ERDOĞAN  MACERASININ SONU

Orta Doğu’da herşey, ABD Başkanı D.Trump’ın politikalarına dayanıyor.
Bu politika ABD liderliğinde müttefik ülkeler koalisyonu,
Rusya ile ortak menfaat alanları bulunması,
Birlikte çalışma kabiliyetini test etme alanı olarak Suriye’nin seçilmesi:
Birlikte Suriye İç Savaşına siyasi ve hukuki çözüm,
Dünyayı tehdit eden Cihad terör örgütlerinin yenilmesi,
Nihayet İsrail-Filistin Barış Anlaşmasını öngörüyor.

*
Bu çerçevede Orta Doğu’da güçlerin ve önceliklerin jeopolitik ve yerel uyumu tekrar tekrar değişiyor.
Rusya ve bölge ülkeleri ile dünya siyasetinin önde gelen oyuncuları arasında yeni yeni ilişkiler oluşuyor.
Bölge müthiş bir dinamizm yaşıyor…

*
3 Ocak’ta ABD Başkanı D.Trump’ın emriyle Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesi;
Dünyaya yeni bir politik gerçeklik gösterdi.
ABD, Dünya’ya “Ya demokrasiyi onurla kabul edin, ya da bütün gücünüzle yanıt verin” tepkisi verdi.

*
Şimdi Tahran’ın ABD’yi Orta Doğu’dan çıkarmak için Amerikan saldırılarına aktif olarak yanıt verip vermeyeceği,
Ya da tehlikeyi kendi topraklarında değil, Irak’ta ABD üslerini taciz ederek mi sağlayacağı merak ediliyor.
Böyle bir seçim, ABD için ya bir sıçrama tahtası olacak,
Ya da Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ABD’ye kapıyı gösterecektir…

*
Türkiye uzun zamandır, Libya’da  silah ve terör potansiyeli geliştiriyor.
Çeşitli türlerde silah akışı  IŞİD, El Kaide, Müslüman Kardeşler gibi temel teröristlere taşınıyor.
Erdoğan’a bağlı en az iki bin Idlib teröristi Khalifa Haftar güçlerine karşı savaşıyor,
Yaklaşık sekiz bin kişi de sevkıyat bekliyor…

*
Rusya ise Suriye’den sonra Libya’da da Türkiye karşıtı cephededir.
Libya çatışma bölgesinde Wagner paralı askerleriyle yer alıyor.
Wagner grubu, özel bir Rus askeri şirketinin Doğu Ukrayna ve Suriye başta olmak üzere diğer çatışma bölgelerinden topladığı paramiliter örgüttür.
Libya’da 2 bin Rus teröristi savaşıyor…

*
Türkiye ve Rusya; Libya topraklarındaki güçleriyle, belki daha sonra halledilmek üzere yeni bir IŞİD oluşturmuş bulunuyor!

*
Suriye Arap Ordusu ise ülkenin kuzeyinde bir terörist kalesi olan İdlib’i bombalıyor.
İdlib’te  ancak gergin ateşkesler yapılabiliyor.
15 Türk askeri şehit oldu.
Görünüşe göre Suriye ordusu yavaş yavaş Idlib savaşını kazanıyor.
Türkiye zor durumda kalıyor…

*
Beş yıl önce Suriye hükümeti  ülkenin toplam alanının yüzde 18′ ini kontrol ediyordu.
Bugün yüzde 90’ın üzerindedir.
Ve oldukça güvenli bir şekilde Suriye’deki küçük terör odaklarından kurtuluş devam ediyor.
Ama tüm dünya topluluğunun çabalarını Suriye’de terörden barışçıl yaşama geçişe odaklaması gerekiyor…

*
Birkaç yıldır Erdoğan, Kuzey Suriye’deki olayları etkilemek için Rusya ve ABD ile ittifaklarını değiştirdi.
Hedefi etki alanını hem Kürt isyancılardan hem de Suriye lideri Beşar Esad güçlerinden korumaktı.
Ancak Erdoğan, İdlib’teki insani krizi ve müttefiki Suriyeli teröristlerin karşı karşıya kaldığı askeri krizi çözmek için uzun vadeli bir stratejiden yoksundu…

*
Erdoğan bu yüzden, Soğuk Savaş sırasında Batı’nın Rusya’ya karşı oynadığı role geri döndü.
Şu anda özellikle Suriye’de Kürtlere karşı kısa vadeli kazanımlar elde etmek istiyor.
Ancak bunun bölgedeki Kürtler ve Araplar için ciddi sonuçları bulunuyor…

*
Peki ama ABD ve Türkiye arasındaki beklenmedik yakınlaşmayı sağlayan nedir?

*
2017’de Türkiye, Rusya ve İran Suriye’nin kuzeyindeki istikrarı korumak için üç taraflı bir mekanizma oluşturdu.
Rusya/ Soçi’de düzenlenen 2018 zirvesinde, Türkiye  İdlib’deki cihatçı grupları kontrol etme sözü verdi.
Daha sonra Suriye rejimi ile cihatçılar arasındaki çatışmanın kötüleşmesini önlemek üzere asker gönderdi.

