Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi araştırmacılarından halk sağlığı uzmanı Doç. Dr. Özge Karadağ Çaman, dünyanın Corona virüsüyle ilgili ümitsizliğe kapılmaması gerektiğini söyleyerek yüreklere su serpen bir açıklamada bulundu.
Karadağ Çaman, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada salgınla mücadelede ilk günlere göre çok daha bilgili ve donanımlı olduklarını ve kısa zaman içinde bu hastalığın yenileceğine vurgu yaptı.
Karadağ Çaman “Evet, belirsizlikler var, bilmediğimiz şeyler var; ama bildiğimiz de çok şey var. Her gün bilgilerimiz artıyor. Bana kalırsa şu anda yaşadığımız dönemin eskiden yaşanan salgınlara nazaran avantajlı bir dönem olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Yüzyıl öncesinde yaşamıyoruz. İletişim var, internet var, bilim insanlarının sürekli iletişimi, karar vericilerinin sürekli iletişimi mümkün, teknolojinin yardımıyla pek çok işimizi evimizden yapmamız ve sosyalleşmemiz mümkün; ancak teknoloji ve diğer olanaklardan herkesin adaletli biçimde faydalanabilmesi için çalışmalıyız. Ümitsizliğe kapılmamamız gerekir, çünkü bu dönem geçici” diye konuştu.
Karadağ Çaman, Corona virüsüyle ilgili her ülkenin kendine göre farklı bir mücadele stratejisi uyguladığını söylüyor, açıklamalarını da birlikte okuyalım:
‘‘Bazı ülkeler çok daha hızlı bir biçimde hava, kara ve deniz sınırlarını kapatarak ülke içerisindeki vaka sayısını çok sınırlı tutmayı başardı. Sonra ülke içindeki vaka sayılarını iyi bir test stratejisi ile tespit edip, tedavi, izolasyon ve karantina uygulamalarını yapan bu ülkeler, şu anda halen daha dışarı açılmadı. Burada tabii ki önlem almaya başladığınızdaki vaka sayınız çok önemli. Toplumsal, kültürel özellikleriniz, çok önemli, çünkü her ülkenin kültürel özelliği, yaşam biçimi, önlemlere uyum düzeyi ve şehirlerin yapılanması birbirine benzemiyor. Örneğin Uzak Doğu’da insanlara önlemleri söylediğinizde biraz da daha önceki salgınların verdiği deneyimle çok daha hızlı hareket ederek ve bireysel sorumluluk alarak daha uyumlu davranabiliyorlar. Örneğin Akdeniz ülkelerine bakalım; sosyalleşmeyi, dışarıda olmayı, komşuluğu seven, kalabalık evlerde yaşayan ülkelere bakalım. Onlar kurallara uymakta, bireysel alınması gereken önlemlerde biraz daha gevşek davranabiliyorlar. elerde kontrolun daha kısa bir sürede sağlandığını gözlemliyoruz. Elbette bu sınırlamanın nasıl olduğu da önemli. Birçok ülkede, örneğin İtalya’da, ABD’de New York’ta marketler, eczaneler hiç kapanmadı. Toplu taşıma araçları mutlaka çalışması gereken meslek gruplarının ulaşımını sağlamak üzere daha düşük kapasite ile çalışmayı sürdürdü. İnsanların ihtiyaç duydukları zaman markete ya da eczaneye gidebilmesine izin verildi, çünkü metre kareye insan sayısını sınırladığınız zaman, maske kullanımını ve fiziksel mesafeyi zorunlu kıldığınız zaman aslında bu yapılabilir bir şey. Farklı ülke ya da şehirlerin uygulamalarını çok iyi inceleyerek Türkiye için de en uygulanabilir modeller alınabilir diye düşünüyorum. Gözlemim kısa süreli ama daha radikal önlem alanların salgını daha hızlı kontrol edebildiği yönünde; ama bu bir maraton ve uzun dönemli, uygulanabilir stratejileri hayata geçirmek önemli Maskeyle ilgili biliyorsunuz çok tartışma oldu. Uluslararası örgütler de başta maske sadece hasta olanlar için geçerlidir, başkasına bulaştırmasını engellemek içindir dediler, ama bu pandeminin ilk evreleriydi. Dolayısıyla bilgiler arttıkça, virüsün davranışı görüldükçe ve de ülkelerde yayılımın ne kadar hızlı olabildiğine tanık olundukça, ayrıca belirti göstermeyen vakaların çokluğu nedeniyle maske giderek daha fazla önerilmeye başlandı. Amerika’da şu anda maske terimi kullanılmıyor, yüz koruyucu, yüz kapatıcı gibi bir terim kullanılıyor. Sağlık çalışanlarının çok ihtiyacı olan maske stoklarını korumak için özellikle yüz koruyucu terimini tercih ediyorlar. Ben bu ara vakti olan herkese insanlık tarihindeki diğer salgınları ve geçmiş deneyimleri okumalarını öneriyorum. Ben de vakit buldukça eskiyi okumaya çalışıyorum ve geçmişteki güçlükleri, imkansızlıkları okumak bugünün imkanlarını görmek açısından beni rahatlatıyor. Yaşadığımız bu süreçte herkesin sunabileceği bir katkı var. Bireysel önlemlere dikkat etmek, hem kendi sağlığımız hem etrafımızdaki diğer insanların sağlığı için alınan önlemlerin geçici oldukları bilinciyle toplumsal dayanışmaya katılmak bile başlı başına çok değerli”
Türk-Amerikan Tıp Derneği’nin (Turkish-American Medical Association -TAMA) üyesi de olan Karadağ Çaman, ayrıca Londra Hijyen ve Tropik Tıp Okulu’nda (London School of Hygiene and Tropical Medicine) sağlığı geliştirme konusunda lisansüstü bir program tamamladı.
Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışan, 15 yıldan uzun süredir Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği kuruluşları ile kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarına çeşitli ülkelerde danışmanlık yapan Karadağ Çaman, halen New York’taki Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi’nde çalışıyor.
Bu görevinde uluslararası alanda, savunmasız, dezavantajlı grupların sağlığı, sağlıkta eşitsizlikler, sağlığı geliştirme, toplum ruh sağlığı, damgalama ve ayrımcılığın önlenmesi, sağlık hizmetlerine toplum katılımı, göç ve sürdürülebilir kalkınma konularında çalışmalar yapıyor ve pandemiyle mücadeleyle ilgili uluslararası çalışma gruplarında yer alıyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın