açılış konuşmasında Kıbrıs sorununun başlangıcına değindi. Rumların 1963 yılında Kıbrıslı Türklere saldırmaya başladıklarını, 1967 yılında Geçitköy ve Boğaziçi köylerine saldırmalarının ardından 27 Aralık 1967’de Türklerin “Geçici Türk Yönetimini” ilan ettiklerini kaydeden Atun, 1963 yılında başlayan Rum saldırılarından 4 buçuk yıl sonra, 1968 yılının Haziran ayında Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar arasındaki ilk görüşmelerin başladığını ifade etti. O günden bugüne müzakerelerin sürdüğünü belirten Atun, geçen 43 yılda müzakere parametrelerinin temelini oluşturan ve uluslararası toplum tarafından da benimsenen iki toplumlu, iki kesimli siyasi eşitliğe dayanan federal çözüm müzakerelerinin, Rumların, adanın tümüne sahip olmak ve yönetmek arzusu nedeniyle bir sonuca ulaşmadığını dile getirdi.
Bu süreç içinde 4 Kıbrıslı Türk devlet başkanı ve Makaios dahil 6 Rum liderin federasyon görüşmelerini sürdürdüğünü anımsatan , ilk kez bir KKTC Cumhurbaşkanının “yıllardır federasyon görüşülmektedir, konuşulacak hiçbir konu kalmamıştır, federasyon görüşmelerine devam etmenin bir faydası olmayacaktır. Kıbrıs sorununa yeni bir çözüm bulunmalıdır. Bizim talebimiz egemen eşitliğine dayalı iki devletle çözüm konuşulmalıdır” dediğine dikkat çekti.
“Federal ortaklıkta bizim için bir gelecek yoktur”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türkü’nün cemaat statüsünden egemen devletli bir konuma geldiğini söyledi. Yunanistan’daki cuntanın 1974 yılında Makarios’u devirerek enosisi ilan ettiğini kaydeden Tatar, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmak üzere olduğu esnada Türkiye Cumhuriyeti’nin, 1960 garantörlük haklarını kullanarak Türk Askerini adaya gönderdiğini ifade etti. Kıbrıs Türkü’nün esaretten ve soykırımdan Türkiye sayesinde kurtulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gelişmelere bağlı olarak ortaya koyduğu güçlü duruş bizi de güçlendirmiştir. Federal ortaklıkta bizim için bir gelecek yoktur. Ben hep aynı şeyi söylüyordum ancak bundan 20 yıl önce uluslararası camianın ‘kaçamazsınız, illaki görüşeceksiniz’ şeklinde bir baskısı vardı.
“Harita verdik, taviz verdik ne oldu?”
Annan planı yaşadık hep birlikte… Annan planında ne oldu? Kıbrıs Türkler Dünya ile buluşsun, bu haksızlıklar, ambargolar, izolasyonlar diğer ekonomik engeller ortadan kalksın diye biz evet dedik ama Rumlar hayır diyerek gerçekten bir hayal kırıklığı yarattı. Buna rağmen maalesef Rum yönetiminin tek taraflı olarak, Kıbrıs’ın tümü adına Avrupa Birliği’ne (AB) alındığını gördük. Bu Kıbrıs Türklerine yapılan bir haksızlıktır. Nitekim AB’yi yönetenler zaman zaman Kıbrıslı Türklere rağmen tarafının tek taraflı olarak AB’ye alınmasının ne kadar tarihi bir hata olduğunu söylüyorlar.”
Rumların tek taraflı olarak AB’ye alınmasıyla Kıbrıs’taki çözüm umudunun tamamen kaybolduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, Rumların, dünya tarafından tanınıyor olmaları nedeniyle hiçbir fedakarlığa yanaşmadıklarını ifade etti.
Crans Montana’da 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın sunduğu harita ve toprak düzenlemesi dahil birçok tavizin dahi Rumlar tarafından kabul edilmediğini anımsatan Tatar, “Hem haritayı verdik, hem toprak düzenlenmesi bakımından taviz… Çoğunluğun azınlığı zaman içinde asimile etmesine kadar giren bir süreci rağmen kabul etmemize rağmen Rum tarafı hayır dedi çünkü hiçbir ortaklığı benimsemiyorlar dönüşümlü başkanlığı dahi tartışmadılar.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar, 1968’den bu yana 2017’ye kadar federal temelli antlaşmalardan hiçbir sonuç alınmadığını, Kıbrıs Türkünün bir 46 yıl daha öyle bir süreç yaşamak istemediğini vurgulayarak, “artık diyoruz ki Kıbrıs’ta barışın huzurun ve gerçekten refahın sağlanabilmesi için bir çözüm olması lazım bu doğrudur ama o çözüm şekli federasyon değil, egemen eşitliğe dayalı iki devletin işbirliği içerisinde olacağı bir yapı olmalıdır. Ve tabii ki Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi şarttır. Buna ne AB karışabilir, ne Rumlar, ne başkası… Bu sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türkiye’nin yüce Meclisi’nin kararıdır, çünkü bu uluslararası anlaşmalardan ve tarihten gelen bir haktır. Türkiye 1960’dan beridir Kıbrıs’ın garantörüdür” dedi.
“Garantörlük bizim mal ve can güvenliğimiz için önemli”
Kıbrıs Türklerinin yapılan tüm kamuoyu anketlerinde çok büyük bir ölçüde Türkiye’nin garantörlüğünün devamı yönünde görüş beyan ettiklerinin altını çizen Tatar, “garantörlük bizim mal ve can güvenliğimiz için gayet büyük bir öneme sahiptir, aksi takdirde Rumların saldırısına maruz kalabiliriz. Yunanlıların ve Rumların fevkalade saldırgan olabilecekleri tüm dünya biliyor.” ifadelerini kullandı.
Doğu Akdeniz’de en büyük gücün Türkiye Cumhuriyeti olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye, Akdeniz’e en uzun kıyısı olan ülkedir. Ve Kıbrıs’a sadece 40 mil uzaklıktadır. O kadar yakındır ki asrın projesi ile suyu getirebildik. Doğu Akdeniz’deki tüm bu gelişmelere bağlı olarak mavi vatanın müdafaası ve Türkiye Cumhuriyeti işbirliği içerisinde bu bölgede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hem statüsü yükselmiş, hem de değeri artmıştır. Çünkü artık biz de bir aktör olduk. Bu, Kıbrıslı Türkler için fevkalade önemli bir umuttur. Tüm bu zenginliklerin adil paylaşımıyla Kıbrıs Türkler de kendi geleceklerini kurabilirler, kendi ülkelerini geliştirebilirler ve kendi insanlarına, gençlerine daha umutlu bir gelecek vaat edebilirler. Biz bütün bunlar için çalışıyoruz.”
“Kıbrıs davası, tüm Türkiye’nin davasıdır”
Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü Hamdullah Çuvalcı Kıbrıs ilim Üniversitesine teşekkür ederek başladığı konuşmasında şunları söyledi: “Öncelikle sayın cumhurbaşkanımı tebrik etmek istiyorum; Güzel bir sonuç aldılar, gerçekten göğsümüz kabardı. Böyle Kıbrıs davasına sahip çıkan milli ve yerli bir konseptle işbaşına geldiği için ve bu fikirleri müdafaa ettiği için öncelikle sayın cumhurbaşkanımıza sonsuz saygılarımı sunuyorum. Bizim Kıbrıs davamız malum çok eskilere dayanıyor ve Türkiye için yavru vatandı. Her zaman Kıbrıs’ın yanında olduğumuzu, Kıbrıs’ın Türkiye için vazgeçilmez olduğunu Karadeniz teknik Üniversitesi olarak her zaman yanında olduğumuzu bildirmek istiyorum.”
Trabzon Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Aşık Kulu da konuşmasında, Kıbrıs davasının, tüm Türkiye’nin davası olduğunu ifade etti. Türkiye ve KKTC arasında başarılı gelişmelere imza atılacak bir dönemin başlangıcında olunduğunu vurgulayan Kulu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a başarılar diledi.
“TC-KKTC ilişkilerinde yeni bir dönem…”
İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli, Türkiye ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında yeni bir dönemin başlamış olduğunu görmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi. İzmirli ayrıca, Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesinde elde ettiği kazanımların muhafaza edilerek oluşturulacak barış ortamı içerisinde, Kıbrıs’ın insan hakları ve hukukun üstünlüğü temelinde yükselen bir yapıya kavuşacağına dair inanç belirtti.
KİÜ Rektör Vekili Lale Ayşegül Büyükgönenç de, KKTC ile anavatan arasında ekonomik, siyasi, kültürel, sosyolojik birçok köprünün bulunduğunu, buna şimdi ilim köprüsünün de eklendiğini söyledi. Birlikten kuvvet doğacağını belirten Büyükgönenç, işbirliklerinin artarak sürmesini diledi.
KİÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Selman Arslanbaş da çok faydalı bir konferans olduğunun altını çizerek, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile e-konferansa katılan tüm rektörlere teşekkür etti.
Bir yanıt yazın