18 yıldan bu yana AKP tepemizde…
Satıyor, savıyor. Yiyor, içiyor…
Dilediği gibi yaşıyor… Dilediği gibi yönetiyor.
Yüzde 30 – 35’lik bir azınlık, yüzde 65 – 70’lik bir çoğunluğa hükmediyor. Nefes aldırmıyor… Diyanet, din baskısı, partizanlık, yandaş kayırma tüm hızıyla devam ediyor…
Hak, hukuk hak getire…
“Hile var” diye, gözümüzün içine baka baka, Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı seçimleri bile iptal etmişlerdi bir zamanlar…
İmamoğlu, “Ben kazandım” diye direnmeseydi; bugün İstanbul AKP’nin elinde olabilirdi…
İmamoğlu, 18 yıllık CHP muhalefeti içerisinde bir örnektir. Tektir.
Mücadele ve direniş örneğidir o…
Sadece o mu?
Diğer CHP’li büyük şehir belediye başkanları da halk üzerinde olumlu etkiler yarattılar. Mücadele örnekleri verdiler.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanında öteki kentler, Adana, Eskişehir, Antalya, Muğla, Mersin, Tekirdağ, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanları da olumlu çalışmalar yaptılar, yapıyorlar…
AKP’nin gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya devam ediyorlar…
AKP yıkılırsa bu belediyeler eliyle yıkacak… Görünen köy kılavuz istemez…
Bütün bu mücadelelerden şunu anladık. Şu dersi çıkardık:
Lafla peynir gemisi yürümüyor… Bağırarak, çağırarak; esip yağarak sonuca ulaşılamıyor…
Haksızlıklarla, hukuksuzluklarla mücadele edip, düzen değiştirebilmek için önce Atatürk olmak gerekiyor.
Atatürk gibi eylem adamı olmak gerekiyor… Hani derler ya “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…”
Sonuca varmak için kararlı, yurtsever, dirençli olmak, ortaya iş çıkarmak gerekiyor.
Yoksa istesen de istemesen de 18 yıl yönetirler yine seni. Ensende boza pişirirler…
Düzenini bozarlar.
Geleneklerini, göreneklerini, kültürünü, ulusal değerlerini ayaklar altına alırlar.
Doğal zenginliklerini talan ederler. Yağmalarlar.
Ne orman bırakırlar ne akarsu… Ne börtü böcek kalır ne fabrika…
Hazine de tamtakır olur…
Sen de tüm olup bitenleri seyretmekle yetinirsin. Bakakalırsın…
Bir lokma ekmeğe muhtaç olursun…
Hele şu korona günleri bi geçsin, her şey yerli yerine bi otursun, işte o zaman göreceksin saçının ak mı kara mı olduğunu? Önüne düştüğünde…
Gazetecileri tutuklamaya başladılar bile şimdiden…
İnsanları birbirlerine düşman etmeye; kişiler, ırklar, dinler arasına kötülük, nifak tohumları saçmaya devam ediyorlar…
Kimsenin ne olacağı belli değil. Kimse yarınından emin değil. Kimsenin geleceğe güveni kalmadı…
Gözümüzün içine baka baka malları götürüyorlar, yandaşlarını kayırıyorlar, yolsuzluk yapıyorlar. İtiraz ediyorsun. Açıklama bekliyorsun. Yargıya gidiyorsun… Duyan kim, gören kim…
Tüm kararlar vurguncuların lehine alınıyor.
Sürekli İktidarda kalabilmek ve suçlarının soruşturulmasını önlemek için yeni yeni önlemler alıyorlar. Korku yöntemiyle, baskıyla, korkutarak, korku imparatorluğu kurarak saltanatlarını sürdürmeyi planlıyorlar…
En çok da hak arayanlardan, direnişçilerden, sesini yükseltenlerden korkuyorlar. İki kişinin bir araya gelmesinden ödleri patlıyor.
1 Mayısta taksim anıtına çelenk koymak isteyen DİSK Genel Başkanını bile gözaltına aldılar. Ama HAK-İş Sendikası özgürce çelengini anıta yerleştirdi. Önünde de poz verdi.
Olayları önlemek, direnişleri, halkın bilinçlenmesini engellemek, sesleri kesmek için yeni bir dalga geliyor. Yeni faşist bir dalga… Hem de bağıra bağıra geliyor…
Ülkemizi aydınlığa çıkarabilmek, özgürleştirebilmek için faşizmle mücadele yöntemlerini değiştirmeliyiz artık.
Yoksa AKP bir 18 yıl daha bu ülkeyi idare eder. İşte ondan sonra ilkel, cahil Arap toplumlarına döneriz. Ülkede suç patlaması yaşanır…
Geride ne Cumhuriyet kalır, ne demokrasi… Ne laiklik kalır, ne özgürlük…
Atatürk’ü de bitirir bunlar… Zaten artık Ata’mıza açıktan saldırıyorlar. Açıktan küfrediyorlar. Karışan yok, görüşen yok onlara. Bırakın müdahaleyi, üstelik bir de destek veriyorlar.
İş işten geçmeden, mücadele yöntemlerimizi yeniden gözden geçirelim. Pasif, korkak, yandaş duruşumuzu, düşüncelerimizi Atatürk’ü örnek alarak yeniden düzenleyelim. Bağımsızlığımıza, özgürlüğümüze, demokrasimize, laikliğimize, halkımıza sahip çıkalım.
Bir yanıt yazın