birlikleri" nin kontrolündedir.
Recep Tayyip Erdoğan kandırılmış, senaryosu iflas etmiştir.
 
* 
Sonuçta İsrail geleneksel olarak kendisini tehdit eden cephelerde, artık geçmişteki gibi bir tehditle karşı karşıya  bulunmuyor.
 
*
Batı Şeria'da Filistinlilere karşı İsrail'in müdahale gücü yüksektir.
O yüzden Filistin uluslararası alanda İsrail'in meşruiyeti tartışmasını açmaya çalışıyor.
Mısır'da ise M.Mursi ve Müslüman Kardeşler örgütüne yapılan darbe İsrail güvenliğini pekiştirmiştir.
 
*
İsrail'in güvenliği açısından Lübnan, Suriye ve Irak çöküş halindedir.
Irak fiilen üçe bölünmüş ve İsrail için bir tehdit oluşturmuyor.
Kürtler Kuzey Irak'a hakimdir, bağımsız devlet olmaya hazırlanılıyor, Merkezi Hükümet İran'ın etkisi altındadır.
Sünniler,İsrail lehinde ve işte İŞİD'in şemsiyesi altında Orta Irak'ı Orta Suriye' ye birleştiriyor.
Ürdün İsrail'le olan barış anlaşması sonucunda İsrail'in doğusundaki stratejik derinliği haline gelmiştir.
Suriye çöküyor,eski ordusunun ve eski gücünün yerinde yeller esiyor.
 
*
İran rejimi ise Dışişleri Bakanı M.C. Zarif ve Cumhurbaşkanı H.Ruhani ile Dini Lider Ali Hameney arasında bir gerilim yaşıyor. 
İran, genel olarak Hizbullah'ı bir askeri tecrübe olarak görüyor ve Suriye'yi  Hizbullah'a ulaşan köprü olarak hesap ediyor.
Bu yüzden Suriye'de rejimin düşmemesi için destek veriyor.
Nüfuzunu Irak'a, Yemen'e, doğu Arabistan'a ve Bahreyn'e yayarak bir Şii Blok'u kurmak istiyor.  
 
*
Irak'ta IŞİD işgaline karşı kısa sürede ve kesin sonuç alabilecek tek gücün bölgeden oluşturulan Şii milisleri, orada bekleye-dursun;
Yaptırımların iptali halinde İran'ın kendi doğal kaynaklarını etkili olarak kullanacağı, ekonomik olarak ayağa kalkacağı ve bölgede etki gücünü arttırması beklentisi;
Cenevre'de nükleer müzakereleri, Tahran'da Hamaney ile Ruhani'nin arasından İran'ın geleceğini belirliyor.
 
*
Ne oluyor? Ortadoğu'daki gücü Suudi Arabistan ve İran arasında dağıtmanın yöntemleri oluşturuluyor.
Bölge ülkeleri birer birer çökertiliyor ve güçleri yok ediliyor.
Operasyonlar Türkiye sınırına erişmiştir ki;
 
*
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Lübnan el Menar televizyonuna verdiği mülakatta, "Lübnan halkının direnişe olan desteğini önemsiyoruz. Her zaman bu direnişe destek vereceğiz. Yıllardır İsrail işgali altında bulunan Filistin topraklarını geri alınması gerekir. Artık dış siyasette bizim de sözümüz olacak ve yeryüzünde bütün işgalcilere karşı sesimizi yükselteceğiz" diyor.
 
*
S.Demirtaş, Filistin'in uluslararası alanda İsrail'in meşruiyeti tartışmasını açmaya çalışması üzerinden,
Güneydoğu ve Doğu Anadolu topraklarında işgalci olarak kabul ettikleri Türkiye Cumhuriyeti Devletine nanik yapıyor...
 
*
O da ne? Şurada, "Dersimli Kemal" bekliyor.
Ne garip! Cumhuriyetin kurucusu partiyi sulandıran şimdiki lideri, Lozan Anlaşmasını tartışmaya açacak ve Türkiye'ye ağır hasar verecek Çözüm Süreci kapsamında "Dersim Katliamının Araştırılması" ve " Hakikatleri Araştırma Komisyonu"nun hayata geçirilmesi için gün sayıyor...
 
*
Hele 30 Haziran gelsin, şu nükleer müzakerelerin sonucu bir belli olsun, misyonumu yerine getireyim diye, o küçük yüreği tıp-tıp atıyor.
 
17.6.2015 - erbil parlamento aaarsiv

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir