YENİ YILINIZ UĞUR GETİRSİN

Bu yazım 65 üstü delikanlılara . Hemen hemen hepsi ya devlette dirsek çürütmüş, ya emeği ile çalışmış ya da girişimci olarak hayatının mücadelesini vermiş olan kişiler. En gençleri. aşağı yukarı 1930 lu yıllarda doğan delikanlılar. ‘’Ali topu at’’la başlayan alfabeyi hatmetmiş, çok sıkı sınavlardan sonra orta ve yüksek öğrenimlerini bitirmişler, bu gün ise torunlarına ve torunlarının çocuklarına hayatı öğretiyorlar. Hilesiz, hurdasız bir ömre imzalarını atmış, Türkiye’nin geçirdiği çalkantılı yıllara şahitlik etmiştir. Tek bir eksikleri ise kendi yetiştikleri zengin kültürel ve sosyal ortamı yeterince çocuklarına ve torunlarına verememiş ve bugün onun ızdırabını çekiyorlar.

65 yaş üstü yasakları koyanlar işte bu neslin çocuklarıdır. Atalarına ihanet etmişler ve onları toplumdan dışlamışlar, ekonomik olarak yoksulluğa terk etmişlerdir. Hatta öyle ki hastanede bile son bakılan hasta veya öncelikli bakılmayan hasta durumuna düşmüşlerdir. Bir kısmını hariç tutarsak ötelenmiş, itilmiş durumdadırlar. Bütün bunlara rağmen sizlere yeni yıl mesajım var.

65 üstü yaşta olanlar toplumdan soyutlanmış ve adeta bir an içinde ölmeleri için ne varsa yapılmaktadır. Yapılanlar vicdansızlıktır, vefasızlıktır, hainliktir… Sizleri toplum dışına ittiler, soyutladılar, ölüme terk ettiler. Zahiri olarak da  65 yaş üstüne getirdikleri yasaklar ile onları koruduklarını savundular…

Yapılan işlemlere karşı dirençli olalım. Sizleri yaşlanmışlığa inandırmak istiyorlar. Virüsten de beter. En azından virüsün aşısı var, Yaşlanmışlığın ise yok. Bu bağlamda psikolojik çökertme taktiği uyguluyorlar. Asla ve asla yaşlılığı kabul etmeyin. Asla kabullenmeyin. Aksi halde hain amaçların kurbanı olursunuz. Bakın kadınlarımız kendilerini bıraktılar, saçları bembeyaz oldu. Erkeklerde aynı şekilde kravatlı, traşlı, ütülü pantolon giyen erkeklerin yerini paspayelik, sakal koyuvermiş insanlar  aldı. Özensiz giyim, bakımsızlık görüntünüzü yaşlandırıyor. Kendinize saygılı olun, kendinizi kapıp koyuvermeyin. Ruhunuzu genç tutun ki yaşamınız uzun olsun. Tuzağa düşmeyin.

İnsani ilişkileri sekteye uğratmayın, teknolojinin nimetlerinden yararlanın eski dostlarınızı arayın, yeni dostlar edinin. Kendinizi dinlemekten vazgeçin. Sizlere yapıştırılan yaşlılık yaftasına kapılıp kendinizi bırakmayın. Amaç ruhen yaşlılığı sizlere empoze ettirmek. Bunu kabul etmeyiniz. Yaşlılığa kendinizi alıştırırsanız ayağınız çukurda demektir. Bu tuzağa düşmeyiniz. Lütfen kendinize bu kötülüğü yapmayın. Hayat bağlarınızı koparmayın bu bir süre sonra pandemi değil belki ama sizi yatağa bağlayacak başka hastalıklara davetiye çıkaracak olursunuz. Biz genciz, yaşamayı seviyoruz.

Sanki günlük mesaiye gidecekmiş gibi erken kalkın, sabahın serin havasını soluyun, soğuk suyla elinizi yüzünüzü yıkayın uykunuz açılsın. Bugünde ayakta kalabildiğiniz için şükredin. Lüzumsuz TV proğramları ile vaktinizi öldürmeyin. Kendinize meşgale yaratın. Hiçbir şey yapamazsanız örgü örmeyi öğrenin, kitap okuyun. Yazın, çizin, resim yapın…Satrancın başına oturun. Karşınızda birinin bulunması şart değil. Önce kendi oturduğunuz tarafta hamle yapın, sonra karşıya geçin hamle yapın. Böylece vaktinizi değerlendirip beyninizin yaşlanmasını önlemiş olursunuz. TV lerdeki her programı dinleyip kendinize dert etmeyin. Gazete okuyorsanız, analitik düşünün. Notlar alın. Unutmayın yaşlı olabilirsiniz ama ihtiyar değilsiniz. Hayatınızı elinizden geldiğince dolu dolu yaşayın. Elinize kağıt kalem alın. Her gün birkaç sayfa bir şeyler yazın. Hem yazı yazmayı unutmamış hem de parmaklarınızı hareket ettirmiş olursunuz. Oturduğunuz yerde oturup kalmayın. Hareket edin. Benim genç dostlarım sizler iyi ki varsınız. Ülkenin en değerli insanlarısınız bunu aklınızdan çıkarmayın.

Bu yazım 65 üstü delikanlılara . Hemen hemen hepsi ya devlette dirsek çürütmüş, ya emeği ile çalışmış ya da girişimci olarak hayatının mücadelesini vermiş olan kişiler. En gençleri. aşağı yukarı 1930 lu yıllarda doğan delikanlılar. ‘’Ali topu at’’la başlayan alfabeyi hatmetmiş, çok sıkı sınavlardan sonra orta ve yüksek öğrenimlerini bitirmişler, bu gün ise torunlarına ve torunlarının çocuklarına hayatı öğretiyorlar. Hilesiz, hurdasız bir ömre imzalarını atmış, Türkiye’nin geçirdiği çalkantılı yıllara şahitlik etmiştir. Tek bir eksikleri ise kendi yetiştikleri zengin kültürel ve sosyal ortamı yeterince çocuklarına ve torunlarına verememiş ve bugün onun ızdırabını çekiyorlar. - bahattin bayrak

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir