DEVLERİN SAVAŞI

ABD’nin derdi ne?

Rusya’ya bu bölgeyi bana sormadan şekillendiremezsin,yani hala ben bu bölgede söz sahibiyim demeye mi çalışıyor!

ABD herkesi kullandığını sanırken acaba İsrail tarafından kullanıldığının farkında mı! Heryeri kontrol etmeye mi çalışıyor!Kimin eli kimin cebinde belli değil…

Ya bizimkileri  kim kullanıyor?Alıştık artık kandırıldık demelere  ama artık o da inandırıcılığını yitirdi.Bizi her önüne gelen kandırıyor,herkes işine geldiği gibi önce sırtımızı sıvazlayıp,arkasından kullanıyor mu dersiniz!

Bu durumda Rusya kendini unutturmuyor ama ikisinin de unuttuğu bir şey var!Çin “Ben de varım”diyor artık…

Bir insan olarak kendimizi önce şu soruyu sormamız gerekmiyor mu?

Savaş halinde olan Suriye’de yaşayan insanlar ne yiyor,ne içiyor?

Dünya Corona salgınıyla dehşete düşmüş,panik içinde ne yapacağını bilemez durumda…Okullar kapandı…Dünyanın her yerinde ekonomi durmuş vaziyette…Hastanelerdeki sıralar sokaklara kadar taşıyor…Acaba gerçekten bize pompalandığı kadar tehlikeli mi,yoksa birileri öyle düşünmemiz mi istiyorlar?

Senin benim gibi sabah kalkıp karşı bakkaldan ekmek peynir zeytin alıp kahvaltı yapmadığını düşünebiliyoruz sanırım.

Nasıl ve nerede çalışıp para kazanıp geçimini sağlıyor ve alışverişleri hangi para birimiyle yapıyor?

Sabah kalkıp normal insanlar gibi işine gidemiyor bu insanlar.

Eğitim ne düzeyde ve hangi koşullarda,sen çocuğunu okula gönderirken erken gidiyor ,yollar karanlık,kahvaltıda bal yemedi,okul servisleri güvensiz,trafik bu saatlerde çekilmez durumda derken, oradaki insanlar,okuldan geçmiş hayatta kalma derdinde….

Sağlık ne durumda?Sen akşamdan kalma baş ağrını geçirmeye çalışırken,savaşın içindeki bu insanların hiç apandisti patlamıyor mu?Tansiyonu ve kalbi olan insanlar yok mu aralarında?

Sen yemek beğenmeyip çatalınla didikleyip dururken tabağını,kimbilir kaç insan korkudan dışarı çıkamayıp açlıktan bir dilim kızarmış ekmeğin kokusunu hayal ederek kıvranıp duruyor…

Çocuğu”Anne çok acıktım”dediğinde,annenin ve babanın çaresizlikten kıvrandığını hayal edebiliyor musun?

Ya savaşın göbeğinde ille de bu dünyaya geleceğim diye tepişen bir bebeğin”doğursam nasıl yaşayacak,doğurmasam içimde saklayamam”ikilemiyle kıvranan bir kadını hayal edebiliyor musun!

Bu kadar ateş arasında çocuklara ve kadınlara tecavüz edebilecek aşagılık insanların varlığı mı daha kötü!

Sırf para için bazı insanların eline silah verip,birbirini kırdıran ve sanki onlar insan değil de lego savaşı yapıyorlar,bu insanlar mı daha kötü!

Bizler ülkemizdeki sığınmacılardan şikayet ederken olayın bu boyutunu gözden mi kaçırıyoruz acaba!

İnsanlar hayatta kalmak için nelere katlanıyor bilmiyoruz,bilemeyiz…

Bunun bir gün kendi ülkemizde olduğunu ve kendi başımıza geldiğini hiç düşündünüz mü?O zaman savaşın ne olduğunu düşünelim… Olmaz mı!Ne hisseder,nasıl bir karşı tavır alırdık…

İnsanlar her türlü yoksulluğa katlanabiliyor ve alışıyor da bir tek güvenlik konusuna alışamıyor.Her şeyden önce insanlar kendini güvende hissetmek ister,öyle değil mi?

Hiç sabah kalktığınızda kendinizin ve sevdiklerinizin hayatta olup olmayacağını,yarın ne yiyip içeceğinizi bilmeden uykuya vardınız mı?

Niye kendi ülkelerine gidip savaşmıyorlar da burada havadan geçiniyorlar dediğimiz insanların yaşam biçimini hiç gördünüz mü?Ben de dönmeleri gerektiğini düşünenlerden birisiyim ama bu  insanların bağ bahçesini başkaları ekip biçiyor,evlerinde başkaları oturuyor.Fırsattan istifade bu insanların hayatını çalan birileri arkalarını birtakım güçlere dayadığı için bedavadan aldıkları bu imkanlardan vazgeçmeyecek ve gerçek sahiplerine geri vermeyecektir…Sizce verirler mi?

Bu koşullarda kaç kişi normal işine gidip de çoluk çocuğunun ekmek parasını kazanabiliyor dersiniz!

Yine ortam karanlık insanlara kalıyor ya da çaresizlikten kaçakçılıkla geçiniyorlar. Bu insanlar da dövizle alışveriş yaptıklarından geriye kalan kesimde enflasyon gittikçe yükseliyor.

Savaşın şiddetle geçtiği yerlerde yokluk ve yoksulluk var.

Savaştan gelir elde edenler 6 senedir savaşın yaşam biçimi haline geldiğinin farkında değilller mi dersiniz!Bal gibi farkındalar ve hiç de umurlarında değil insan hayatı.

Bu koşullar altında yaşayan insanlarda bir süre sonra normal yaşam biçimini unutup,şiddet kültürü gelişiyor ve insanlar kolayca birbirini öldürüyor.

Çevremizdeki olayların farkına varalım…Hepimiz kolaycılığa kaçıyor ve hemen suçlama yolunu seçiyoruz.

Atatürk’ün “Yurtta barış,dünyada barış”ilkesini yaşam biçimi haline getirelim ve biraz empati yapalım…


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir