Orhan Özkaya (Yazar)
Orhanlı köyü Gökçam ormanlarına kıyılıyor
Seferihisar ‘a bağlı Orhanlı Köyü halkı, köylerine yapılmak istenen jeotermal santral inşaatının sondaj çalışmalarının durdurulması için eylemlerini devam ettiriyor. Dikilen buhar çıkış kulesini kaldırtmayı başaran köylüler, bu kez Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği ile birlikte ÇED kapsam dışı kararının iptali için dava açtılar. Bu arada Seferihisar Belediye Başkanı, “Daha önce “Orkinos çiftliği” ne karşı verdiğimiz mücadeleyi nasıl kazandıysak, JES tahribatına da geçit vermeyeceğiz!” diyerek kararlılıklarını belirtti. Halk orman alanlarının yok edilmesine ve asırlık zeytin ağaçlarının aslında korunacağına kesilmesine büyük bir öfkeyle karşı çıkıyor. “Bu ağaçlar koruma altına alınarak, açık hava müzesi olarak sergilenmeli, onlar hala meyve veriyor, en değerli zeytinyağı çıkartılıyor, ülkemizin anıt ağaçları…” diye feryat ediyorlar.
Atatürk ve Cumhuriyet kazanımı KİT’ler
Seferihisar Belediye Başkanı, “ Köyümüze yapılmak istenen santral ağaçlarımıza, temiz havamıza, orman canlılarına ve bitki topluluğuna acımadan zarar verecek. İçme suyumuza, tarım ürünlerimize vereceği tahribatı dahi düşünmek istemiyoruz” demek suretiyle bu yoldan vazgeçilmesini istedi. İktidarın bütün maden ve enerji alanlarına ilişkin verdiği ruhsat izninin yanlış olduğunu, yine ÇED raporlarını kapsam dışı bırakmasının kabul edilemez bulduğunu belirterek, dava açtıklarını vurguladı. Halkımız deprem bölgesi olan bölgemizde diken üstünde yaşarken, bir de bu tür yağmalarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Oysa üretimin Yüce Atatürk’ün Cumhuriyet döneminde yarattığı heyecanı çok iyi biliyoruz; onlar O’nun anlayışıyla, “Ülkenin Efendileri” ydiler, en değer verdiği dostlarıydılar. Savaşlarda omuz omuza idiler.
Atatürk’ün armağanı KİT’leri geri almak zorundayız
O’nu nasıl unutabilir, üretim seferberliğini yok sayabiliriz? Yarattığı Cumhuriyet kazanımların, KİT’lerin, zenginliklerin uçup gitmesine nasıl katlanabiliriz? O’nun emanet ettiği döneme dönme çabası gerektiği ortada… ABD ve AB ülkelerinin dayatmalarına, küresel sermayenin taleplerine uygun olarak ülkeyi “tüketim toplumu” haline dönüştürmek, enerji zengini ülkeler gibi üretim dışı faaliyetlere yönelerek, tüm Cumhuriyet kazanımlarını, “KİT” leri yabancılara iyeliği ile ve “vatandaşlık” armağanıyla devretmek olacak iş değildir. Halkımız bütün bu gelişmeleri sahada, bire bir yaşadığı için çok net görüyor. Bu durumlar onun gözüne ve vicdanına saplanıyor. Kıvanç duyulacak bir gelişme de, bu tür yağmalamalara ve saldırılara karşı çelik gibi, kemik gibi birleşerek hemen bir örgütlenme sağlamak; “Çevreci Koruma Dernekleri” kurmak. Bu kadar bilinç taşıyan halkımız kendisini, Atatürk’ün bize armağan ettiği “KİT” leri yabancıların elinden geri almak zorunda saymaz mı? Bu satışların çoğu zaten mahkemeler tarafından iptal edilmedi mi?
Halkımız örgütlenmeyi hızla başarıyor
Köy gençliği ve aydınları, bilinçli üreticiler, işsiz kalanlar, tarlası, evi, traktörü haciz ve ipotek altında olanlar, bu yaşanan koşullarda hızla bilinçlenmekte ve eylem alanlarına çıkmakta gecikmiyor. Bunun için hiçbir engel tanımamakta, bu örnekleri Soma, Ermenek maden işçilerinin “ya ölüm, ya zafer!” sloganlarında ifadesini bulan çelik iradelerinden ders gibi algılıyor. “HES” direnişleri sırasında bastonlarıyla evladı sayılan jandarmalarla kurdukları ata sevgisinden, yerlerde sürüklenme eziyetine rağmen hiç vazgeçmeyen dedeler, nenelerin örnek davranışları, Orhanlı köylülerini etkilemiş ve iliklerine kadar işlemiş sanki… Bütün bunlar düşünüldüğünde ülkenin bu genel yağmasına karşı direnmeye çalışanlar arasında kadınların en ön saflarda yer alması unutulmaz izler taşıyor. Bu mücadeleye saygı durmamak ise olanaksız…
“Beydağ Kestanesi” üretimi tetikleyecek
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın “Küçük Menderes Havzası” bölge gezileri tarımın yeniden canlanmasına, köylünün, çiftçinin üretim çıkmazlarının aşılmasına katkı yapmaya yönelik olarak sürüyor. Bergama’da başlayan “enginar rüzgârı” ılık ılık esmeyi sürdürüyor; eşiyle birlikte sırtlarındaki küfelere enginar toplamaları, tarlalardaki kadın erken bütün üreticilere ilham ve güç kaynağı olmuştu. Kiraz üreticilerinin nasırlı elleriyle buluşarak başlatması ve Beydağ’a uzanmasıyla “Küçük Menderes Havzası” nı turlaması, üreticilerin özgüvenini yükseltiyor. Bu geziler, onların girdi, haciz ve ipotek çıkmazlarına rağmen üretimden vazgeçmemelerine dönük çabalar olarak algılanıyor. “Başka bir tarım mümkün” sloganıyla Kiraz ilçesinin Haliller köyüne uğrayarak, Köy Kooperatifleri Başkanı eşiyle sorunları ve çareleri değerlendirerek Beydağ’a geçtiler. Burada Beydağ üreticilerinin “kestane hastalığı” yla, pazarlama sorununu ele aldılar. Başkan Soyer yaptığı konuşmada, “kestanenin hastalığını ve pazar sorununuz olduğunu biliyorum… Bu makûs talihi yenecek ve kestane deyince herkesin aklına Beydağ gelecek. Beydağ deyince kestane akıllara gelecek…” şeklinde açıklamalarda bulundu. Kestane üreticilerini heyecanlandırmayı da unutmadı; kooperatif üreticilerine duygu dolu anlar yaşatması coşkuya dönüştü. 2021 yılı içerisinde 100 ton kestane alacakları müjdesini vermesi köylüleri sevince boğdu.
Bir yanıt yazın