“Kira” unvanının nereden kaynaklandığı sorusu tartışmalıdır. Avram Galante bu unvanın saraya dışarıdan malzeme getiren kadınlara verildiği kanısındadır. Ona göre Ege adalarında müfettişlik yaptığı dönemde Rum kökenli bazı satıcı kadınlara da bu unvan verilmekte idi.
Osmanlı da “Kira kadınlar” günümüzdeki “bohçacılık” olayının bir benzeriydi. Kumaşlar mücevherat vesaire satmak için kapı kapı dolaşan kadınlara bu isim verilirdi. “Kira” Rumca kadın demek olup Osmanlıda saraya mücevher ve kumaşlar getiren bohçacılara denirdi. Bu kadınlar ve bunların aileleri hem zenginlikleri hem de “Yahudi asıllı” olmalarından dolayı sarayda çok nüfuz sahibi olmuşlardı. Bu yazımızda kısaca da olsa bunu anlatmaya çalışacağız.
Padişah Yavuz Sultan Selim’in hanımı Hafza Sultan, Polonya Yahudi’si Helga’ydı. Helga Kanuni Sultan Süleyman’ın da annesiydi. Yani Kanuni Sultan Süleyman Yahudi bir anneden doğmuştu.
Kanuni’nin nikâhlı hanımı, Hürrem Haseki Sultan da (Roxolena) Ukrayna sınırları içerisinde bulunan Rohatyn kentinde doğmuş bir Yahudi asıllıydı. Bir Yahudi olan Kanuni Süleyman Yahudi geleneğini sürdürerek yine bir Yahudi ile evlenmişti.
Kanuni’nin Yahudi evliliği yapmasında İslam dinine göre bir sakınca yoktu. İslam dinine göre Müslüman bir erkek, “daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da size helaldir” (Maide, 5/5) âyeti kerimesi izni ile ehli kitap (Yahudi ve Hıristiyan) kadınlarla evlenebilirlerdi.
Kanuni Süleyman, Yahudi bir anneden doğmuş ve evlatlarına da Yahudi evlilikler yaptırarak “Tora” kanunlarını da yerine getirmiştir. “Tora” ve “Talmud”daki Yahudi kanunlarına göre Yahudi bir anneden doğan çocuk Yahudi’dir. Yahudi bir kadının Yahudi olmayan bir erkekten doğurduğu çocuk da Yahudi’dir. Karışık bir evlilikte çocuğun Yahudi olması, annesinin Yahudi olmasına bağlıdır. Anne Yahudi ise, çocuk da Yahudi’dir. Ama anne Yahudi değilse, çocuk da Yahudi değildir.
Dolayısıyla, Tora ve Talmud’daki Yahudi kanunlarına ve örflerine göre Kanuni Süleyman ile oğlu II. Selim ve onun oğlu III. Murat da Yahudi sayılmaktadır.
Kanuni Süleyman, Hürrem Sultan’dan olma oğlu padişah II. Selim’i, Yahudi dönmesi Raşel (Nurbanu Sultan) ile evlendirmiştir.
Hürrem Sultan da (Roxalana) kızı Mihrimah Sultan’ı, Yahudi asıllı olan Damat Rüstem Paşa ile evlendirmişti.
Hürrem, kızı Mihrimah Sultan’ı Vezir-i Azam Rüstem Paşa ile evlendirerek Vezir-i Azam’la bir ittifak oluşturdu. Kanuni Süleyman, Hürrem’den olmayan ama yeniçeriler tarafından çok sevilen oğlu Mustafa’yı kendisini tahttan indirmeyi planladığı inancıyla öldürttü. Mustafa’nın annesi Mahidevran sultan idi. Mahidevran’ın babası Kabardey Çerkez hükümdarı İda Mirzey annesi ise Mengli Giray kızı Nazcan Hatun idi, gerçek adı Malhurub idi. Hürrem Sultan’ın Yahudi olmayan Mustafa’yı ortadan kaldırma konusunda Kanuni’yi etkilediği inancı çok yaygındır.
Kanuni’nin Osmanlı donanmasına Kaptan-ı Derya’sı yaptığı Sinan Yusuf Paşa da (1550-1553), Yahudi damat Rüstem Paşa’nın kardeşiydi. Sinan Paşa’nın Yahudiliği, Türkiye Yahudi Cemaati’nin gazetesi Şalom’da şöyle anlatılmaktadır; “The Great Jew (Ulu/Büyük Yahudi)”olarak adlandırılır. Açık denizlere yelken açtığında “Süleyman’ın Mührü” adı verilen Davud yıldızı olan sancağı gemisinin gönderine çekerdi.
Padişah II. Selim’in yerine geçen ve Nurbanu Sultan’dan olma oğlu III. Murat’ın eşi Safiye Sultan da bir Yahudi dönmesiydi. Osmanlı tarihinde ilk olarak Valide Sultan unvanını alan Nurbanu Sultandır.
Yahudiler II. Selim ve Muhteşem Süleyman zamanında saray idaresinde çok büyük bir ağırlığa sahip oldular, çok etkili görevlerde bulundular. Kanuni Süleyman, sarayda en yakınlarını bile Yahudilerden seçmişti. Yahudiler öylesine güç ve servete kavuştular ki, İsrail kralı Şelomo’dan sonra kendilerini temsil eden bu padişaha Kral Süleyman adını vermişlerdi.
Bir yanıt yazın