Ramazan geldi yine…Hoş geldi.. .İlk oruca 12 Nisan Pazartesi gecesi kalkılacak.Ramazan ayı 13 Nisan tarihinde başlayacak.
Hayat su gibi akıp gidiyor ve biz takılmışız günlük hayatın keşmekeşine bazı şeylerin nereye gittiğinin farkında bile değiliz.
Eskiden eş-dost iftara çağrılırdı ya,şimdi o yok oldu,daha sonra herkes camide hep birlikte iftar yapıyordu,ikinci ramazan geldi,corona yüzünden ondan da olduk.
Bizler küçücük dünyamızda birbirimizi eleştirip,kendimizi bulunmaz hint kumaşı sayarken,dünya ağlıyor…Dünya kan gölü oldu…
İnsanlar bir avuç toprak,bir yudum su için birbirini boğazlıyor ve bir parça maden için ormanları kesip yok ediyor,rant uğruna yüzlerce yıllık zeytin ağaçları kesiliyor…
Bu da yetmedi…Şimdi dünyanın başında Corona belası var…Herkes evlerine kapandı…Sevdiğin dostuna sarılamıyorsun…Uzaktan el sallıyoruz artık…
İnsanın hayatında en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden birisidir gerçek dostlar ve dostluklar.
Çocukluğumun ramazanlarında iftar sofraları otuz kırk kişinin altına düşmezdi.
Saatler öncesinden iftar hazırlığına başlanır ve evin gelinleri bütün hünerlerini döktürürlerdi.
Yaşlılar sofrada beklerdi ezanın okunmasını.Biz çocuklar kapı önünde beklerdik.İftar yapılıp,kahveler içilir camiye teravi namazına gidilirdi.
Gece saat onikiden sonra meydandaki köy fırını yakılır,gelinler koca koca tepsilerle sahur için haşhaşlı afyon bükmesi yaparlardı.Yanına mutlaka yarma erikten ya da üzüm eriğinden hoşaf olurdu.
Gece boyu fırındakiler ayrı eğlenir, evdekiler ayrı.Dayım pişmaniye yapardı siniler dolusu.Sonra deve oyunları düzenler resmen orta oyunu sergilerdi.Sanırım tiyatro tutkusu dayımdan geçmiş.
İslamiyetin ana kuralları dediğimiz 32 farz…
32 Farzın 5 i islamın şartıdır.İslamın 5 şartı nedir?
Kelime i şahadet getirmek,namaz kılmak,oruç tutmak…Bu üçünü inancımıza göre müslümanım diyen herkes yerine getirmek zorundadır.
Geriye kalan ikisi zenginler için emredilmiştir.Malının kırkta birine yoksullara vereceksin ki bunun adı zekattır.Zaten o zaman yoksulluk diye bir şey olmayacak…
Son olarak hiç kimseye borcun yoksa,aileneni geçindirmenin dışında fazla paran varsa hacca gitmektir.
İşte sağlığı yerinde olan her müslümanın her yıl bir ay oruç tuttuğu aydır Ramazan…
Ramazanın içinde bin aydan daha hayırlı denilen ve Kur’an’ı Kerim’in indirildiği kadir gecesi vardır…
Din aslında kişinin vicdani tercihi değil midir!
2020 yılında dünya nüfusu 7,837 milyar oldu.İslam nüfusu dünya nüfusunun 1.57 milyar inananı ile %23’ünü oluşturmaktadır.Geri kalanı başka dinlere inanmaktadır.
Dünyada;Yüzde 33.5 Hıristiyan, yüzde 20.7 Dinsizler, yüzde 23 ü İslamiyet, yüzde 13.5 Hinduizm, yüzde 6 Budizm, yüzde 0.3 Musevi ve yüzde 7.8 diğeri yaşamaktadır…
Amerika’daki evimizin hemen yakınında cami vardı.Ramazanda önceleri evde ne varsa götürüp pisiriyordum camide. 3-5 kisiyle birlikte iftar yapıyorduk.
Sonraki yıllarda hayatın akışını dondurup ramazanın tadını doyasıya yaşamak için küçük bir oda kiralayorduk.
Artık 150 kişiden fazla insan geliyordu iftara.
Öğrencisi,işsizi,evlisi,bekarı,kadını,kızı,çoluğu,çocuğu
Herkes gücünün yettiğince üç-beş kuruş verirdi camiye.Bütün ramazan bu paralarla iftar yemekleri hazırlıyorduk.Iftardan önce mukabele okunur,akşam namazının arkasından iftar yapılıp,çaylar içilir,teravi namazı kılınırdı.
Yine çay ve meyve eşliginde sohbetler yapılır,küçük çocukları olan ve sabah erken işe gidecek olanlar evlerine giderdi,tek başıma sahur sofraları hazırlar,çaylari demler,sahur yapılıp,sabah namazı kılınıp,herkes everine dağılırdı.
Hani eskiden eş-dost iftara çağrılırdı ya,daha sonraları herkes camide hep birlikte iftar veriyordu.
O kadar güzel ramazanlar yaşadımki son 20 senedir Amerika’da,almak yerine vermenin güzelliğini,düşman olmak yerine her kesimden insanla dostça paylaşmanın hazzını duydum,çok mutlu ve huzurluydum.
Tek üzüntüm ülkemde yaşananlardı.Ülkemin ve insanımın acısını yüreğimde hissediyorum ama elimden hiçbirşey gelmiyordu dua etmekten başka…
Artık hiç özlem duymuyordum çocukluğumun ramazanlarına.
Bir yanda Ramazan boyu gerçekten inanarak orucunu tutup,akşama kadar iftar hazırlığı yapıp, teravisini kılan,sahura kadar ibadet ve eğlenceyi bir arada geçiren ve dinini sadece ALLAh’ın rızasını kazanmak için yaşayan nezih bir toplum…
Bir yanda dinini sadece ramazanda hatırlayan,sanki ibadet sadece ramazanda yapılırmış gibi kafasını gözünü bağlayıp,saçının bir telini ya da tırnağının ucunu gösterdiğinde günah sayan ama akşama kadar dedikodu peşinde koşan,kul hakkı yiyen,dini sadece örtünme sanan ve ortam öyle gerektiriyor diye veya birilerine şirin görünmek için oruç tutup, teraviye gelen bir toplum.
Bir yanda müzik dinlemeyi günah sayan,birden dindar kesilip,kadınları görmenin dahi günah olduğunu düşünen,okumayan,ezberci ve kendisine verilenlerin doğru olduğunu sanan,katı kurallar içine sıkışıp kalmış,eğitimden uzak,sadece etrafından duyduklarıyla dinini yaşamaya çalışan bir toplum…
Bir yanda inanmayan ve yaratılanın yaratanın eseri olduğunu reddeden,ramazan kavramını ne olduğunu bile bilmeyen,sahillerde güzel bikinisiyle boy gösteren,ya da yeni teknesine eşini dostunu toplayıp gösteriş yapan bir toplum.
Bir yanda hem sosyal hayatın içinde yaşayıp,hem dini görevlerini yerine getirmeye çalışan gerçekten inandığı için ibadet eden bir toplum…
Bizim en büyük hatalarımızdan birisi dinimizi bilmiyor olmamız. KUR-AN’da bütün kurallar yazıyor bir bir. Arapca bilmiyorsanız ATATÜRK Elmalılı Hamdi’ye türkçe tercümesini yaptırdı, açın türkçesini okuyun.
Okuma özürlü dostlarım benim. Eğer dinimizi esas kaynağından doğru bir şekilde öğrenirsek sahte dincilerin eline düşmeyiz,din tüccarları tarafından kullanılmayız. Biz kulaktan dolma öğrenmeye bayılıyoruz herşeyi.
Herkes inancında özgürdür, yerine getirir ya da getirmez,kimse kimseye hesap vermek zorunda değildir. Bu ALLAH ile KUL arasındadır, kimseyi ilgilendirmez.
Bırakın isteyen istediği gibi inansın, bırakın isteyen istediği gibi giyinip kuşansın, bırakın insanlar özgürcerce ibadetini yapsın. Siz katı kurallara boğarak dini, dinden uzaklastırıyorsunuz,onlarda etraftaki türedi tarikatların eline düşüyor, dinimiz yozlaşıp gidiyor.
Birisi”sen böyle namaz kılarsan namazın kabul olmaz”dedi.Benim görüşüme göre bu cümleyi kuran insan allaha şirk koşmuş olur.Namazının kabul olup olmayacağına karar veren tek merci ALLAH’tır.
Belki sen namaz kılarken kimi nasıl dolandıracağını düşünüyorsun da o adam safiyane bir şekilde tamamen yaradana yönelmiş içten kılıyor namazını.
Ya da belki sadece dua ediyor… Kimse bilemez.
Çok güzel bir dinimiz var.Gerçekten araştırıp öğrenirseniz,insanın mutluluğu için olan bir hak dini olduğunu görürsünüz.
Ama yok ben sağdan soldan duyup,gazeteden,televizyondan dinleyip öğreniyorum dersen,işte dünya bugünkü haline gelir.
İnsanlar rant kavgasıyla doğayı da katleder,birbirini de….
Toplumu kamplara bölüp birbirimizi eleştirmek yerine,Iyisiyle kötüsüyle birbirimizi sevelim ,sayalım,zengin bir parça fakire versin,fakir hazır lokma beklemesin rızkı için gayret etsin.
Herkes mezarına ayrı girecek ve biz insanları inançlarına göre yargılama hakkına sahip değiliz.Bu hak sadece yaratanın.
Bırakalım yaratanla yaratılanı başbaşa.Biz burada sadece yaratılanı yaratan için sevip,dostluğu,güler yüzü ve sevgiyi paylaşalım.
Dualarım hiç değişmez”Allah’ım ordumuzu,yurdumuzu,cumhuriyetimizi kişisel çıkarlarının üstünde tutacak, ülke topraklarını peşkeş çekmeyecek,yönettiği insanlara adil davranacak,ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine yükseltecek,demokrasimizi kesintiye uğratmayacak,ATATÜRK ilkelerine sahip çıkacak,ordusunu hapse gönderip,ülke düşmanlarını baş köşeye oturtmayacak,halkını ötekileştirmeyecek,insanını gruplara ayırıp birbirine düşman etmeyecek,birlik ve beraberliğimizi koruyacak,gençliğine sahip çıkacak,geriye değil,ileriye götürecek,inaniyormuş gibi halkı kandırmak yerine,gerçekten inançlı olup kul hakkı yemeyecek yöneticiler nasip et.”
Millete gösteriş için inanıyormuş gibi görünüp,kul hakkı yiyen,kardeşi kardeşe düşman eden sahte müslümanlardan korusun ülkemizi yaratan…
Bir yanıt yazın