Ben yoksul çaresiz garip bir köylü çocuğu idim
Tozlu yollardan çıktım kahır dolu yolculuğuma
Bıraktığım hayallerimi en güzel gençlik çağında
Postal, tüfekle ile arkadaş oldum çocuk yaşımda.
Gurbetle akşamları ile tanıştım, on beş yaşımda
Hasta oldum, annem, babam yoktular yanımda.
Derslerim zayıf olunca, ceza verdi komutanlar.
Kız arkadaşım olmadı, sevda nedir, bilemedim.
‘Afiyet olsun’ denmeden, yemedim ilk lokmayı
Reşit olmadan mezun oldum, dolaştım kışlaları
Benden büyük Mehmetlere, öğrettim okumayı,
Vatan için seve seve, yemin ettik can vermeye.
Davulla zurnayla kınalı kuzular geldiler emanet
Bazen ağabeylik yaptık, bazen de öğretmenlik
Savaş sanatını öğrettik, bir de yemek yapmayı
Kimse bilmese de bizi, omurgasıyız biz ordunun.
Uçak, gemi tank, silah, mühimmat zimmeti bizde
Mehmet’in nöbetinden,yatağından yemeğinden
Sorumluyuz sevenlerine vukuatsız teslim etmeye
Eşkiya kovalarken sarp dağlarda hep önde gittik.
Şansımız yok, kan olduğu yerde hata yapmaya
Hasta halimizle bile, lüksümüz yoktur yatmaya
Emeğimiz verilmedi, talim ettik küçük bir paraya
Tatil hayallerimizde kaldı, denizi hiç görmedik.
Sorumluluk çuval dolusu, emeğin hakkı verilmez ,
Görevini yaparken, ne ceza verebilir, ne de ödül
Biz güzel işleri yaparken, hep komutan övünür,
Alem gülüp oynarken, bizden soruluyor bu vatan.
Çocukları olunca geçinemez, hali pek yaman olur,
Tayin çıkınca kiralık ev bulamaz, hali perişan olur.
Emekli olunca maaşı yetmez, açlığa hep talim eder
Biz astsubaylarız her zaman mağduruz, fedakarız.
Sebahattin Karakuş
zeki kentel
Bir yanıt yazın