FEYM GRUBU MESAJI – Ermeni Faaliyetleri  ( 06 Ocak 2020 ) 

1.. Ermenistan’da sığınma talebinde bulunanlar arasında bir Azerbaycanlı, 6 Türkiye vatandaşı da  bulunuyor.  Ermenistan Göç servisi, Türkler ve Azerbaycanlılar da dahil 160’ın üzerinde insanın 2019’un ilk üç çeyreğinde Ermenistan’a sığınma başvurusunda bulunduklarını bildirdi.   Sığınmacıların çoğu Suriye (24 vatandaş), Küba (25 vatandaş) ve İran’dan (67 vatandaş) idi. Ermeni  makamları 93 başvuruyu sonlandırdı veya askıya aldı.

  1. Ermenistan ve İran Dışişleri Bakanları  Zohrab Mnatsakanyan  ve Cevad Zarif,  Orta Doğu’daki durumu tartıştılar.  Mnatsakanyan, “Ermenistan’ın tüm ortaklarıyla bölgesel istikrar ve güvenlik konusunda  yakın işbirliğini sürdürmeye hazır olduğunu”  vurguladı.
  2. 3. Ermenistan Karabağ Fonu (AAF), 2019’da Ermenistan ve Karabağ’ a 71 Milyon dolar yardım  gönderdi.  Yapılan yardımların dökümü  şöyle  AAF, (Doğrudan Yardım 4 milyon $, toplanan ilaç ve diğer malzemeler           9 milyon $ ); Katolik Tıbbi Görev Kurulu (199.000 $); Kanada Sağlık Ortakları (81.000 $),  MAP International (9.000 $), Amerika Ermeni Misyoner Birliği (282.000 $) ve Project Agape (223.000 $) . 
  3. Financial Times: “Ermenistan, 2020’de gidilecek en sıcak yerler arasında”  diyor.  Uzmanlar panelinin dört üyesi 2020’de,  Batı Avrupa ile en düşük maliyetli havayolu bağlantılarını alacağından  Ermenistan’ı seçti.
  4. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, “ABD ve İran’ı daha da ağırlaşan durumdan kaçınmaya çağırıyor”. Yapılan açıklamada İran ve Ermenistan dışişleri bakanlarının gelişmeleri telefonla tartıştıklarını hatırlatıldı.
  5. Ermeni Ulusal Güvenlik Servisi, Ermeni Başbakanı Nikol Paşinyan’ın “İran’a karşı başarılı bir  operasyon yaptığı için kutladığı” şeklindeki sahte  mesajı  atan Diana Harutyunyan’ı  tespit  etti.
  6. Cyprus  Mail’ de  22 Aralık 2013 günü “1963 Hala Tarihi Bir Mayın Tarlasıdır” başlıklı yazı elime  dün geçti. Bu yazı, Kıbrıs  konusunda  haklılığımızın bir belgesi olarak kullanılabilir düşüncesi ile  mesajımıza  alıyorum. Yazı özetle  şöyle;  “Karşılıklı  güvensizlik,  sahte bayrak operasyonları ve her iki tarafın dezenformasyonu ile desteklendi.  Belki de eksik olan tek bileşen bir kıvılcımdı ve bu kıvılcım  21 Aralık 1963’te geldi. Kıbrıs Rum tarafındaki anlatım, 1963’te Kıbrıslı Türklerin zayıflatmaya çalıştıkları Cumhuriyet’ten etkili bir şekilde ayrılma / çekilme konusunda bir ayaklanma oluşturma iddiaları idi. Kıbrıs Türk resmi söylemi, çoğunluktaki Rumların  kendilerini asla eşit ortak olarak görmediklerini ve 1960 Anayasasını hükümsüz hale  getirerek  çatışmayı kışkırttıklarını; Rumların başlattığı şiddete tepki gösteren kurbanlar olduklarını iddia ediyordu… Rum kesimi ilk olarak saldırılarına bir kılıf hazırlamaya kalkıştı.  4 Aralık 1963 tarihinde EOKA tarafından daha önce öldürülen ve örgüt militanı olan Markos Drakos’ un heykeli bombalandı ve suç Türklerin üzerine atıldı. İşte şimdi Türklere saldırmak için uygun ortam oluşmuştu. Bu durum bütün dünya kamuoyuna Türkler bizlere saldırdı diyerek bir güzel pazarlandı. Kanlı Noel’ olarak bilinen Aralık 1963’e  gelindi. 21 Aralık’ta, kimlik belgelerini görünüşte kontrol eden bir Kıbrıslı Rum polis devriyesi, Kıbrıslı Türk çiftini Lefkoşa’daki Türk mahallesinin kenarında durdurdu. Düşmanca bir kalabalık toplandı, ateş edildi ve iki Kıbrıslı Türk öldürüldü… (Not:  Yazıda ,Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ ın  eşinin  ve üç çocuğunun katledildiği bilgisi yer almıyor…,o.tan)
  7. 8. TÜRKİYE-ABD ARASINDA İMZALANAN 25 EKİM 1934 TARİHLİ ANTLAŞMA ve ABD VATANDAŞI ERMENİLERİN TAZMİNAT TALEPLERİNE BAĞLAYICI ETKİSİ : Bilindiği üzere Bakalian-Davoyan davaları Birinci Dünya Savaşı sırasında Anadolu’da yaşayan ve sonradan Amerikan vatandaşı olan Ermenilerin mallarına el konulduğu iddiasıyla Türkiye Cumhuriyeti ve Türk makamlarına karşı açılan tazminat davalarıdır. Bu davalar ABD’nin Kaliforniya eyaletinde görülmüş olup yaklaşık dokuz yıl sürmüştür. Davalar sonucunda yerel mahkeme ve üst mahkeme her ne kadar farklı gerekçelerle de olsa her iki aşamada da davaların reddine karar vermiştir. Şüphesiz bu ret kararları hukuki anlamda çok önemli kazanımlardır ve emsal teşkil edeceklerdir. Ancak bu emsal davaların yanı sıra 25 Ekim 1934 tarihli Türkiye-ABD Antlaşması  işbu davaları hukuki yönden konusuz bırakacak nitelikte bir antlaşmadır. Dolayısıyla, 1934 yılında Türkiye ile ABD arasında imzalanan antlaşma, yukarıda bahsedilen davalar ile gündeme gelen Ermeni asıllı ABD vatandaşlarının tazminat talepleri konusunda önemli bir rol oynamalıdır.  ABD’de görülen bu tazminat taleplerine ilişkin davaların yasal dayanağı Kaliforniya Eyalet Meclisi tarafından 2000 yılında çıkarılan SB1915 sayılı yasadır.  Bu yasa uyarınca, 1915-1923 yılları arasında Anadolu’da yaşamış olan ve Osmanlı Devleti’nin haksız uygulamalarından zarar gördüğünü iddia edenlerin ve/veya zarara uğrayanların alt soylarının Türk makamları aleyhine Kaliforniya mahkemelerinde tazminat davaları açmasının yolu açılmıştır. 1923 yılından başlayan Türkiye-ABD arasındaki tazminat sorunu 1934 Antlaşması ile herhangi bir şüpheye yer vermeyecek şekilde sonlanmıştır.Antlaşmanın maddeleri de göstermektedir ki; Türkiye’nin Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’nde Osmanlı Devleti vatandaşı olarak yaşayan ve daha sonra çeşitli sebeplerle Amerikan vatandaşlığına geçen, toprakları ve mallarına el konulan  kişilere ödeyeceği hiçbir tazminat bulunmamaktadır. https://avim.org.tr/tr/yorum/turkıye-abd-arasında-ımzalanan-25-ekım-1934-tarıhlı-antlasma-ve-abd-vatandası-ermenılerın-tazmınat-taleplerıne-baglayıcı-etkısı#

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir