GAFİL GEZME ŞAŞKIN

 
2005-2010′ da KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Ankara’dan devletin kurumları aracılığıyla Kıbrıs Türk kimliğini eritmek için çok uğraştı.
Şimdi ulusal sol dış politika yerine daha radikal ve “Kıbrıslılığı” ön plana çıkaran yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile “yavru vatan” polemiği yaşıyor!
 
*
Kıbrıs sorununda kesik olan müzakere sürecinin BM girişimiyle Mayıs ayında yeniden başlayacağı bir zamanda,
Kampanyasında ” yeni fikirler getirmek, değişim yönünde cesur adımlar atmak” vaadinde bulunan Mustafa Akıncı ile birlikte artık Kıbrıs’ ta “yeni bir milat, yeni bir dönem” mi başlıyor?
 
*
Nitekim Lefkoşa’da Yunanistan Başbakanı A.Çipras, Mısır Cumhurbaşkanı A.El Sisi ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi Cumhurbaşkanı N.Anastasiadis’in, “Enerji Alanında İşbirliği” çerçevesinde Doğu Akdeniz’de deniz bölgelerinin sınırlarını belirleme konusundaki görüşmelerine dikkat çekmek gerekiyor. 
 
*
Anastasiadis, ” Doğu Akdeniz’de önemli miktarda hidrokarbon bulunması ülkelerin bölgesel işbirliğinde katalizör bir güç olacaktır” diyor.
Zirvede Kıbrıs konusundaki son gelişmeler de ele alınmıştır.
Başbakan Çipras, KKTC’de M. Akıncı’nın seçilmesini “ilginç bir gelişme” olarak değerlendiriyor,  “Toplumlar arası müzakerelerin yeniden başlamasını destekliyoruz. Akıncı ile gelişen durumu dikkat ve umutla takip edeceğiz” diyor…
 
*
Bir an Türkiye’de AKP hükümeti ve YCHP’nin, “Türkiyeli” kavramını geliştirerek,
XII. asırda hiçbir kavimle, hiçbir dil ve dinle alakası olmayan ve ismi “Türk” olan bir insandan hareketle  kozmopolit Küçük Asya’ya verilmiş “Türkiye” adı çerçevesinde “Türk Milletini” yıkma çalışmalarını hatırlamak gerekiyor. 
 
*
Bu paralelde şimdi KKTC Cumhurbaşkanı M.Akıncı ile “Kıbrıslılık” tanımlaması yeniden sahne almaya hazırlanırken,
2005-2010 ‘da gerek emperyalizm, gerek bunların destekçileri tarafından Kıbrıslılık adı altında Kıbrıslı Türk bilincinin yok edilerek Kıbrıslı diye farklı bir millet yaratılmaya, Kıbrıs Türklerini Kıbrıslılaştırarak Rumların içerisinde eritmek istendiği hatırlanmalıdır…
 
*
Bakınız, ABD Temsilciler Meclisi İsrail’i bulunduğu “Stratejik Ortaklık”dan “NATO üyesi olmayan Büyük Stratejik Ortak”lığa geçirmiştir.
Bu kararın ivmesiyle ABD’nin “Avrupa ülkelerinin enerji alımındaki Rusya’ya olan bağlılığı önlenmelidir. 
Eğer Avrupa pazarlarına ulaşan enerji kaynakları çeşitlendirilirse enerji güvenliği temin edilir ” konsepti  uygulamasına İsrail de dahil olmuştur ve  Doğu Akdeniz’de Rusya’ya  karşı  önlemler alınmaktadır.
 
*
Bir süredir Avrupa pazarlarına ulaşan enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi kapsamında, 
İsrail ve Güney Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de bulduğu doğalgazın Avrupa’ya nakli konusunda  adımlar atılıyor.
 
*
Önce İsrail ve Güney Kıbrıs doğalgazını az maliyet ile hızlı getiri sağlamak kaydiyle Avrupa’ya satabilmek için komşu ülkelerin mevcut boru hatlarının kullanılması düşünülmüştür.
Ne ki Türkiye’deki boru hatlarından faydalanılamamış, çünkü Türkiye’nin bu alanda bulunan gazda KKTC’nin de payı olduğu tezi, Güney Kıbrıs’ın Türkiye ile KKTC sorunu ve İsrail-Türkiye’nin mevcut  kopuk ilişkileri buna imkan vermemiştir.
 
*
Şimdi ABD’nin, yakın bir süre önce İsrail’i “NATO üyesi olmayan Büyük Stratejik Ortak” statüsüne almasıyla birlikte,
Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır ve İsrail enerji bakanları bir süre önce doğalgazı Avrupa’ya taşıyacak yeni bir doğalgaz boru hattının planlarını AB ile görüşmüşler,
İsrail, Güney Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan’ın offshore sahalarının bağlanmasıyla oluşturulacak Doğu Akdeniz Boru Hattı ile gazın Mısır’dan ya da Yunanistan üzerinden diğer Güney Avrupa ülkelerine ulaştırılmasını planlamışlardır.
Bu suretle Türkiye by-pass edilirken Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığının engellenmesi öngörülüyor.
 
*
Soğuk Savaş’ın tescil edildiği  bir sırada, sanki bir taraftan AB sponsorluğunda İsrail- Mısır- Kıbrıs Rum Kesimi-Yunanistan’ın “Akdeniz koridoru”nu İsrail doğal gazı için kullanma öngörüsü,
 
*
Diğer taraftan, nükleer anlaşma konusunda İran ile yürütülen görüşmelerle ABD’nin gelişen ilişkileri doğrultusunda İran’ı kendi sistemine dahil etmek, İran’a bölgesinin konvansiyonel güc olma fırsatı vermek;
O sırada TANAP ve Türk Akımı boru hatları projelerini saf dışı ederek Türkiye’yi bypass etmek,
Bunların yerine İran, Kürdistan ve Azeri enerji kaynaklarını “Büyük Ermenistan İdeali” başlığında  Güneydoğu, Doğu ve Karadeniz yönünde yeni bir hat ile Avrupa uluslararası piyasalarına sürmek öngörüsü de işletiliyor.
 
*
Merkezinde Türkiye’nin yeraldığı bölge enerji işbirliği alanı değil her türlü çözümsüzlüğün çeşitlendirildiği bir çatışma alanı haline getiriliyor.
 
*
Nasılsa Türkiye’de AKP, HDP ile birlikte  YCHP de ” Türkiyelilik “, şimdi Cumhurbaşkanı M.Akıncı ile Kıbrıs’ta da “Kıbrıslılık” kavramları hafızalara yerleştirilmeye doludizgin yürünürken,
Türk milleti ya da Kıbrıs Türk Milleti olma vasıfları giderek ortadan kalkıyor.
İşte, Türkiyeli Kemal Kılıçdaroğlu YCHP’si için oy isterken,Türk milletinin canı bugünlerde en çok buna yanıyor…
 
 
1.5.2015

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir