Başbakan Erdoğan Kahire Üniversitesi Kongre Salonunda dinleyicileri damarından yakalamıştır.
“İsrail teröristtir.Bu İsrail’in karakteristik yapısıdır,cibilliyetinde vardır.Şimdi buradan Netenyahu’ya sesleniyorum;şu anda 2008 yılında değiliz,2012 yılındayız.Bilesin ki 2012 şartları 2008’in şartları gibi değildir.Hesabını iyi yap” diye vaaz ediyor.
Sanrıya kapılmış tamamı Müslüman Kardeşler Örgütünün mensubu öğrencilerin hep-bir ağızdan”a’lah’hu ak’ber-a’lah’hu ak’ber” sloganları Kongre Salonunda ve TV’leri başında milyonlarca izleyicinin bulunduğu mahallerde yankılanıyor,tüyler dikelirken urup kadar akıllar buharlaşıyor!
*
İsrail Başbakanı Netenyahu 8 günlük Gazze Operasyonunda,Tel Aviv’in korunmasına yönelik “Demir Kubbe”adlı füze savunma sisteminin başarılı performansına övgüden sonra İsrail Hava Kuvvetleri’nin savunma sistemini tüm ülkeyi kapsayacak şekilde en az 5 batarya ilavesiyle güçlendireceğini bildiriyor.
Gazze’ye yapılan yoğun hava saldırılarında Hamas’ın binlerce füze bataryasını,askeri alt yapısını imha ettiklerini açıklıyor.
*
Bu karşıtlığın ironisinde bu kez Başbakan Erdoğan AKP grubunda İsrail’in Gazze operasyonunu eleştirmektedir, “Hala tribünden mi izleyeceğiz? Ya elimizle ya dilimizle müdahale edeceğiz. Öleceksek adam gibi ölelim” diyor.
Bu sıralarda Türkiye’nin Suriye ile 877 km’lik sınırını korumak üzere NATO’dan Patriot füze savunma sistemleri talep ettiği bilgileri netleşmektedir;Almanya’nın kısa zamanda 4 adet Patriot (PAC-3) bataryası ve 160 askeri personelini Suriye sınırında Şanlıurfa’ya konuşlandıracağı söyleniyor.
*
Rusya hemTürkiye’ye hem de ABD/NATO’ya Suriye sınırına Patriot füzeleri yerleştirilmesinin bölgede istikrarsızlık yaratacağı uyarısında bulunmaktadır.
NATO Genel Sekreteri Rasmussen füzelerin sadece Türkiye’nin savunmasını güçlendirmekle kalmayacağı,aynı zamanda Suriye kaynaklı gerilimi düşürmeye katkıda bulunacağını söylüyor.
Erdoğan katkıda bulunuyor,”Patriot füzeleriyle ilgili Rusya’nın açıklamasını çok yanlış buluyorum. Kendisiyle alakalı olmayan meseleyi iç mesele olarak gösteriyor,füzeler savunma amaçlı. Irak’ta merkezi hükümetle Kürt yönetimi arasındaki gerginlik bizi endişelendiriyor”diyor.
*
Bu suretle Erdoğan’ın ağzından Türkiye’nin 877 km’lik Suriye sınırına ilaveten 378 km’lik Irak sınırında da soruna battığı anlaşılıyor.
Hay Allah! ABD,İsrail,Gazze,Mısır,Suriye,Rusya,Irak,İran ve -ne alaka,neden Başbakan Erdoğan Türk halkına “adam gibi ölelim” hedefi biçiyor?
*
Çünkü Türkiye Erdoğan ve iktidarıyla ABD’nin Büyük Ortadoğu bölgesinde merkezinde İsrail’in bulunduğu ve etrafında çıkarlarına uyumlu ülkeler oluşturma projesine takılmıştır.
Bu süreçte -işte,Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun işaret ettiği,”soğuk savaş döneminde küresel parçalanmanın bütün bölgeye yansıdığı,Batı yanlısı ve Sovyet bloğuna yakın ülkeler şeklindeki bölünmelerin Suriye ile Mısır arasında büyük duvarlar ördüğü” gerçeğine saplanılmış bulunuyor.
Nitekim Rusya bloğuna yakın ülkeler Türkiye’nin İsrail’in etrafında güvenlik oluşturan İslam ülkeleri kurgusundaki örnek rolünden ve ABD’nin müdahale hedeflerindeki işbirliğinden rahatsızdır.
*
Rağmen Türkiye Davutoğlu’nun “Yeni bir Ortadoğu doğuyor. Bu Ortadoğu’nun sahibi, öncüsü, hizmetkârı olmaya devam edeceğiz.Yeni Ortadoğu’da zulümler, baskılar, diktalar değil, halkın iradesi, halkın sesi, adaletin sesi hakim olacak. Türkiye bu sesin her yerde gür savunucusu olacak. Yeni Ortadoğu ile birlikte Türkiye’nin etrafında yeni bir barış kuşağı,istikrar ve refah kuşağı olacak. Ekonomik kalkınmamızı,demokratikleşmemizi, uluslararası itibarımızı bu yeni Ortadoğu ile gerçekleştireceğiz” ifadesiyle yüklendiği iddiada yürüyor-ama,
*
Pan islamist yeni Osmanlıcı ve Sünni mezhep taassubuna dayalı dış politikanın Şii İslam ülkelerine düşmanca tavrı ve bu tavra Irak,Suriye,İran’ın ve arkalarındaki Rusya’nın karşılıkları giderek birbirine düşman komşu ülkeler coğrafyası oluşturuyor.
O nedenle Türk dış politikası yumuşak gücü kullanmaktan daha çok aktif zorlama ve güç yansıtımına yönelik bir politikaya evriliyor.
*
2012 başından beri Erdoğan,Türkiye’nin hava savunma sistemi içinde uzun menzilli balistik füzelere karşı savunma sisteminin olmayışından hareketle coğrafyasının balistik füzelerden korunmasını teminen iki projeden bahis etmektedir.
Birincisi, TÜBİTAK’ın ilk aşamasında 300 km’lik kısa menzili başardığı,ikinci aşaması 2012 yılı sonu ve 1500 km orta menzili hedefleyen, üçüncü aşamada ise 2500 km. uzak menzilli balistik füze üretimidir.
İkincisi balistik füzelere karşı korunmayı teminen 4 milyar dolarlık Rusya’ya S-400 Füze Savunma Sistemi,ABD’ye Patriot Sistemi,İtalya-Fransa’ya Eurosam SAMP Sistemi ve Çin’e FD-2000 Sistemi için açılan füze savunma sistemi satın alınması ihalesidir.
*
İki proje de Rusya’yı tedirgin ediyor.
Çünkü Rusya – zaten,stratejik çıkarlarına zarar verdiği düşüncesiyle sınırları yakınında NATO’nun füze savunma sistemlerine karşı çıkmakta ve egemenlik haklarını saklı tutmak kaydıyla bu sorunu ABD ile tartışmaktadır.
Rusya -bu nedenle,Türkiye’nin 2010’da NATO/Lizbon Zirvesinde onaylanan stratejisi çerçevesinde Malatya/Kürecik’te konuşlandırdığı -üstelik, kontrolünü ABD askerlerinin yaptığı erken uyarı radar sistemine karşı çıkıyor.
Çünkü Rusya Türkiye’nin füze savunma sistemi satın almak üzere açtığı ihalede Kürecik’teki ABD patentli erken uyarı sistemine rağmen teknolojisinin farklılığı ve ihalede ABD’yi aşıp Rus,Çin ya da İtalyan-Fransız sistemlerinden birini tercih edebileceğini de düşünmüyor.
Bu durumda ABD ve NATO tarafından kuşatılmasından tedirgin oluyor.
Çünkü Rusya,TÜBİTAK’ta 2012 sonlarına doğru 1500 km.menzilli füzeler üretiliyor ise -bunu,Türkiye’nin bölgedeki tehditlere karşı savunma ihtiyacı olduğunda hemfikirdir -fakat,imal edileceği ya da satın alınacağı bildirilen 2500 km.uzun menzilli füzeler başlıca bir tehdit unsurudur.
Çünkü uzun menzilli füzeler ancak ABD/NATO personelince kullanılabiliyor-bu durumda,Türkiye’nin küresel kapsama alanına sahip askeri çatışma ortamına müdahale edecek gücün ABD/NATO’nun kumandasında olması sıkıntı veriyor.
*
Genel Sekreter Rasmussen AB Savunma ve Dışişleri bakanları toplantısında,Türkiye-Suriye sınırındaki durumdan endişelenildiği, NATO’nun Türkiye’yi korumak ve savunmak için planların hazır olduğunu söylüyor ve talep edilen Patriot füzelerinin savunma amaçlı olduğuna işaret ediyor.
“NATO olarak Ortadoğu barış sürecine dahil değiliz ve bu kapsamda bir rol üstlenmeyi öngörmüyoruz”diyor.
Başbakan Erdoğan,”Patriot füzeleriyle ilgili Rusya’nın açıklamasını çok yanlış buluyorum. Kendisiyle alakalı olmayan meseleyi iç mesele olarak gösteriyor,füzeler savunma amaçlı” diyor- ne ki, ikiside Rusya’nın sıkıntısını gideremiyor.
*
Doğrusu ABD/NATO Türkiye’nin sırtından Rusya’yı stratejik çıkarlarında usul-usul kuşatmaktadır.
Usul-usul kuşatılan Rusya itirazlarını usul-usul yapıyor;Suriye üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturulduğunu ve bölgenin Patriot Savunma Sistemleriyle aşırı silahlandırıldığını -sonuçta, daha büyük çaplı askeri çatışmalardan kaçınılamayacağını bildiriyor.
Dışişleri Bakanı Ladrov,”Türkiye Patriot sistemleriyle Suriye sınır bölgelerinde uçak kullanımını engellemek şansını elde ediyor ama Suriye’ye ait sınır bölgeleri Türkiye’nin değil” diyor.
Rusya usul usul daha da ileri gidiyor:ABD/NATO ile Füze Savunma Sistemi alanında arzu edilmeyen gelişmeler yaşanırsa ve bu konuda herhangi bir anlaşma sağlanamazsa Stratejik Saldırı Silahları Antlaşmasından çıkacağını açıklıyor.
*
Al sana adam gibi -affedersiniz,ısmarlama ölüm!
24.11.2012
Bir yanıt yazın