Sen baştan gerek görüldüğü için yani eğitimli Arapca (Kur’an dili) bilen okuduğunu anlayan ve tercüme edebilen, tefsir (yorum) yapabilen, aydın ve çağdaş din adamları yetişsin diye açılan İmam Hatip Liselerinin sayısını zaman içinde gıdım gıdım arttır. Sonra da eline imkân geçince (ki bu imkân tramvay yerine kullandığın ve gideceğin yere varınca ineceğin Demokrasi) var olan normal Liseleri İmam Hatip liselerine çevir ve ver yansın et mezûnları ard arda. Sanki adam yetiştireceksin. Aman istemez, bu kadar çok imama da bu kadar çok adam(!)ada ihtiyaç yok.
Bu mezûnların biri henüz lise sondan mezûn olmadan bir 23 Nisan M. E. ve ÇOCUK Bayramı günü kalksın desin ki “Bir gün bu koltuğa bir İmam Hatipli oturacak. Otursa n’olcak ki? Ayrıca oturması için yasak yok, otursuuun. Oturdu da. Ama konu rövanş almak olunca, rövanşın da rövanşı olacaktır, bunu biliiin mi?
Bak bu kadar İ.H.li mezun var iken n’oldu? Her ne varsa elde öne sürüp kullandığınız halde, yerli yersiz üstelik bir İmam Hatipli değil ama bir İmam’ın oğlu yani bir İmam Oğlu, bir kırmızı Hafızın torununun kurtarıp kurduğu ülkenin, nüfus oranı ile 5’de 1’ini temsil eden, ekonomisi ile ola ki % 70/80’ine denk gelen bir şehrinin; ISTANBUL’un yönetimini ele aldı.
Şimdi hangisi ha? Hangisi makbûl İmamın okulu mu İmamanı oğlu mu?
Bir yanıt yazın