KKTC’DE NELER OLUYOR?

Seçimler nedeniyle Türkiye gündemine oturan KKTC’de neler oluyor? Kıbrıs üzerinde 1960, 1974 olmak üzere iki köklü değişiklik yaşandı. Birincisinde Türk ve Rum halkların birlikte, eşit koşullarda yaşadığı KIBRIS CUMHURİYETİ kuruldu. İkincisinde Türkiye adaya müdahale etti ve topraklarının üçte birini aldı. Kıbrıs Türk halkı için her iki olayda yeni bir umut, yeni bir kurtuluştu. Halk çok can kaybetti, malından, mülkünden, yerinden oldu. Bütün bu fedakarlıklara rağmen Kıbrıs halkı için beklenen güneş doğmadı. Aradaki hataları, mücadeleleri bir kenara bırakıp günümüzdeki Kıbrıs halkına bakalım.

Kıbrıs halkı bugün geçmişe nazaran daha mı mutlu? Rum tehlikesinden ve boyunduruğundan kurtulmuş olmalarını şükranla karşılıyorlar, Türkiye’ye ağabey olarak bakıyorlar. Acaba Türkiye bu ağabeyliğini hakkıyla yapabildi mi, yapabiliyor mu? Yapabilecek mi? Büyük sorun burada. Kıbrıs’ın iç işlerine karışıyor mu?, Kıbrıs halkının kurulmuş olan devletlerinin bağımsızlığı ve dünyada tanınması için çalışıyor mu? Bir dizi hatalarla geçen 60 yıl sonrası Kıbrıs halkı özgürlüğüne, tam bağımsızlığına kavuşabildi mi? Yoksa 1960 sonrası Kıbrıs’ta Türklerin bağımsızlığı için canını feda eden şehitlerin ruhlarını sızlatıyor mı? ve Kıbrıs Türk kesimi bugün ne durumda?

Kıbrıs seçimleri bizlere şunu gösterdi ki: Halk; 1.  Türkiye taraftarları, 2.  AB taraftarları, 3. Rumlar ile Türklerin birlikte olduğu Federasyoncular gibi grup ve siyasi görüşlere bölünmüş durumda. Üstüne üstlük Türkiye’nın Kıbrıs’ın iç işlerine karışması, Türklerin, ambargolar ve devletin tanınmaması nedeniyle Kıbrıs halkının güç durumda kalması ve mali yönden Türkiye’ye bağlı olması maalesef Kıbrıs halkının bu konuda çok sıkıntıda olduğunu gösteriyor. Tam anlamıyla ekonomik ve siyasi olarak kıskaçtalar. Şimdi de bölünmeler nedeniyle iç barışın bozulacağı endişesi yaşanıyor.

  Kıbrıs Barış Harekatının yapıldığı 1974’de Kıbrıs halkı Türkiye’ye güvenmiş, canını, malını kurtardığı ve onlara yaşayabileceği toprakları kazandırdığı için minnettardı. Türklerin adaya gelmesini sorgusuz, sualsiz coşkuyla, memnuniyetle karşıladılar. Yüzlerce şehit vermişler, yerlerinden yurtlarından olmalarının ötesinde artık kendilerine ait toprakları olmuştu. Özgürlüklerine kavuşacaklardı…

İlk defa Kıbrıs’a 1980 yılında, Barış harekatının altıncı yılında gitmiştim. Daha henüz savaşın acıları ve izleri çok taze idi. Çok yere girilemiyor, yasak bölge idi. Türkiye’den geldiğimizi öğrenen halk bizleri misafir etmek için Türk sevgisi ile dolu idi. Acıları sonsuzdu ama sevinçleri, mutlulukları vardı. Binalarda kurşun izleri, yıkılan kimsesiz kalmış evler, araziler, bahçeler, bağlar  adeta boş yerleşim yerlerine dönmüştü. Bundan sonra değişik yıllarda tatil amaçlı olarak beş sefer daha Kıbrıs’a gittim. O ilk karşılaştığım Kıbrıs Türkleri gitmiş yerine farklı insanlar gelmişti. Türkiye’nin yanlış ve rastgele Kıbrıs’a yerleştirdiği, Anadolu’dan gönderdiği insanların bir kısmı Kıbrıs halkını yıldırmıştı. İstenen Anavatan Türkleri yerine, istenmeyen grupların varlığı ve onları fazlasıyla rahatsız etmesi karşısında sükutu hayale uğradıklarını izledim, yaşadım, gördüm, dinledim. Yanlış iskan politikaları, her yönüyle Kıbrıs ekonomisinin Türkiye’ye bağlamasını ve en sonda iç işlerine karışması ile tablo oldukça olumsuzlaşmış, çetrefilli hale gelmiş gözükmektedir.

Bugüne kadar Kıbrıs sorunu ‘’kronik çözümsüzlük sorunu’’ olarak devam edegelmiştir. Ayrıca Türkiye Kıbrıs’ın ekonomik kalkınması yerine Türkiye’ye bağlı bir sistem geliştirmiş ve Kıbrıs halkının kendi içinde bölünmesine neden olmuştur. Türkiye Kıbrıs halkının kendi ayakları üstünde durmasını sağlayamamış, yaptığı yardımlarla KKTC’yi Türkiye’ye bağımlı hale getirmiş bulunmaktadır. Bugün Kıbrıs bürokrasisinde görev alan 80 bin görevlinin maaşı Türkiye tarafından ödenmektedir. Kimlik kartı olan, pasaportu olmayan, tek ulaşımın Türkiye üzerinden sağlanan bir Kıbrıs, şimdi daha farklı sorunlarla karşı karşıyadır.

Kıbrıs Türkleri Türkiye’nin iç siyasetinin etkisinden kurtulmalı, Türkiye’de Kıbrıs Türklerinin iç işlerine karışmak yerine, onların kalkınması ve en az ekonomik olarak ayakta durmalarını sağlamayı hedeflemelidir. Anadolu’da ki küçük bir il kadar nüfusu olan Kıbrıs Türklerinin kalkındırılması hiçte büyük bir sorun değildir. Her iki toplumda eski saygınlık ve sevgisini karşılıklı olarak sağlamak zorundadır.

Yazılanlar Kıbrıs sorununun yüzeysel ve buz dağının üstü kadar bile değildir. İlerde konuya tekrar döneceğiz. Kıbrıs sorunu deve hikayesine benzer. Deveye sormuşlar; boynun neden eğri. Devenin yanıtı; nerem doğru ki olmuş.

Seçimler nedeniyle Türkiye gündemine oturan KKTC’de neler oluyor? Kıbrıs üzerinde 1960, 1974 olmak üzere iki köklü değişiklik yaşandı. Birincisinde Türk ve Rum halkların birlikte, eşit koşullarda yaşadığı KIBRIS CUMHURİYETİ kuruldu. İkincisinde Türkiye adaya müdahale etti ve topraklarının üçte birini aldı. Kıbrıs Türk halkı için her iki olayda yeni bir umut, yeni bir kurtuluştu. Halk çok can kaybetti, malından, mülkünden, yerinden oldu. Bütün bu fedakarlıklara rağmen Kıbrıs halkı için beklenen güneş doğmadı. Aradaki hataları, mücadeleleri bir kenara bırakıp günümüzdeki Kıbrıs halkına bakalım. - bahattin bayrak

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir