Kıdem Tazminatı operasyonu servet sınıfı dayatmasıdır
Sınırsız borçlanarak, borçların faizlerinin ödenmesi için emeğin değerinin hiçleştirilmesi, servet sınıfı için yeterli olmamış ki, şimdi de Kıdem Tazminatına göz diktikleri anlaşılıyor.
Servet sınıfına sağlanan, tüm teşviklere, tüm desteklere ve batan şirketlerin devlet tarafından, verdiğimiz vergilerle kurtarılmasına karşın, hala doymayan servet sınıfı, Kıdem Tazminatı diye, yeniden çalışanların yakasına yapışmış görünüyor.
Ne yaşıyorsak ve ileride daha neler yaşayacaksak, borçların yarattığı istikrarsızlığın bir sonucu olacaktır.
Sınırsız harcama, sınırsız borçlanma ve bu borçların faizlerini ödemek için emeğin değerini düşürme, sadece para alıp para satan sınıfın zenginleştirilmesine yarar. Bolca zenginimiz var ama onların borçlarını halk ödeyecek. Böyle bir dünyada yaşıyoruz.
Kıdem Tazminatı operasyonu da sınırsız borçlanmanın bir sonucudur. Elbette bunun yanına açgözlülüğü de ilave etmek gerekir.
Borçlar hayatımızın kılcal damarlarına kadar ilerlemiş olduğundan, onları oradan çıkarana dek, çok sıkıntılar çekeceğiz.
Devletler, servet sınıfı ile çalışanların arasında dengeyi gözetmesi gereken organizasyon olarak görülür. Her kararın doğrultusu servet sınıfının çıkarından yana olursa, sosyal denge bozulur. Zaten çözülemeyecek kadar bozuldu.
Genel Bütçenin tablosundan da anlaşılmaktadır ki, vergiler giderleri artık karşılayamamaktadır. Kontrolsüz para basma düzeni halkı daha da yoksullaştırır.
Enflasyon servet sınıfının emeğe karşı kullandığı temel silahtır.
Zaten kölelik ücretleri olan ücretleri, daha aşağıya çekmek de mümkün olmadığından, iktidar kıdem tazminatı gibi kıyıda köşede kalmış, kullanabileceği bir değeri kullanmaya çalışarak, servet sınıfının öteden beri dayattığı bir hususu, servet sınıfının lehine çözmek istemektedir.
Finans kapitalin ya da sözde serbest piyasa ekonomisinin, devleti ve kurumları sınırsız borçlanmaya ittiği, hatta maaş vermeyelim borç verelim konumuna taşıdığı ortam da gidilecek bir yer kalmamıştır.
Çıkış nerede derseniz, ilk iş, halka duvara tosladığımızı açıkça ifade etmektir. Halka ve çalışanlara ilave yük bindirmeden, kıdem tazminatı gibi konuların iç barışı daha bozacağından hareketle, bundan vazgeçmektir.
Finans kapital belasından ve onun yarattığı borçlanma düzeninden çıkmak için, ağır reçeteler için halkın desteğini aramaktır.
27 Ekim 2020
Bir yanıt yazın