ÇOCUKLARINIZI KORUYUNUZ


Afganistan’da Cemaleddin Afgani adındaki zat,Batı’nın sanayileşme devrimiyle kurduğu egemenliğe karşıydı.
İslam ülkelerinde geri kalmanın ana nedeninin İslam’ın kutsal kitabından uzaklaşılması olduğundan hareketle,”İnsanlar İslama çağrılmalı ve tüm yaşamda Allah’ın hükmünden başka hüküm tanımamaları bildirilmelidir.Aksi taktirde Müslüman sıfatı kazanılmaz -üstelik,iyi bir bende olunamaz”diyordu.
2.Abdülhamit’i müthiş etkiledi – sanki, Allah’tan ruhsat almış gibi,1876’da Kanun-ı Esasi’ye “Padişah halife olmak nedeniyle,İslâm dininin koruyucusudur.” maddesini koydurdu.
Pan-İslamizm ya da İttihad-ı İslam (İslam Birliği)  Osmanlı Devletinin resmi ideolojisi olarak  tüm İslam coğrafyasına yayıldı.

*
Osmanlı Mebusan Meclisinin -Allah’tan, İtilaf devletlerince kapatılması ardından 23 Nisan 1923’te  ulusal bilinç ve egemenliğisavunan TBMM kuruldu.
Atatürk Cumhuriyetin idrak,felsefe,anlayış ve kültür bileşenleriyle gelişim,yenilik ve değişimine  çağdışı akıl ve bilimle konulan tavıra karşı vatandaşları,”Hayat felsefesinin garip bir tecellisidir -ki, her faydalı ve her yeni şeye karşı mutlaka bir kuvvet çıkar.Buna bizim dilimizde irtica denir. İşte bu irticanın imhası için gerekli tedbirleri evvelden almış olmak lazımdır” ölmez tembihi ile uyardı.

*
Rağmen bir süre sonra ABD egemenliği kimi işbirlikçi örgütler ya da siyasi partiler vasıtasıyla küresel güç olmak ve İsrail’e güvenlik sağlamayı teminen Türkiye ve hilafetin temsilcisi Osmanlı’nın ardından oluşan devletlerde İslam Birliğinin Vatikan benzeri ekonomik güç olması -o esnada, sağlanan maksimum kârın  ekonomilerine ilişiklenmesi sürecini başlattı.

*
Bugün Arap Baharının yaşandığı tüm ülkelerde  pan-islamcı Müslüman Kardeşler Örgütü’nün çağdışı akıl ve bilimle ilişkili iktidarları -birincisi; ülkelerinin politik ve ekonomik istikrarsızlıklarını geri kalmışlıkları ve daralan ulusal bütçeleriyle aşamıyor -ikincisi, ekonomik krizleri nedeniyle ABD ve Batılı müttefiklerinden yardım almıyor.
Sosyal sorunlar çözülemeyince-işte,Mısır’da Müslüman Kardeşler kökenli Cumhurbaşkanı Mursi’nin kendisi ve şeriat anayasasını yazan komisyonu dokunulmaz kılması ardından patlak veren protestolar güvenlik güçlerinin sert müdahalesi ile toplumsal şiddete dönüşüyor.
Ya da Fas’ta,Libya’da pan-islamcı iktidarlar sertleşiyor,Ürdün etkileniyor, Küveyt’te protestolar dinmiyor.
Suriye’de İslamcı çeteler kör inançları uğrunda binlerce insanın yaşamını kaybetmesine aldırmıyor ya da Halep’te,Şam’da taş üstünde taş bırakmıyor, bir okul bahçesine attıkları havan mermisi 29 öğrencinin yaşamını kaybetmesine neden oluyor.
İslam ülkeleri halkları Batı’nın nufuzunu koruyabilmek için ülkelerini kademeli olarak zayıf düşürdüğünü -teminen,İslamcılık ile kandırıldıkları düşüncesinde gelişiyor -mu,-dersiniz?

*
O esnada İsrail -bilhassa, Şii şeriatında İran’ın nükleer potansiyeline hazırlık ve gerektiğinde vurmak amacıyla Gazze’ye tertiplediği saldırıyla “Demir Kubbe”olarak adlandırdığı savunma sistemini test etmiştir.

Hamas’ın uzun menzilli roket fırlatma kapasitesini büyük ölçüde tahrip etmiş,uzun süreli bir savaşa dayanamayacak seviyeye ötelemiş -esasen, hava savunma sistemine 10 adet daha savunma bataryası ilave ettiği taktirde hangi ülkeden gelirse gelsin güvenliğinin sağlanacağını öğrenmiş bulunuyor!

*
Türkiye’nin pan-islamist iktidarı ise bir süreden beri devleti ve tüm kurumlarını  partileştirmiştir-şimdi,liberalizme tüketici,İslam Birliğine İslamcı yeni nesiller yetiştiriyor.
İlkin Yatılı İlköğretim Bölge Okulları,Pansiyonlu İlköğretim Yatılı Okulları,Ana okulları,İmam Hatipler ve buralarda zorunlu öğretimi çekici kılmak için Toplumsal Kalkınma Projeleri ve Çok Amaçlı Toplum Merkezleri,Müfredat,Laboratuvar Okulları gibi projeler geliştirilmiştir.
Sonra Dünya Bankasının”Türkiye Eğitim ve Yetiştirme Sistemi Raporu”nda eğitim sisteminin azalan malî kaynakları ve düşen verimiyle krizde olduğu -o nedenle,”Eğitimde sayıyı arttırmak niteliği sürdürmek amacını aşmıştır”uyarısını kullanıyor.
4+4+4 Eğitim Sistemi ile ilköğretim sonunda çocuklar örgün eğitimden yaygın eğitime teşvik edilerek eğitim-öğretimde sayısallığın düşürülmesi ve malî  kaynaklarda tasarruf öngörülüyor.
Yanısıra insanın insana vereceği eğitimin iğreti olduğu, o yüzden birer eğitici olan peygamberlerin zuhur ettiği inancında insan fıtratı esas alınıyor ve eğitimin ilkelerini o fıtratın niteliği üzerine kurularak,kardeşlik fikri,dayanışma hissi ve fütüvvet ilkesiyle dini eğilimler üzerinden yetişen yeni bir neslin yaratılması öngörülüyor.

*
Yetmiyor!Başbakan Erdoğan AKP Değerlendirme ve İştişare Toplantısı’nda okullarda tek tip uygulamasının kaldırılması konusunda konuşuyor.
“Okullarda tek tip kıyafeti sonlandıran genelgeye taktılar.Neymiş,”Lâiklik elden gidermiş”…Hep aynı…Git tarihçiyle konuş.Okullarda kıyafet uygulamasının nerelere dayandığını sor.Papazları,Hitler’i,Mussolini’yi göreceksin.Biz bu faşizan uygulamalara son verdik.Dayatmalara son verdik.Tercih özgürlüğünün önüne geçen uygulamaları kaldırıyoruz.”Zenginin kıyafeti farklı olur”diyorlar.Sanki tek tipte olmuyor.Veliler normal kıyafetin üstüne bir de önlük alıyorlardı.Önlük fakirliği kapatmıyor.Kırtasiye malzemesinden,ayakkabısından belli oluyor.Biz veliler üzerinden büyük bir külfeti kaldırıyoruz”diyor!

*
Yazık ki,Erdoğan’ın söylediklerinde doğru bulunmuyor.
Çünkü ilköğretimde öğrencilerin önlük giymesi ile İslamcı yeni bir neslin yaratılması arasında -bakınız,nasıl yakın bir ilişki bulunuyor?

*
Hem okul öncesi hem ilköğretim insan hayatının diğer dönemlerinin temelini oluşturmaktadır- o yüzden, bu dönemin en iyi ve en uygun şekilde geçirilmesi hayati önem taşıyor.
Çocuğun yavaş yavaş çevresine uyum sağladığı ve çevresinin farkına vardığı bu süreçte -sırasıyla,ses-görüntü,görme’nin eşgüdümü algıyı, davranışı ve gelişimi  oluşturuyor.
Algı gelişimi zihinsel gelişimin artmasına yol açmakta,bir ya da daha fazla duyu organının aynı etkinlikte görev yapmaması algısal gelişimi geriletmektedir.

*
Zaten, ilköğretimde okumada başta cümle-kelime-hece,harf ve ses doğrultusunda tümden indirgemecilik metodu kullanılıyor -bu metod kolay okuma öğretiyor -fakat, çocuğun kulak algısı öncelikle sesin kaynağı olan doğaya kapatılmıştır-o yüzden,üretkenlik sağırlaştırılmış oluyor.
Görsel algı ise gördüğünü kavrama,bilgiyi işleme ve yorumlamaya yol açmaktadır,ilköğretimde çocuğun görüş alanındaki görüntüde-mesela,önlük algısı bilişsel gelişime  yol açıyor.
Önlük algısı ile alınan seçicilik,şekil-zaman ilişkisi,tamamlama,devamlılık,yakınlık,benzerlik,büyüklük duyumları bilişsel gelişimi zenginleştiriyor.

Bilişsel gelişim hareketlerin ve duyusal algıların beyin tarafından işlenmesi,depo edilmesi,birbiriyle ilişiklenmesi ve gerektiğinde çıkartılıp kullanılması anlamındadır.
Mesela öğrenci dış dünyayı tanımlarken -bilhassa, önlük vasıtasıyla öğrenci kimliğini,farklılığını,sorumluluğu,küme,sınıf,okul ve toplum bilincine yükseliyor.
Önlük giymeme görsel algıda nesnenin ayırt edici özelliğini ortadan kaldırıyor,karmaşa oluşuyor -o nedenle, çocuğun ayırt etme kabiliyeti  sakatlanıyor.
Sonra gelsin liberal tüketicilik ya da kardeşlik fikri,dayanışma hissi ve fütüvvet ilkesiyle dini eğilimlerle yetişen yeni nesil deniyor!

*
Bir önlük  öğrenci,küme,sınıf,okul,toplum derken ulusal  bilinç ve egemenliğin gelişmesine yol açıyor.
İşte pan-islamist  örgütlerin ve siyasi partilerinin arkasına takılmış ülkeler ortadadır;önce çocuklarımızın sonra ülkemizin ve çağcıl- barışçıl işleri becermenin ardından din’in bunlardan korunması gerekiyor,annelere- babalara çok iş düşüyor.

Çocuklarınızı koruyunuz.

6.12.2012


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir