DÜNYA HOŞGÖRÜ GÜNÜ KUTLU OLSUN !!!

DÜNYA HOŞGÖRÜ GÜNÜ KUTLU OLSUN !!!

Bir yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar arasında milli birlik, iyi geçinme ve çalışkanlık duygu ve yeteneklerinin olgunluğudur. (4 Şubat 1935)

Mustafa Kemal ATATÜRK

DÜNYA HOŞGÖRÜ GÜNÜ KUTLU OLSUN !!! - image003 1

Zaman, güç birliği ve ortak akıl kullanma zamanı !!!

Değerli arkadaşlar,

UNESCO 1995’de 16 Kasım’ı “Uluslararası Hoşgörü Günü” olarak belirlemiştir. Bu nedenle her yıl 16 Kasım, Hoşgörü günü olarak anılmaktadır. Bugün bana, 8 yıldır sizlere iletmiş olduğum TARTIŞMA KÜLTÜRÜ ve HOŞGÖRÜ başlıklı yazımı anımsattı.

Söz konusu yazımı yeniden göndermek zorunda kalıyorum. Çünkü günümüzde yapılan tartışma ve propagandalar, yine kırıcı ve üzücü düzeye indi. Güzel ülkemizde de daha kaliteli ve daha hoşgörülü ve de tüm halkımıza örnek olacak tartışmalar bekliyoruz. Ne yazık ki bu hoşgörü gününü güzel ülkemizde hiç kimse anımsamıyor. Ve de gereken iş birliğini yapmıyor. Neden !!!

Değerli arkadaşlar,

Yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzün kurup, bizlere emanet ettiği güzel ülkemizin, ulusal birlik ve beraberliğini korumamız gerektiğini hiçbir zaman unutmayalım.

Sevgi ve saygılarımla (15.11.2019).

Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

TARTIŞMA KÜLTÜRÜ ve HOŞGÖRÜ !!!

İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak en büyük erdem, hoşgörüdür.

Dale CARNEGIE

DÜNYA HOŞGÖRÜ GÜNÜ KUTLU OLSUN !!! - image004

Zorla susturma olmamalı.

Değerli Arkadaşlar,

Tartışma kültürü, farklı fikirlerinde var olabileceğine inanan ve kabul eden kişilerin en önemli çağdaş özelliğidir. Güzel ülkemizin ulusal bağımsızlığı ve mutlu geleceği için tartışma kültürümüzü geliştirmemiz gerekirken, ne yazık ki giderek azalıyor. En küçük bir tartışmaya bile başlayamıyoruz. Hemen kavga çıkıyor ve çatışmalar başlıyor, silahlar konuşuyor, yok yere canlarımızı kaybediyoruz.

Tüm milletimize örnek olması gereken kurumlarımızda bile gereken nezaket ve hoşgörü kültürümüzü yerleştiremediğimiz için tartışmalarımız üzücü, kırıcı ve nefret edici olaylarla sonuçlanıyor. Tartışmacılar sonra pişman olup, özür diliyorlar ancak olan o sırada mağdur kişilere oluyor. Yaşanan acı olaylar, halkımız için kötü örnek olarak yıllarca unutulmuyor.

Neden bu yüzyılda bile kaliteli bir tartışma yapamıyoruz? Çünkü toplumumuza, küçük yaşlarda başlayan, sağlıklı bir tartışma kültürünün oluşmasını sağlayacak, karşı fikirlere saygı duyacak şekilde bir eğitim veremedik. Bu konuları irdeleyen ve halkımıza örnek olacak şekilde tutum sergileyen yazılı ve görsel medyamızı oluşturamadık. Çağdaş yazar ve düşünürlerimizin her türlü baskıya rağmen bizlere sunduğu tartışma ve haber programlarının kaldırılmasına da engel olamadık. Örneğin;

  • Saygıdeğer Emre Kongar ve Mehmet Barlasın NTV de yıllardır sunduğu “Yorum farkı” isimli tartışma programı kaldırıldı.
  • Pazar günleri Star TV de Ruhat Menginin sunduğu “Her açıdan” tartışma programı da kaldırıldı,
  • Star TV satıldı. Yılmaz Özdil’in katkılarıyla hazırlanıp, Uğur Dündar tarafından sunulan ve her yıl birçok ödül alan haber programı da yok artık.

Bu programlar, yaşadığımız olaylar ve ulusal sorunlarımızın çözümleri için uyarı ve öneri paketleri içermekteydi. Gerçekten de yöneticilerimiz ve danışmanları tarafından ders alınacak, görevleri sırasında daha az hata yapmalarını sağlayacak bu programların devamı herkesin yararına olacaktı. Ne yazık ki kaldırıldılar.

Esasen bazı TV’lerde tartışma programları var ve devam ediyor. Ancak bunların pek çoğunda yöneticilerimize yaranmak ve destek vermek uğruna tartışmalara yer veriliyor. Yeni öneri ve uyarı üretmek yerine, yapılanları sadece savunma ve onaylama peşindeler. Ne hikmetse birçok tartışma programlarına davet edilen kişiler de hep aynı ve izlemekten bıktık artık.

Değerli arkadaşlar,

Karşılıklı nezaket kuralları içinde yapılacak tartışmalar; taraflara, arzu edilen çözüm önerilerini getirir. Ve hem kendileri kazanır hem de toplumumuz kazanır. Yani eleştiriye izin vermek ve hoşgörü göstermek, yanlış yapılmasını önler.

Sonuç olarak; kavga etmeden tartışmak, hakaret etmeden eleştirmek, yapıcı eleştiri üretmek bizleri daha çağdaş ve medeni toplum yapacaktır. Umarım tüm yöneticilerimiz ve danışmanları da kendilerine yapılan eleştirilere karşı hoşgörü gösterip, onlardan yararlanırlar.

Sevgi ve Saygılarımla (13.12.2011).

Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir