“BİR MİLLET UYANIYOR”
HÜSEYİN MÜMTAZ
Yazının başlığı, çok iyi bilinen bir film adıdır.
“Hikâye bu ya”, Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Savaşı’na katılan 96. Alay büyük yararlılıklar göstermiş, bu arada alayın mevcudundan çoğu şehit olmuştur. Mütarekeden sonra da sağ kalanlar evlerine, köylerine giderler. Kurtuluş Savaşı’nın hazırlıkları başlayınca alayın komutanı 96. Alay’dan hayatta kalanları toplar, eski 96. Alay az mevcutla katıldığı Kurtuluş Savaşı’nda da büyük yararlar sağlar.
Eser Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu’na aittir. Beyaz perdeye ilk olarak 1932’de Muhsin Ertuğrul tarafından uyarlanmıştır.
Ve…
O millet uyanamamıştır ki, ilkinden 34 yıl sonra 1966’da Ertem Eğilmez tarafından bir kere daha “uyarlanmıştır”.
İkinci uyarlamanın üzerinden de bu sefer 47 yıl geçmiştir..
Üçüncü defa uyarlanacak mıdır bilemem ama şimdiki “fotoğraf” şudur:
Hatay’ın Reyhanlı İlçesi Cilvegözü Sınır Kapısı’nda, 11 Şubat 2013 günü öğleden sonra şiddetli bir patlama meydana gelmiş, bu patlamanın sınır kapısının 40 metre ilerisinde patlayıcı dolu bir aracın infilak etmesi sonucu meydana geldiği ve şu ana kadar resmi açıklamalara göre 14 kişinin öldüğü, 40’a yakın kişinin de yaralandığı açıklanmıştır.
Tezvirat muhteliftir….
Kapının karşı tarafının muhaliflerin kontrolünde olduğu; Türkiye topraklarında meydana gelen olayda ölü ve yaralıların çoğunun neden Suriyeli olduğu, ara bölgede her türlü kaçakçılığın yapıldığı, kapının bir süredir zaten kapalı olup sadece yardım araçlarının çıktığı, girişin olmadığı, patlayan aracın gidiş-geliş yönü ile ilgili çelişkili dedikoduları bir kenara bırakıyoruz..
Patlamada 14 kişi ölmüştü ya..
Yazılı, yayılı, boyalı, basılı, görsel, cicili-bicili medyamızda ölenlerin 4’ünün;
a).Türk;
b).Türkiyeli;
c).Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı..
… olduğu yazıldı, çizildi, söylendi..
Yâni muhabirimiz, yazar-çizerimiz, sayfa-haber redaktörümüz ölenlerin “kim”liğini ifade konusunda bir türlü karar veremedi.
Çok kısa bir süre önce de hatırlayacaksınız, yine Suriye sınırında yakalanan silah ve cephane yüklü araç haberinde TRT “Suriyeli vatandaş” tanımını kullanmıştı.
Adam “Suriyeli” ise nasıl “vatandaş” oluyor?
Cilvegözü’nde de ölenlerin 4’ü “Türk” desen olmuyor, demek ki haberi yazanın zihninde “Ya ölenler -76 çeşit mozaiğin bir mensubu- ise ….” ikilemi de var…. (Yahut yaşarken kendini nasıl tanımlamana karışmayız ama , ölünce “Türk” oluveriyorsun..)
“Türkiyeli” kavramının da çerçevesi hayli geniş… Alanya’da mukim Alman vatandaşları da bir anlamda ve hemşerilik bağlamında “Türkiyeli” değil mi?
Peki “TC vatandaşı” ne demek? O da Anayasa’nın 66’ıncı maddesine aykırı bir tanım olmuyor mu?
İçinde bulunduğumuz vahim durumu görüyor musunuz?
5000 yıl sonra kendimizi ifade, tanımlama konusunda kavram karışıklığı yaşıyoruz.
Sanki dün ateş bulundu, tekerlek icat edildi, yazı keşfedildi ve biz dağınık yaşayan ve aynı dili konuşan bir takım aile toplulukları bir araya gelip “kabile” olduk, kabile’den “millet”liğe terfi ettik de kendimize bir ad-isim arıyoruz.
Bu kadar yıl sonra anlaşabilecek ortak “dil” arıyoruz..
Sırada “bayrak” da mı olacak?
“İlk defa devlet kuruyormuşçasına” “Devlet”e şekil verecek yeni bir anayasa hazırlığı yaparken “Millet”i tartışıyoruz.
CHP’li Rıza Türmen yeni Anayasada ‘Türk’ ve ‘Türklük’ kavramlarının yer almaması gerektiği yönünde görüş bildirmedi mi?
5000 yıl sonra geldiğimiz noktada kendimizi ifade güçlüğü-kimlik krizi yaşıyoruz.
Pes..
Ne dersiniz, “Millet” uyanmış mı?
Yoksa Muhsin Ertuğrul’dan 81 yıl sonra hikâyenin üçüncü versiyonu mu çekilmeli?
96’ıncı Alay’dan hayatta kalan var mıdır? 13 Şubat 2013
57′NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ
Bir yanıt yazın