İŞTE BÖYLE BİR ŞEY

Yeni koronavirüs hâlâ yayılıyor, şiddeti ve muhtemel süresinin arttığı görülüyor.
Aşı ve tedaviyi bekleyen hükümetler, enfeksiyonların  eğrisini düzeltmek için faaliyetlerde kısıtlamalara gidiyor.
Makul bir tepki olarak dünya ekonomisi arz ve talep şoklarına uğruyor.
Ekonomiyle ilgili göstergeler birkaç hafta öncesine göre daha fazla belirsizlik ve karamsarlık gösteriyor.

*
Uluslararası Para Fonu (IMF)  Başkanı K. Georgieva, dünyayı saran yeni tip koronavirüs salgının,
Küresel ekonomiyi büyük bir sıkıntıya sürüklediğini söyledi.
“Resesyona girdiğimiz çok açık. 2009 küresel finans krizinden daha kötü bir süreç bekliyorum” dedi.
Ekonomik faaliyetlerinin aniden durmasıyla, gelişen piyasalar için gereken mali desteğin  2,5 trilyon dolar olarak tahmin edildiğini ifade etti.
“Salgının başlamasından bu yana 80 ülke IMF’ den acil yardım talebinde bulundu.
Gelişmekte olan ülkelerin kendi rezervleri bu krizi atlatmak için yetersizdir” dedi…

*
Salgınla birlikte iş dünyası ve hükümetler; yüksek ölüm oranlarından kaçınmayı ve ekonomik toparlamayı umut ederek,
Küresel ekonomi ile ilgili bir dizi senaryo ile karşı karşıya kaldılar…

*
Birinci senaryo; Ancak aşı ve bağışıklık kazanmakla önlenebilen, koronavirüsün sınırlandırılmasının zor oluşudur.
Hastalığı önlemek veya tedavi etmek için spesifik bir ilaç, bir aşı yoktur.
İlk turda başarılı olan Çin veya Güney Kore bile kendilerini periyodik salgınlarla uğraşırken bulabilirler.
İşte Singapur ve Tayvan şimdiden ikinci salgın dalgasını bildirdiler.
Bu noktada hastalar nefes almalarına yardımcı olmak için destek tedavisine ihtiyaç duyabilirler..
Normal hızdaki bir yayılmada, eldeki yoğun bakım ve suni solunum birimleri yetmez.
Çünkü hastalık zatürreye sebep oluyor ve hastalar solunum yetmezliğinden boğularak ölüyor.
Ama hastalık ne kadar hızlı yayılır ve nüfusun yüzde yetmişine işlerse “Sürü Bağışıklığı” gerçekleşecek,
Ülke bu süreçten o kadar hızlı, ekonomisi çok yara almadan, hatta  diğer ülkeler karşısında avantaj sağlayarak çıkmış olacaktır.
Bu yüzden sık ve yaygın testler yapılmadan milyarlarca insan uzun süre kendini izole etmelidir.
Nasılsa hızlı, uygun fiyatlı ve güvenilir bir aşı er ya da geç geliştirilecektir.

*
İkinci senaryo; Bir aşının en az bir yılda muhtemel olmasının ekonomik etkisi  sınırlandırılmalıdır…
Bazı ilaçların şiddetli olmasa bile hafif ve orta dereceli vakaları yönetmesi, tıbbi personel ve hastaneler üzerindeki aşırı stresi sınırlaması muhtemeldir.
Bu, birçok çalışanın bir şekilde normal koşullara dönmesine de izin verebilir.
Yaşlılar veya risklerini artıran koşulları olan kişiler salgının birçok bilinmeyen sunduğuna dikkatli olmalıdır.
Uygun fiyatlı, hızlı bir antikor testi, bağışıklığı olanların tanımlanmasına izin vererek izolasyondan kaçınmalarını sağlayabilir…

*
Üçüncü senaryo; Virüsün ekonomik etkisinin yönetilmesi ve sonuçlarıdır.
Kriz, devlet borcundaki olumsuz faiz oranlarına yönelik hareketleri yenilemiştir
Büyük mali açıklar toplam devlet borclarını önemli ölçüde artıracaktır.
Pek çok ülke daha fazla mal üretmeye doğru ilerledikçe, ticaret modelleri ayarlanacak, şirketler fiyatlara esneklik katacaktır.
Şirketler tam zamanında stok yönetimi ve sıkı denetimlerden vazgeçebilecek;
Çoklu kaynak kullanımını, stoklama ve yerel üretimi standart uygulamalar haline getirecektir…

*
Dördüncü senaryo; Ülkelerin, büyük ya da küçük işletmelerin ekonomik çırpınmalarına ahlaki ve güvenlikli yanıt vermeleri gereğidir.
Koronovirüs salgını oldukça karmaşıktırne kadar süre kalacağına dair gerçek bir fikir yoktur.
Muhtemelen halkı hazırlamak için bunun aylarca devam edebileceği yönünde söylemlerde bulunuluyor.
Ama finansal sistemin ekonomi olmadığını da görmek gerekiyor.
Bu, dünya merkez bankaları ve hükümetlerin esasen “kurtarma” için devasa çabalarında her ikisine bir miktar etkisiz olacağı anlamına geliyor.
Yatırımcılar bu şeyin önüne geçmeye çalıştıkça,
Dünya piyasalarının sattığı ve değer kaybettiği ölçek, kapsam ve hız dramatikleşiyor.
Küresel hisse senedi ve tahvil piyasalarında, geçen ay tahmini olarak 25 trilyon dolarlık  servet silindi.
İnsanların tasarrufları yok oldu, birçok işletmenin ve finans kurumunun gelecekteki varlığı tehlikeye girdi…
Karşılığında para ve yardım selinin geleceği vaadleri yükseldi.
Bazılarına likidite eklendi bazısına hediye edildi.
Ama bunun ne kadar iyi çalışacağı ve bu nakit infüzyonunun yeterli olup olmayacağı henüz bilinmiyor...

*
Tarihin en büyük mali kurtarmasıyla karşılaşan ABD/ FED, salgından etkilenen işletmelere 4 trilyon dolara kadar borç vereceğini bildiriyor.
Tüm ülkelerde paranın büyük bir kısmı servet piramidinin üstündeki programları zenginleştirmeye yöneliktir.
Bu değişken piyasaların ortalama yatırımcı için ne kadar tehlikeli olduğunun bir göstergesidir.
Halklar eşitsizliğin hızlı bir şekilde büyümesinin  nedenini anlamakta zorlanıyor.
Finansal-Politik Kompleks’in “daha büyük iyilik” kisvesi altında büyük bir kurtarma ile kendini korumasından duyulan rahatsızlık giderek büyüyor.
Büyük işletmeler kazanan olurken, büyük kaybedenler yine orta sınıf, küçük işletmeler ve sosyal hareketlilik olmasına öfkeleniliyor.
Büyük yardım paketleri duyurulurken, Mali-Politik Kompleks bu karmaşayı desteklemek için harekete geçmekte uyuşukluk gösteriyor.
Ancak bu kesimin salgından kaynaklanan hasarın çoğundan sorumlu olduğu unutulmamalıdır.
Onlar yıllarca hükümetlerin açık harcamalarından kaynaklanan artan GSYİH sayılarına odaklanma suçlusudurlar…

*
Artık politikacının, yatırımcının ve yöneticinin;
Teknolojilerin tüketicilerin tükettikleri ile olan ilişkilerini temelden değiştirmeyi:
Bitmek bilmeyen krizler, kemer sıkmalar, güvenceli ve tam zamanlı işlerin sürekli azalmasını:
Devletlerin güçlerinin azalması ve onların yerini pazar ekonomisi güçlerinin almasını:
Bireylerin tüketimi amaç olarak görmelerine tepkiyi:
Dünyanın doğal kaynaklarının tüketimi ve yok edilişinin sürdürülemez olduğunun kesinleşmesi nedeniyle ortaya çıkan “Paydaş Kapitalizmi”:
Bir Geçici İşler Ekonomisine dönüşmeyi:
İnsanı “Überleşme- Çağdaş Kölelik” ötesinde düşünmeleri, öngörmeleri ve uygulamaya geçmeleri gerekiyor.

*
“Liberal dünya düzeni” çalkantılı günlerden geçiyor.
Bu kargaşaya bir dünya savaşı eşlik etmiyorsa iyi olacaktır.
Herhangi bir yeni düzenin daha iyi veya daha adil hale gelmesi olası değildir.
Herkes ya can’dan ya da mal’dan zarardadır.
Ama bunca tecrübeden sonra kimse “İnsanlık Onuru’ndan” feda etmeyecektir.

28. 3. 2020


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir