Türk Heyetinin Sincan Ziyareti

Riskli Bir Kumar
Türk Heyetinin Sincan Ziyareti
“Çin’in Sincan bölgesindeki insanların Çin’in gelişimi ve refahı içinde, mutlu bir yaşam sürdüğü bir gerçektir. Türkiye, Türk-Çin ilişkilerindeki uyumu kimsenin bozmasına izin vermez. Türkiye aşırılığa kesin bir şekilde karşıdır ve Çin ile karşılıklı siyasi güveni ve güvenlik iş birliğini güçlendirmeyi arzu etmektedir.” Recep Tayyip Erdoğan – Çin Basını

Yazar: Dr. James M. Dorsey, BESA, 19 Ağustos 2019
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 20 Ocak 2020

Çin’in kuzeybatısında yer alan Sincan eyaletindeki durumu değerlendirmek için yapılan ziyaretin, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçenlerde Pekin’e yaptığı ziyaret esnasında Çinli liderlerle yaptığı görüşmelerde konuyu gündeme getirmesi üzerine kararlaştırılmıştır.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı, ‘‘Bu meselede karşılıklı hassasiyetleri dikkate alarak bir çözüm bulabileceğimize inanıyorum. Ancak bu konuyu istismar eden yaklaşımlar da var. Bu istismarlar da Türk-Çin ilişkilerinde olumsuz yansımalara neden oluyor’’ açıklamasıyla resmi ziyaretin atmosferini yumuşatmış gibi görünmektedir.

İki tarafı da dengede tutan Erdoğan sözlerine ‘‘duygusal olarak hareket ederek, Türkiye’nin diğer bir ülkeyle olan ilişkisini düşünmeden bu sorunu istismar edenler ne yazık ki hem Türkiye cumhuriyetini hem de akrabalarını kaybetmenin bedeliyle karşı karşıya kalacaklardır’’ şeklinde sürdürmüştür.
Görünüşte kendi açısından Türk heyetinin yapacağı ziyaretin çerçevesini belirlemeye çalışan Çin’in ‘‘China Daily’’ gazetesinde Erdoğan’ın Çinli liderlere; ‘‘Çin’in Sincan bölgesindeki insanların Çin’in gelişimi ve refahı içinde, mutlu bir yaşam sürdüğü bir gerçektir’’ ifadelerini kullandığı haberi yer almıştır.

İslami Devlet Terör Örgütü Militanları Kaynak: The Levant News
Türkiye, geçmişte Pekin ile yaptığı Çin bölgesinde kısmi bir yatırım programı anlaşması ile Sincan eyaletindeki gerilimlere aracılık etme girişiminde başarısız olmuştur.
Türkiye açısından bu ziyaret riskli bir kumar anlamına gelmektedir.
Süren baskıların boyutunun Türkiye tarafından teyit edilmesi, geçen yıl Kudüs’ün Birleşik Devletler tarafından İsrail’in başkenti olarak tanınması üzerine yaptığında olduğu gibi, Erdoğan’ı diğer liderlerin göz ardı etmeyi seçtiği Müslüman nedenleri savunmayı arzulayan bir lider konumuna düşürecektir.

Soldan sağa: Suudi Veliaht Prensi Muhammad bin-Salman, Pakistan Başbakanı Imran Khan, Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Bu yılın başlarında Türkiye; dış işleri bakanının yaptığı Çin’in politikalarını kınayan sert açıklamalar ile kısa bir süreliğine Sincan meselesine değinir gibi görünmüş, fakat o tarihten günümüze kadar geçen sürede büyük ölçüde sessizliğini korumuştur.
Türkiye’nin eleştirilerine tepki olarak Çin, geçici bir süreliğine İzmir kentindeki konsolosluğunu kapatmış, Türkiye’ye seyahat edecek olan Çin vatandaşlarını tedbirli ve kişisel emniyetleri konusunda dikkatli olmaları yönünde uyarmış ve Türkiye’yi daha fazla ekonomik misillemeler ile tehdit etmiştir.
Türkiye, planlanan ziyaret çerçevesinde Çinli yetkililerin Türk Müslümanlara gönüllü meslek eğitimleri vererek aşırılığa karşı mücadele ettiği yönündeki iddialarını destekler ise Türkiye’nin Sincan eyaletindeki Müslüman toplum ile olan etnik ve kültürel bağları göz önüne alındığında, bu Çin açısından çok büyük bir zafer anlamına gelecektir.
Ve Türkiye’nin bu yaklaşımı Erdoğan’ın; ekonomik ve ticari nedenlerle ihtiyaç duyduklarında dindarlara sırt çeviren, diğerleri gibi sıradan bir Müslüman lider olarak görünmesine neden olacaktır.

Soldan sağa: AKP milletvekili ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ‘‘Türk Tipi’’ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye Cumhurbaşkanı ve AKP Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ile AKP Milletvekili ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.
Türkiye’nin Çinli yetkililerin soruna bu şekilde yaklaşımını kabul etmesi Erdoğan’ın, bu yılın başlarında Pekin’e yaptığı ziyarette Çin’in terör karşı mücadele ve aşırılıkları ortadan kaldırmak için tedbir alma hakkının olduğunu ifade eden Suudi Veliaht Prensi Muhammad bin Salman, Pakistan Başbakanı Imran Khan ve Sincan eyaletindeki durumu bilmediğini itiraf eden Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ile aynı kefeye koyulmasına neden olacaktır.
Çin ile yakın ilişkileri muhafaza ederken Türk Müslümanlar için güvenli bir sığınak olma arasındaki dengeyi sağlamaya çalışan Türkiye, geçen ay 35.000 Uygur dâhil çeşitli Türk topluluklarından toplam 146.000 kişiye oturma müsaadesi verdiğini açıklamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul’da Ramazan ayında düzenlenen bir iftar yemeği öncesi yaptığı açıklamada; “Vatandaşlık konusunda da bizim bakışımız aynıdır. Hiçbir endişe içerisinde olmayın. Bu konuda elimizdeki her imkânı lehinize kullanacağımızı ve bu topraklarda kardeş bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak yarına adım atacağınızı bilmenizi istiyorum’’ ifadelerini kullanmıştır.

Çin’in Devlet Başkanı Xi Jinping ile görülen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkesinin hassas ekonomisinin hayatta kalabilmesi için Çin kaynaklarına ve sermayesine güvenmektedir. Kaynak: Reuters
Çin, olayları kendi bakış açısından göstermek maksadıyla; geçmişte yabancı diplomat ve gazeteciler ikna için Sincan eyaletine rehberli turlar düzenlemiş, fakat bu çabalarından arzu ettiği sonucu alamamıştır.
Türk heyetinin Sincan eyaletine yapacağı ziyaretteki tutumu büyük bir olasılıkla İslam dünyasında geniş yankılara neden olacaktır.
Heyetin ulaşacağı sonuçların, Suudi Arabistan ve BAE tarafından Sudan ordusuna yapılan Khartoum Havaalanı ve Suakin Adasındaki bir limanın inşası dâhil devrik Omar Bashir ile imzalanan Türk sözleşmelerini yeniden gözden geçirmesi yönündeki baskıların artacağı ana denk gelmesi muhtemel görünmektedir.
Liman projesi Türkiye’yi Suudi Kızıl Deniz kıyılarına çok yakınlaştıracak ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Doğu Afrika limanlarına hâkim olma çabalarına açık bir meydan okuma olarak algılanacaktır.

Savunmasız insanları acımasızca sopalarla döven Çin Polisi
Türkiye’nin Çin’i eleştirmesi, tutuklananlar arasında Kazak, Kırgız, Özbek ve diğer Merkez Asya ülkelerinden etnik azınlıklar da olsa, eski Sovyet cumhuriyetlerinde Çin aleyhtarı duyguları alevlendirerek Merkez Asya hükümetlerinin Sincan’da olanları görmezden gelme gayretlerini çok daha karmaşık bir hale getirecektir.
Geçen ay Bishkek kentinde düzenlenen sekiz ülkeyi kapsayan Shanghai İşbirliği Organizasyonundan (SCO – Shanghai Cooperation Organization) bir gün önce Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya gelen Kırgız Devlet Başkanı Sooronbai Jeenbekov, Sincan eyaletindeki durumu Çin’in iç işi olarak nitelendirmiştir. SCO; Rusya, Çin, Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan, Hindistan ve Pakistan’dan oluşmaktadır.
Türkiye’nin kritik bir tutumu, büyük bir altyapı projesi için yarışan Çin’in fazla rekabet gücü olmayan Pekin merkezli bir şirketi desteklemesinden kaynaklanan nedenlerle, en azından Kırgızistan’daki sorunları daha da kötüleştirebilir.
Çin yetkililerinin enerji santralleri inşa ve onarım alanında fazla deneyime sahip olmayan TBEA firmasına Bishkek kentindeki eskiyen santralleri yenilemesi karşılığında 386 milyon ABD doları verilmesi yönündeki ısrarı, eski Kırgız Başbakanı Sapar Isakov’un yolsuzluk suçlamaları nedeniyle hâkim önüne çıkmasına neden olmuştur.
Çin tarafından sağlanan 386 milyon dolar krediyle gerçekleştirilen projede; TBEA firması daha düşük fiyat veren başka bir Çin ve bu tür işlerde oldukça deneyimli bir Rus firmasına rağmen ihaleyi kazanmayı başarmıştır.

TBEA firmasının seçilmesine yönelik baskıların hangi ölçüde yolsuzlukla suçlanan devlet görevlilerinin ceplerini doldurma ve/veya Çin’in jeopolitik hedeflerini gerçekleştirme güdüleriyle yapıldığı bilinmemektedir. Çin, Pekin’in ekonomik açıdan gelişmesinde Merkez Asya ve Pakistan’ı temel itici güç olarak görmektedir.
Çin’in kuzeybatısındaki Lanzhou Üniversitesinden Orta Asya Çalışmaları Enstitüsü Başkanı Said Yang Shu, Çin stratejisini; ‘‘Çin ile iyi ilişkileri olan ve benzer sorunlarla boğuşmakta olan ülkeler açısından Sincan konusunda bir fikir birliğine varmak kolaydır. Diğer ülkeler için ise yapılan açıklamaların çok fazla etkisi bulunmamaktadır. Fakat genel olarak bakıldığında açıklama yapmak, yapmamaktan çok daha iyidir’’ sözleriyle anlatmaktadır.
Sessizlik ve eleştiri arasında bocalamalar sonrasında, Türk heyetinin Sincan eyaletine yapacağı resmi ziyaret muhtemelen Türkiye’nin gerçekte nerede durduğunu da belirleyecektir.

Çevirenin Notları: Bu makale ilk olarak web sitesinde yayımlanmıştır. Yazıda ifade edilen görüşler ve ileri sürülen iddialar yazar ve yayıncı kuruluşa aittir. Yazının çevrilerek paylaşılması, Sun Savunma Net sitesi ve çevirenin yazıdaki iddia ve düşünceleri paylaştığı anlamına gelmemektedir.
Almanya merkezli Dünya Uygur Kongresi (WUC – World Uyghur Congress) Başkanı Dolkun Isa, Çin ve Türk liderlerin yaptığı görüşme sonrasında yaptığı açıklamasında; ‘‘Bu görüşme Çin tarafından Uygurlara uygulanan baskı politikalarını gündeme getirme açısından çok mükemmel bir fırsattı. WUC ve Uygur diasporası, her zaman dünyanın her yerinde Müslüman dünyasının lideri olduğunu iddia eden Erdoğan’ın davranışı nedeniyle üzülmüş ve büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Fakat Erdoğan, Doğu Türkistan’daki Uygur Müslümanları için konuşamaz’’ ifadelerini kullanmıştır.
Metnin orijinaline aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir