23 Nisan’ın bayram ilan edilmesine, ilk Meclis karar vermişti; hem de Meclis’in açılışının 1. yıldönümünde, yani 1921’de…
İçel mebusu Şevki Bey’le, Manisa Mebusu, Refik Şevket bey, açılış gününün milli bayram ilan edilmesini isteyince ilk karşı çıkanlar, meclisteki hocalar olmuştu. Onlar “Ne gerek var canım” diye itiraz edince Yahya Galip sert çıkmıştı: “Ne zaman memleketin sevinçli bir anı olur, hemen içine ‘İslami ahlak’ meselesi katarsınız.”
100 yılda bir şey değişmemiş değil mi?
Ankara’da millet egemenliğinin ilan edildiği gün, 1921’den beri, yani tam 100 yıldır düzenli kutlanıyor. Bu 100 yılda, sadece iki kez kesinti oldu. Birinci kesintinin mimarı 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren’di. 12 Eylül’den sonraki ilk 23 Nisan’da, yani 1981’de bir yasa çıkarttırdı; 23 Nisan’ın resmi tatil olmamasını ve sadece “Çocuk Bayramı” olarak kutlanmasını karara bağladı.
Neden?
Feshettikleri meclisin kuruluşunu kutlamak ve o kutlamada ezdikleri milli egemenliğin önemini vurgulamak tuhaf olurdu da ondan… Sonra, gelen tepkiler üzerine bu ayıbı 1983’te düzelttiler.
İkinci kesintiyi, ilkinden 40 yıl sonra bu kez sivil darbenin mimarı Recep Tayyip Erdoğan yapıyor. 23 Nisan’da sokağa çıkma yasağı ilan ediyor. Böylece yetkilerini gasp ettiği Meclis’in açılışının kutlanmasını engelliyor. Ve Kenan Evren’den sonra 23 Nisan’ı yasaklayan ikinci lider olarak tarihe geçiyor.
Elbette salgını bahane ediyorlar; ancak 23 Nisan’da sokağa yasak koyan İçişleri Bakanı’nın daha dün binlerce kişiyle Said Nursi’nin son talebesinin cenazesine katıldığı düşünülünce elbette kararın altında başka niyet aranıyor. Yasağın Corona virüsüne değil, daha zararlı görünen ulusal egemenliğe konduğu anlaşılıyor.
23 Nisan, umudun tarihidir. Bu ülke ve onun meclisi, 100 yıl önceki en umutsuz anında bile umutsuzluğa yenilmedi. Şimdi hiç yenilmez.
Kutlu olsun!
Bir yanıt yazın