BİLGE KAĞAN’DAN ATATÜRK’E ..
ORHUN YAZITLARI’NDAN BÜYÜK SÖYLEV’E..
TÜRK’E TARİH DERSİ..
“Çin halkının sözleri tatlı, ipekli kumaşları yumuşak imiş. Tatlı sözlerle, yumuşak ipekli kumaşlarla kandırıp, uzaklarda yaşayan halkları kendilerine yaklaştırırlar imiş. Onlar yaklaşıp yerleştikten sonra, Çinliler fesatlıklarını düşünürler imiş(…) Çin halkının tatlı sözlerine, yumuşak ipekli kumaşlarına kanıp, Türk halkı, çok sayıda öldün (…) Ey cahil kişiler, Çinlilerin sözlerine kanıp onlara yakın gidip, çok sayıda öldünüz!
(…)”Ey Türk halkı, sen tok gözlü ve aksisin: Açlığı tokluğu düşünmezsin; bir de do yarsan açlığı hiç düşünmezsin(…)
(…)”Tanrı lütufkar olduğu için, benim de talihim olduğu için hakan oldum, yoksul halkı derleyip toparladım, fakir halkı zengin yaptım, az halkı çok yaptım.
“Ey Türk beyleri ve halkı, bunu işitin! Türk halkının yaşayıp devlet sahibi olduğunu bu taşa yazdırdım, yanılıp öleceğini de buraya yazdırdım. Söyleyecek her ne sözüm var ise, ebedi taşa (bengü taş) yazdırdım. Ona bakarak bu sözleri öğrenin!”
Bumin ve istemi Kağanlardan şöyle söz edilir:
“Türk halkının devletini ve yasalarını yönetivermiş ve düzenleyivermişler. Dört bucak hep düşman imiş. Ordular gönderip dört bucaktaki halkları kendilerine bağımlı kılmışlar. Başlılara baş eğdirmiş, dizlilere diz çöktürmüşler. Bilge ve alp (yiğit) hakanlar imiş. Beyleri de halkları da barış ve uyum içinde imişler. Onun için devleti yönetip yasaları düzenlemişler.”
Sonraki yöneticilerin durumu ve esaret dönemi (630-681) özetle şöyle anlatılıyor:
Bunlar bilgisizdi. Beyler ve halk isyan etti. Çinliler de hile ve kurnazlıkla durum dan yararlandılar. Türk milleti Çin egemenliğini kabul etti ve “bey olmaya layık erkek çocukları köle, temiz kız çocukları da cariye oldu “. Türk beyleri Çince adlar aldılar, 50 yıl Çin’i genişletmeye çalıştılar.
Esaretten kurtuluş ve istiklal savaşı da özetle şöyle dile getiriliyor:
“Türk halkı eski bağımsızlığını ve ülkesini hatırlayarak Çinlilerle savaşa girişti. Tanrı da Türk milletinin var olmasını diliyordu. İlteriş Kağan ve eşi İlbilge Hatun 17 kişi ile işe başladılar, sonunda Çinlileri yendiler. “Ellileri elsiz, hakanlıları hakansız kodular, dizlilere diz çöktürüp başlılara baş eğdirdiler …”*
Anıtlarda, bilgelik, alplık, iyi ve başarılı hükümdarların özellikleri olarak belirtiliyor. Böyle hükümdarlar, halkın bağımsız ve güven içinde yaşamasını sağlamak kadar, onun nüfus ve ekonomik gücünü artırmayı ve onu mutlu etmeyi asıl görevleri bilmektedir. Bilgisiz, yani iyi bir yönetim bilgisine sahip olmayan, toplumun gerçek çıkarlarının nerede bulunduğunu ve bunun nasıl sağlanacağını bilmeyen hüküm darlar ise toplumsal çözülmeye ve bağımsızlığın kaybedilmesine neden olurlar. Böyle hükümdarlar döneminde, dış düşmanlar da “propaganda” yoluyla ülkeyi içerden kolaylıkla çökertip ele geçirirler …
Anıtlarda, Türk milletinin, geçmişteki felaket ve yıkımlarından ders alması, bağımsız yaşamanın değerini bilmesi, bazı olumsuz davranış ve alışkanlıklarını bırakması gerektiği üzerinde durularak bir özeleştiri de yapılıyor.
Özetle, Anıtlarda,daha sonra gelecek Türk hükümdarlarına ve sonsuza dek Türk milletine bağımsız ve mutlu yaşama ile ilgili tarih dersi veriliyor.Milletin bunları “öğrenip,bilmesi” isteniyor. Bu bilgilerin kalıcı olmaları için taş üzerine·yazıldığı belirtiliyor. Böylece, Bilge Kağ’an’ın Türk miIletinin ilk siyasal eğitimcilerinden biri olarak değerlendirilmesi gerekir.
Göktürklerin, esaret döneminden sonra İlteriş’in yönetiminde tekrar bağımsızlıklarına kavuşmaları, Atatürk’ün 1919’da son derece güç şartlar altında istiklal mücadelesine atılarak milleti kurtarmasına benzemektedir:
-İlteriş 17 kişi ile başlamıştı. Atatürk de, “Ya istiklal ya ölüm” ilkesini bayrak yaparak tek başına ortaya atılmıştır.
-Her ikisi de, üstün yeteneklerinden gelen özellikleri dolayısıyle ortaya atılmak için içinde bulundukları şartları ikinci plana itmeyi bilmişlerdir.
-İkisinde de eşsiz bir yurt ve ulus sevgisi vardır; ikisi de o kaynaktan güç almışlardır. Bu sebepledir ki, uluslarının kötü alınyazısını silerek gelecek kuşakların yollarını aydınlatıcı başarılar elde etmişlerdir.
Milletlerini kurtaran, devlet kuran önderlerin, bu kazançlarının sürekli olması, gelecek kuşakların onların ne güç şartlar altında mücadele verdiklerini bilmelerin onların ilkelerini benimsemelerine bağlıdır. Bu nedenle onlar, yazılı belgeler bırakarak gelecek kuşaklara seslenmeyi, onları eğitmeyi görev bilirler. Orhun Anıtlarıyla bu amaçlandığı gibi, Atatürk’ün Nutuk ve Türk Gençliğine Hitabe’sini yazmasının amacı da budur.**
*Talat Tekin, Orhon Yazıtları; Dimitriy Vasiliev, Orhun (Atlas).
21; Muharrem Ergin, Orhun Abideleri; H.N. Orhun, Eski Türk Yazıtları.
** Zeynep Korkmaz, Cumtıuriyetin 50. Yıldönümü Dolayısıyla Göktürk Yazıtlarından Atatürk’ün Gençliğe Hitabesine
Bir yanıt yazın