Türkiye’de son 20 yıldır Halk aşağılanmaya, kendilerine geçmişte Ortaçağ’da olduğu ve Derebeylerinin yüksek bir tepeden yoksul olan tebaya yiyecek ve kemik attığı ve şükrettirdiği gibi, şimdilerde Türkiye’de de iktidar tarafından atılan ve verilen: çay, şeker, makarna, kahve, sandeviç patates ve soğan dağıtma ile ihvancı Tayyip sadakacılığına, tepkisizliğe ve kısmende buna şükre alıştırıldı.
Bu durum, kökeni Türk törelerine dayanan ve Tayyip öncesi Anadolu da ki müslümanlar arasındada görenek olan ve alan ile verenin bilinmediği yardımlaşma ve dayanışma geleneği. son 20 yıldır bu iktidar döneminde, yerini devlet kasasının iktidar tarafından pervazsızca kullanıldığı ve oradan transfer edilen maddi imkanlar kullanılarak ve büyük reklamlarla yapılan sadakacılık ekonomisi ile ayyuka çıktı.
Bu dönemde, sosyal devlet çökertildi.
Insanlar bilerek: yoksullaştırıldı, dilencileştirildi, edilegenleştirildi, miskinleştirildi, şerefsizleştirildi, onursuzlaştırıldı. kısmen insan çöplüğü haline getirildi ve iktidar içinde kısmen kullaştırıldı.
Bugün iktidarın dağıttığı bu sadakayı kabul eden ve bunu hiç bir hareketle eleştirmeyen insanların, bu anlamda geleceğede iyi ve onurlu ve insani bir miras bırakmayacaklarıda aşikardır.
Türkiye bu durumda; ar, namus, şeref, erdem ve onur açısından en karanlık dönemlerden birisini yaşamaktadır.
Yoksulluk, şerefsizlik, iktidara kulluk ve onursuzluk bir kader değildir.
Türkiye’de yoksulluğun oluşması,mevcut iktidarın, emperyalizme bağımlılığının, beceriksizliğinin ve Millete ait olan tüm milli varlıkların, iktidardaki şahıs ve çıkar grupları tarafından yapılan talanın sonucudur.
Türkiye’de bugün dilencilik ve sadakacılıktan kurtulmak ve onurlu yaşamak herkesin insani ve vatandaşlık hakkıdır.
Sosyal devlet ve haysiyetli halk dayanışması bunun için vardır.
Milletin çocukları bugün kendilerine karşı iktidar tarafından yapılan ve dayatılan bu tür aşağılamadan kurtulmalıdır.
T.C. Vatandaşlarının mevcut yoksulluk ve dikencilik durumundan bir an önce kurtulması, özgür ve sosyal hakların aynen Anayasa’da yer aldığı gibi bir: vatandaşın olması, Türkiye’de sosyal ve hukuk devleti ölçütlerine uygun bir vatandaş hakkının yerine getirilmesi her onurlu ve şerefli Türkiye Cumhuriyeti evladının bu iktidarın değişmesi için, hep birlikte, doğru önderlikte ve programda milli bir güç merkezi ve meşru Demokratik ve Laik bir Halk Hareketi oluşturmasından geçmektedir.
Türkiye’de bundan sonra onurlu ve özgür yaşamak: işi, maaşı, aşı, evi ve eğitim, sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi özgürlüğü ve hakkı olmasını isteyen her bir vatandaş, kendi vatandaş hakkı olarak bunu demokratik ve laik örgütlenme, hareketlenme ve değiştirme istemi olarak devletine, milletine, ailesine ve kendine karşı nitelikli bir amaç ve görev olarak görmeli ve yapmalıdır.
Çünkü şu andaki gibi Türkiye’de bir çokları için yaşamak, dünyada ilk Milli Kurtuluş Savaşı vermiş, Emperyalizmi dize getirmiş, derin tarihi, kökeni ve töresi olan bir millet olarak bize yakışmamaktadır.
Bu konuda ki değişim ve iyileştirmek için görev ise : özgür, demokratik, laik ve şerefli bir birey olarak yaşamak isteyen vatandaşın kendi tercihini yapması ile ancak yerine getirilebilecektir.
Tercih bu konuda vatandaşındır!
Sefa Yürükel
Bir yanıt yazın