Yolculuk Amerika’ya
Bundan iki ay önce bir yazı yazmıştım. “Operasyonlarla Siyaset Yapma” dönemi diye.
Dün itibariyle bu operasyonlar takviminin içine girdiğimizi düşünüyorum.
Şimdiye dek yaşadığımız olağan olmayan süreçlerin ötesinde, yeni bir zor ve şiddet dönemine giriyoruz.
Amerika’nın, yeniden dünya egemenliği stratejisinin, gereği olarak, Karadeniz’in, bir Amerikan Gölü olma şartı var.
Amerika’nın bu amacına varması için, ilk imha etmesi gereken, Boğazlar Anlaşması olan, Montrö’yü imha etmektir.
Zaten Bezirgân Medyası da bu amaç için kalemşorduk yapıyor. Militanlık yapıyordu.
Günümüzde, soruşturmaya tabi tutulan, zaten FETO marifeti ile yaratılan, Türk ordusunu imha etmenin bir parçası olarak, Balyoz ve Ergenekon’da bedel ödeyen, Amiraller tekrar hesaba çekilecekler.
Aslında Amiraller, aracılığı ile hakla salınmak istenen korkunun arkasında, Amerika’ya verilen ve verilecek sözlerin yerine getirilmesinin, zeminini hazırlama, operasyonları diyeceğimiz, operasyonlar süreci başlatıldı.
Akşener’in, vatanı ve istikrarı savunmaya yönelik Amiraller açıklamasını, ZEVZEKLİK olarak değerlendirmesi ve bir anlamda Bezirgân yapının yanında yer alması, demokrasi adına alınan tüm yolun kaybedilmesine neden olmuştur.
Akşener’in tutumundan etkilenen diğer muhalif sesler de kısılmış oldu.
Millet ve demokrasi ortaklığının, güvenilir bir ortağı olamayacağı, her an, iktidar tarafına, kayabileceğini göstermiş oldu. Kendisine, Glodyonun Kraliçesi unvanını veren, Perinçek ile yan yana düştü.
Demokrasi adına umutların azalmasına yol açan bu gelişmelerin, asıl nedeni; ülkenin içine düştüğü borç batağıdır.
Finans kapital döneminde her ülke borçlandı ama kendi parasıyla borçlandı. Biz ise, Dolar ile borçlanarak, Suriye savaşını finanse ettik.
Suriye ve ülkemizdeki, Suriyeliler, Türk halkının ödediği vergi ve aldığı borçların faizini ödeyerek, hayatını sürdürüyorlar. Türk halkı zorluklar içinde yaşarken, borçları ödeyebilmek için yeni borçlar bulması gerekiyor.
Karadeniz’in, Amerikan savaş gemilerine açılmasında, iktidarın bu kadar ısrarlı olmasının sebebi borçlardır.
İkinci Dünya Savaşında, savaşın dışında kalmayı yönetebilen bir yönetime sahiptik. Oysa şimdi böyle bir durum yok.
Hangi güç ağır basarsa o yöne meyleden bir yönetimle, Ukrayna’da ortaya çıkacak savaşı yönetecek bir yönetim kadromuz yoktur. Eldeki yetişmiş ordu mensuplarını da ceza evine göndererek, varabileceğimiz bir çözüm de görünmüyor.
Balkan Savaşında da böyle bir iç çekişmeler döneminin kadrolarıyla karşılamıştık. Okuma yazma bilmeyen Paşalar* yönetimindeki Balkan Savaşında, Osmanlı ordusu çil yavrusu gibi dağılmıştı.
Allah sonumuzu hayreylesin cümlesinin, tam kurulması gereken bir yerdeyiz.
*Sekiz dokuz Hasan Paşa, okuma yazma bilmezdi. Tarikat menşeili idi.
5 Nisan 2021
Bir yanıt yazın