Necdet Buluz
Yukarıda başlığa aldığımız sözler Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar’a ait. Ağar, son günlerde İdlip’ten kaçarak sınırımıza doğru gelmekte olan Suriyeli sığınmacılar konusunda “Korkum ve kaygım şu: Planları tutarsa hem sınır hattı karışacak hem de Türkiye’de olaylar patlayacak” diyor.
İdlip giderek karışıyor.
Bu karışıklığın altında Rusya ve Esad rejiminin önemli bir rol oynadığını görmekteyiz. Amerika’nın bölgeden çekilmesinden sonra başlayan bu olayların daha da şiddetlenebileceği görülüyor.
Rusya destekli Suriye ordusu son günlerde, ülkede silahlı muhaliflerin bulunduğu son vilayet olan İdlib’e yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı. Bu saldırılar sonrasında İdlib’deki siviller tası tarağı toplayıp Türkiye’ye doğru yola düştüler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamasına göre 80 bin kişilik yeni bir göç dalgası Türkiye’ye doğru geliyor.
Sıkıntı büyük.
Ancak Erdoğan art arda yaptığı açıklamalarda sınırımıza gelmekte olan sığınmacıları artık kabul edemeyecek durumda olduğumuzu belirtiyor, AB ülkelerine çağrıda bulunuyor.
Rusya Ağustos ayında İdlib’de yeniden ateşkes ilan edildiğini açıklamış, ancak buna rağmen çatışmalar devam etmişti. Bu gidişle çatışmaların sona ereceğini de beklememek gerkiyor.
Vilayette Nisan ayından bu yana yaklaşık bin sivil yaşamını yitirdi, 400 bin kişi ise yerini terk etmek zorunda kaldı. İdlib’de hali hazırda yaklaşık üç milyon kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. Son günlerde Esad yönetiminin saldırılarını artırması ile birlikte 80 bin kişi evlerini terk ederek Türkiye’ye doğru göçe başladı.
Bir parantez açalım:
Ortada rejime bağlı Esad güçleri ön plana çıkarılıyor ama, asıl oyun kurucu Rusya’dır. Rusya’nın haberi ve desteği olmadan Esad’ın böyle bir saldırıya geçmesi mümkün değil. Bu oyunun arkasındaki asıl gücün Rusya olduğunu unutmamak gerekiyor.
Şimdi gelelim Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar’ın uyarılarına:
-Bu yıkım, bu dram, bu travma; çok daha büyük yıkımları-dramları-travmaları besler ve tetikler. Bu biçareler üzerinden birileri çok tehlikeli, sinsi ve büyük bir oyun tezgahlıyor. Korkum ve kaygım şu: Planları tutarsa hem sınır hattı karışacak hem de Türkiye’de olaylar patlayacak!
-İdlib’te Rusların ve Rejim’in öncelikli amacı bence M-5’e ulaşmak. Sonra ki safhalarda M-4’ün güneyini ele geçirmek isteyecekler. Bütün bunları da mutabakattaki yükümlülüklere dayandıracaklar. Bu gerçekleşirse, asıl didişme ve kırılma bundan sonra başlayacak.
-Mutabakata uymaz, ana kitlenin sıkıştığı yerleri ve şu anki gibi sivilleri vurup, korkuya, paniğe, kaçışa ve Türkiye içine göçe sürüklerlerse asıl kızılca kıyamet o zaman kopacak. Türkiye hem Rejim-Rusya ve İran’la karşı karşıya kalacak, hem İdlib’teki sivillerle ve radikallerle.
Bizim de korkumuz ve endişemiz bu noktalardan kaynaklanıyor.
Rusya ile bölgedeki birlikteliğimiz ne yazıktır ki, Rusya tarafından da ihlal ediliyor. Rusya çıkarları neyi gerektiriyorsa o yönde adımlar atıyor. Uyarılarımıza ve çıkarlarımızı hiçe sayıyor.
Bu işin içinde bir iş var.
İdlip’in bombalanmasından sonra burada yaşayanların Türkiye sınırına doğru akacağını Rusya bilmiyor mu? Bal gibi biliyor ve bunu da bilinçli biçimde yapıyor.
Hedef, Türkiye’yi zora sokmak.
Eninde sonunda Esad ile masaya oturtmak.
Bir başka endişemiz de şu:
Kaçanlar arasına saklanmış teröristlerin de var olabileceğidir. Eğer, kendilerini kamufle ederek kaçanlar arasında Türkiye’ye sızmaya çalışan teröristler olursa işte o zaman Ağar’ın söylediği “kızılca kıyamet” kopabilir. Uzmanlar böyle bir tehlikeden uzun zamandır söz ediyor.
Zaten içimizde 4 milyon Suriyeli sığınmacı var. Bunlarla sorun yaşanırken, yenilerinin sınıra dayanması daha da tehlikeli bir duruma yol açabilir.
Biz, bir yandan Suriye’de “güvenli bölge” oluşturup 2 milyon sığınmacıyı buralara yerleştirme hesapları yaparken yeni sığınmacılarla karşı karşıya kalmamız hesaplanmayan sorunları da beraberinde getirecektir.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın