Finansal Teknolojiler yapay zekâ ve özel mülkiyet
Miguel de Cervantes’in Don Kişot’u gibi, yel değirmenlerine saldırma konumuna düşmemek için, böyle bir yazıyı yazmayı yıllarca erteledim.
Batı’nın teknolojisine hayranlık, insanımızın kültürünü, tarih anlayışını etkileyen bir faktördür. Sadece bizi değil tüm insanlığı etkiler.
Elbette kültür ve tarih etkileniyorsa, ideolojilerde etkilenmektedir.
Yapay Zekâ, kendi kendine öğrenen bilgisayarlar, nesneler arası internetler gibi gelişmeler var.
Teknoloji denilen Makine, ne kadar gelişirse gelişsin, bir büyük soru açıkta kalmaktadır. Patronların değil, insanların ürettiği bilgi ve teknolojinin (makinenin), mülkiyeti kime ait olacaktır?
Kapitalizmin, Finans Teknolojilerinde kullanılan yapay zekâ, çağımızda özel mülkiyetin insanlıktan gasp ettiği, bir makine ve makineye ait yazılımdır.
Piyasanın kullandığı Finans Teknolojileri, yani makinelerin mülkiyeti özel tekellerin elindedir. Özel mülkiyetin konusudur. Piyasanın kurallarını ve kanunlarını bilgisayarın hafızasına yerleştirenler, servet sahibinin kiraladıkları uzmanlardır.
Piyasaya teslim olmak, özel mülk sahiplerinin makinesine teslim olmak demektir. Bugün Piyasa dediğimiz şey; Makinelerdir, Finansal Teknolojilerdir.
Teknolojiye teslim olmak; yani makineye teslim olma, o makinenin hafızasındaki toplam ihtimaller yazılımına teslim olmaktır.
Piyasa en iyisini bilir, politikacılar onların uşaklarıdır anlayışında, “Piyasalar şöyle istiyor” dendiğinde sermaye sahiplerinin bilgisayar yazılımları böyle istiyor demektir. Zaten o yazılımlarda, servet sahiplerini aleyhine hiçbir dada ve bilgi girişi yok demektir.
Finansal Teknolojilerde, Robo- Danışmanlıklar var. Yani makine ve o makinenin kullandığı algoritmalar, yarı insan yarı makine şeklinde çalışan kurumlar.
Algoritmalar, yani olasılıkları depo etmiş, dolayısı ile tahmin etme kapasitesi yüksek, yazılımlarla işleyen çok zenginlerin oynadıkları kazanç araçlarıdır.
Sizin kadere ve şansa inanarak, borsada alıp satmanız, yapay zekaya karşı satranç oynamanıza benzer. Yani bu kumarhanelerden halkın çıkarına bir şey çıkmaz.
Borsalar, finans piyasaları, Fon kuruluşları, gölge bankacılık gibi kurumlar, finansal teknolojiler kullanılarak, zenginlerin daha zengin edildiği kurumlardır. Halk ile bir ilişkisi yoktur.
Teknolojik güç ve yetki ile teçhiz edilmiş özel mülkiyet anti- hümanisttir. Makineler özel mülkiyetin elinde olduğu sürece, o makinelerin insanlığa yararı çok kısıtlı olacaktır.
Makine değerlerine değil, insanlığın değerlerine inanırsak, insanlık kazanacaktır. 19 Eylül 2020
Bir yanıt yazın