*
Aralık 2019’da Suriye ordusu İdlib’deki cihatçı gruplara karşı askeri operasyon başlattı.
Şehrin sakinlerinden bazıları Türkiye-Suriye sınırındaki daha güvenli bölgelere ulaştı.
Rus savaş uçakları tarafından desteklenen Suriye ordusunun ilerlemesi;
İdlib eyaletini Esad rejiminin güçlerine karşı tampon bölge olarak kontrol etmeye çalışan Erdoğan’ı endişelendirdi.

*
İdlib’de Türk askerlerinin şehit olması ardından,
Erdoğan, Suriye ordusunun Türk birliklerini orada tutmaya devam etmesi halinde Esad rejimini ağır sonuçlarla ilgili uyardı.

*
İki otoriter Erdoğan ve Putin arasındaki rahatlığa rağmen bu defa Rusya, Türkiye’nin konumunu desteklemedi.
Bu, Erdoğan’ın birkaç yıldır Suriye’ye yaptığı saldırılara ilgisiz kalan Rusya’yı sömürmüş olduğu anlamına geldi.

*
Son yıllarda Türkiye ve Rusya arasında bir yakınlaşma olmasına rağmen,
ABD, 2019’un sonlarında askerlerini bölgeden uzaklaştırarak Türkiye’nin Kuzey Suriye’yi işgaline örtük onay verdi .
Erdoğan, Suriye politikası konusunda ABD’den ayrılmadığından emin oldu.

*
Bu noktada Rusya, Türkiye’nin İdlib’deki cihatçı grupları kontrol edemediğini savunuyor.
Bu yüzden Aralık 2019’dan itibaren İdlib’e yaptığı saldırılarda Suriye rejimine desteğini genişletti.
Ankara devam eden enerji ve askeri işbirliği projeleri nedeniyle Rusya ile doğrudan çatışmak istemediği konusunda kararlı olsa da,
Destek için ABD’ye ve Batılı müttefiklerine yöneldi…

*
İdlib, bölgenin mülteci krizi açısından Avrupa, Türkiye ve Suriye rejimleri arasında bir tampon bölge haline geldi.
Erdoğan şimdiden 4 milyondan fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor.
İç siyasi maliyetlerin bilincinde, daha fazla mülteci alamayacağını açıkça belirtiyor.
İdlib’den gelen mültecileri durdurmak için sınırı kapattı.
Ortağı Ultra Milliyetçi MHP’de  Erdoğan’ın Suriye rejimine askeri olarak yanıt vermesini teşvik ediyor.

*
Sınırın hemen yakınında, ülke içinde yerinden olmuş yaklaşık 2 milyon Suriyeli bulunuyor.
Her çatışmanın ardından Türkiye sınırına doğru hareket ediliyor.
Erdoğan, İdlib krizinin Avrupa için yeni ve önemli bir göç krizini başlatabileceğini söylüyor!

*
Hem Türkiye hem Rusya, Suriyeli göçmenleri Avrupa’ya karşı siyasi ve ekonomik kaldıraç olarak kullanıyor
Putin, AB ülkelerini Esad rejimini tanımaya, mülteci akışını durdurmak için yeniden yapılanmaya, ekonomik yardımı genişletmeye zorlamayı amaçlıyor.

*
Türkiye ve ABD, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt güçlerinin varlığında ortak kararda değildir.
Ama her iki ülke için  Esad rejimi ortak düşmandı.
ABD birliklerinin Suriye’nin kuzeydoğusundan çekilmesinin ardından,
Türkiye şimdi Rusya destekli Suriye rejimi ile bölgedeki Kürtler arasında olası bir ittifakı engellemek için ABD’den destek istiyor…

*
ABD aynı zamanda Türkiye’nin İdlib’deki varlığını sürdürmesi için de gerekli.
Erdoğan, hâlâ ülkede İslam Devleti’yle savaşmak için konuşlu ABD kuvvetleri  vasıtasıyla,
Son çatışmaların yaşandığı Esad rejiminin kuzeydeki konumunu zayıflatmayı düşünüyor.
ABD ise bir NATO müttefiki olan Türkiye’yi İdlib’de destekleyerek, aslında Erdoğan’ı Rusya ile geliştirdiği işbirliği üzerinden tasfiye etmeyi öngörüyor.

*
Erdoğan, Suriye iç savaşı sırasında rakip süper güçler ABD ve Rusya ile uyum sağlamaya çalıştı.
Şimdi savaş sona yaklaştıkça Türkiye, Suriye topraklarında kalmak için Esad rejimi ile çatışmaya girme riski taşıyor.

*
Erdoğan, ABD- Rusya arasında düştüğü İdlib tuzağından çıkış yolu bulmak zorundadır.
Onun için artık Suriye macerası sona eriyor.

*
Yapacağı şey, Rusya ile yapılan görüşmelerde Ankara’nın reddettiği hususları;
1- Türkiye kontrolünde İdlib’de 16 km’lik sınır şeridi,
2- İdlib şeridi ile Afrin arasında geçişi Rusya’nın kontrol etmesi,
3- M4 ve M5 otoyolunda  devriyeyi,
4- Gözlem noktalarının sınır şeridine çekilmesini, bu defa kabul etmekten geçiyor…

    1. 2020


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir