Uyum Zirvesi’nde göç yasası tartışmaları

Almanya’da 3’üncü Uyum Zirvesi bugün başladı. Zirvede geçen yıl kabul edilen Ulusal Uyum Planı’nın yanı sıra gündeme gelmesi beklenen konu, 2007 yılında yürürlüğe giren tartışmalı yeni Göç Yasası.

Yasa, yeni yapılan evliliklerde, eşlerden birinin Avrupa Birliği ülkeleri dışında bir ülkenin vatandaşı olması halinde, Almanya’ya gelebilmek için kendi ülkesinde Almanca bildiğini kanıtlayan bir Almanca dil sınavını başarıyla geçmiş olmasını şart koşuyor.

Hükümet yasanın zorla yapılan evlilikleri engelleme amacı taşıdığını iddia etse de, göçmen dernekleri bu yasa ile “aile birleşiminin engellenmeye çalışıldığını” savunuyor.

“Termes’te Almanca kursu yok ki!”

Eski Ordu mensubu Ralf Kretzschmar ile Özbek nişanlısının hikâyesi de yeni yasanın mağduru çiftlere örnek teşkil eder nitelikte. Çift, 3 yıl önce Özbekistan’da tanışır ve tanıştıktan bir süre sonra da birlikte bir gelecek kurma planları yapmaya başlar.

Kretzschar, iş hayatı ile ilgili nedenlerden dolayı bu konu ile ancak geçen yıl ciddi olarak ilgilenebilir, dolayısıyla çift Almanya’da geçen yıldan bu yanan yürürlükte olan yeni Göç Yasası’ndan etkilenir. Bu yeni yasa, bir takım istisnalar dışında, Avrupa Birliği vatandaşı olmayan nişanlı ya da eşlerin, Almanya’ya ancak Alman Kültür Merkezi Goethe Enstitüsü tarafından yapılan dil sınavını verdikten sonra gelebilmesini öngörüyor. Ralf Kretzschmar eşinin Almanca öğrenmek için yeterli imkana sahip olmadığını belirterek, ‘nişanlımın yaşadığı Özbekistan’ın Termes kentinde hiç Almanca kursu yok.

Yani Elena’nın Almanca öğrenebilmek ve sınava girmek için Taşkent ya da Semerkant gibi büyük şehirlere taşınması gerekiyor. Ancak sorun şu: Taşkent, Termes’ten 610 km. uzaklıkta. Bu Münih ile Hannover arasındaki mesafeye denk geliyor’ dedi.

26 yaşındaki genç kadın, evde ne bilgisayarı ne de internet bağlantısı olduğundan, sınavına internet üzerinden de hazırlanamaz. Ralf Kretzschmar nişanlısına Almanca CD’ler ve kitaplar gönderir, ancak genç kadın Almancanın üstesinden tek başına gelemez ve geçtiğimiz Haziran ayında girdiği Almanca sınavında başarısız olur. Bu, Elena’nın Almanya’ya gidemeyeceği anlamına gelir.

Bazı ülkelere istisnai uygulama

Ralf Kretzschmar, en çok, yasaların yalnızca Alman vatandaşları için bu tür sınırlamalar getirmesine kızıyor. Almanya’da yaşayan Amerikan, Güney Kore, hatta Avustralya vatandaşlarının nişanlı ya da eşleri için böyle bir uygulama söz konusu değil.

Bu istisnai düzenlemenin nedeni, Alman Hükümeti’nin bazı ülkelerden nitelikli uzman elemanların Almanya’ya gelmesini teşvik etmek istemesi. Merkezi Hamburg’da bulunan ‘Çifte uyruklu Aileler ve Çiftler’ Derneği’nden Cornelia Preis’a göre, bu uygulama Alman Anayasası’nın ‘ailenin özel koruma altında olduğu’ ibaresinin yer aldığı 6. maddesine ters düşüyor. Preis, ‘kendine eş seçmek en temel insan haklarından biridir ve bu hakkın kullanılması Almanca öğrenme süresine ya da dilin öğrenip öğrenilememesine bağlı tutulamaz. Bu bir haktır, kendi seçtiği eş ile yaşamak Almanların da hakkıdır” sözleriyle yasayı eleştirdi.

Federal Meclis Hıristiyan Birlik Partileri İç Politika Sözcüsü Hans-Peter Uhl ise, duruma göre özel düzenleme yapılamayacağını belirterek, ‘biz, uzun süreli olarak ülkemizde yaşayacak, burada bir evlilik sürdürecek insanların, belli seviyede Almanca bilgisine sahip olarak Almanya’ya gelmesini istiyoruz. Daha sonra Almanca seviyesini burada geliştirebilirler” şeklinde konuştu.

Yasa, yeni yapılan evliliklerde, eşlerden birinin Avrupa Birliği ülkeleri dışında bir ülkenin vatandaşı olması halinde, Almanya'ya gelebilmek için kendi ülkesinde Almanca bildiğini kanıtlayan bir Almanca dil sınavını başarıyla geçmiş olmasını şart koşuyor. - turkiye almanya iliskilerinde yeni donem 2195961

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir