Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in Rusya’ya yaptığı resmi ziyaret ve bu ziyaretteki davranışları ile söyledikleri nasıl kalitesiz bir “sözde Cumhurbaşkanı” olduğunu gözler önüne serdi. Tam bir alaylı politikacı veya da Türkiye’de çapsız ve kalitesiz politikacılar için çok yaygın bir şekilde kullanılan “çarıklı politikacı” tanımlamasına tıpa tıp uygun olduğunu ortaya çıkardı bu ziyaret.
Anastasiadis’in en büyük dezavantajı alkolik olması ve güne bir bardak çay veya kahve yerine viski ile başlaması. Günde neredeyse 3 pakete dayanan sigarasının ilk dumanları ve bir bardak viskisi ile güne bulanık ve yorgun bir kafayla merhaba diyor her sabah.
Rusya seyahatinde, topluluk karşısında konuşurken ölçülü olabilmeyi sürdürememek yeteneksizliği, duygularının aklının önüne geçmesine mani olamadığı, olayları ve gelişmeleri derinlemesine değil yüzeysel olarak değerlendirmesi, diplomasi bilgisinin ve tekniğinin yetersiz olduğu, her an damarlarında hissettiği Kıbrıs Rum tarafındaki kamuoyu desteğini yitirdiği korkusu ve uluslararası dinleyicilerin ve liderlerin önünde yaptığı konuşma ile babutsa mahallesindeki Yorgo’nun kahvesinde yaptığı konuşma arasında bir fark olması gerektiğinin bilincinde olmadığı bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı Rusya’da.
Kendisine -bol bol- yaratılan konuşma fırsatlarında, her konuştukça farkında olmadan önce kendisine, sonra da Rum yönetimine bayağı zarar verdi. Sıkça, Avrupa Birliği’ndeki ortaklarının Rusya’ya olan tavırlarını ve Rusya’ya yönelik yaptırım politikalarını açık ve net bir şekilde eleştirdi, Rusya Cumhurbaşkanı Putin’i de Ukrayna’da yaşananlardan hiç sorumlu tutmadı. Böylesi aptalca bir davranışı, AB içinde kendisine yeni dostlar kazandırması yerine yeni düşmanlar edinmesine yol açtı doğal olarak.
Rusya’ya yaptığı bu resmi ziyaretin zamanının çok yanlış olduğunu ne Anastasiadis, ne de kurmayları fark edemediler. Günün sonunda bu ziyaret ziyaret kelimenin tam anlamı ile AB ile ABD’yi suçlama misyonuna dönüştü. Elbette Anastasiadis bunun bedelini bir gün ödeyecek. Benim tanıdığım ABD ve AB bu saygısızlığı, diplomatik terbiyesizliği ve batıyı dikkate almamayı Anastasdiadis’in yanına bırakmaz.
Bu kritik dönemde Rusya’yı ziyaret eden ilk Avrupa Birliği üyesi olmakla övünerek, basın mensuplarına her iki ülkenin birbirlerini her konuda özellikle de Kıbrıs konusunda, ekonomik sorunlarda ve Kırım konusunda desteklediklerini açıklayarak başını iyice derde soktu.
Açık ve net olarak Avrupa Birliği’nin, Rusya’nın ayrılıkçıları destekledikleri şüphesi ile Rusya’ya yaptırımlar uygulamasının yanlış olduğunu dile getirdi Anastasiadis ve o konuşmayı yaparken herhalde ne söylediğin farkında da değildi. Üstelik Türkiye’nin Kıbrıs adasındaki varlığını kınamayan Avrupa Birliği’nin, niye Rusya’yı Ukrayna’daki varlığı nedeni ile kınadığını anlamadığını ve tasvip etmediğini üzerine basa basa dile getirdi. Zaten birincil hedefi de, yaptığı gafın farkında bile olmadan, RIK’in (Kıbrıs Rum Resmi Televizyonu) Kıbrıs Rum tarafında yaptığı direkt yayından sonra Kıbrıslı Rumlardan alkış ve takdir almaktı. Herhalde Ukrayna’da 5 bin kişinin öldüğünü ve bir milyondan fazla insanın da göç ettiğini, AB’nin de bu nedenle Rusya’yı kınadığını unuttu o an kafası bulanık Anastasiadis.
Moskova’da mangalda kül bırakmayan Anastasiadis; Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kahramanca ve inançla karşı koymasının, dik duruşunun AB’nin Rusya’ya karşı çok daha ağır yaptırımlar uygulamasını engellediğini bile söyledi!
En büyük gafı da, Rusya Cumhurbaşkanı Putin ile yaptığı ortak basın açıklamasında “Kıbrıs Rum Yönetiminin, Rusya’nın AB içindeki en güvenilir sesi olduğunu” söylemesi oldu. Putin’in kulağına hoş gelmesi için söylenmiş bu cümle, gerçekte AB içinde Kıbrıslı Rumların “Hiçbir şekilde güvenilemez bir ortak” olduğunu gözler önüne serdi.
Aslında bu ziyarette Anastasiadis hiçbir kazanım elde etmedi, borcunu erteletmenin dışında. Rusya Cumhurbaşkanı Putin, “Türkiye’yi üzmeden ve gücüne gitmeyecek şekilde Kıbrıslı Rumları destekleyeceğiz” prensibi Anastasiadis’i gölge altında bıraktı hep… (Devam edecek)
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
Facebook: Ata Atun
4 Mart 2015
Bir yanıt yazın