YALAN – DOLAN VE KORKUTMA YÖNTEMİYLE BİR ÜLKE YÖNETİLEMEZ…

Bir gün önce “AK” dediklerine, bir gün sonra “KARA” diyorlar. - orijinal 1

Bir gün önce “AK” dediklerine, bir gün sonra “KARA” diyorlar.

Bir gün önce “GERÇEK” dediklerine, bir gün sonra “YALAN” diyorlar.

Bir gün önce “DOĞRU” dediklerine, bir gün sonra “YANLIŞ” diyorlar.

Halkı niçin yanılttıkları sorulunca da “Aldatıldık” diye yanıt veriyorlar…

Bir taraftan da halkımızı kutuplaştırma yoluna gittiler. Kendilerinden olan, olmayan diye insanlarımızı iki kampa ayırdılar.

Böldüler…

Parçaladılar.

Kendilerinden yana olanları dost, yurtsever; kendilerinden yana olmayanları ise düşman ilan ettiler…

Oylarınızla, sözlerinizle, eylemlerinizle onları desteklerseniz “Vatansever” oluyorsunuz; ama düşüncelerine, yöntemlerine, uygulamalarına, gittikleri yola karşı çıkarsanız ya terörist ya da FETÖCÜ ilan ediliyorsunuz…

Daha da ileri gidip, tekerlerine taş koyarsanız, kendinizi ya emniyette ya da savcının, hâkimin karşısında buluyorsunuz…

Bu nedenle Cumhurbaşkanına, bakanlara, milletvekillerine hakaretten binlerce dava açtılar.

Gerçekleri, doğruları yazan gazetecilere saldıran magandalar bir gün sonra serbest bırakılırken, karikatür ustalarını, yazarları içeri attılar.

Gazeteleri, televizyonları, medyayı egemenlikleri altına aldılar. Yargıyı kendilerine bağladılar.

Kendilerini desteklemeyenleri, eleştirenleri, gerçekleri ortaya koyanları baskı ve korkutma yöntemiyle susturmaya çalıştılar.

Yurdumuzda bir korku imparatorluğu kurdular…

En büyük başarıyı bu alanda gösterdiler… İnsanlarımız, “Ya başımıza bi hal gelirse” düşüncesiyle söz söylemeye çekindiler.

Haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı koyamadılar.

Gözlerinin önünde yapılan haksız, hukuksuz uygulamaları görmezden geldiler. Duymadılar. Seslerini çıkarmadılar…

Sadece seyrettiler.

Neyse ki sosyal medya sayesinde bu korku geleneği yavaş yavaş yıkılıyor artık.

Halkımızla yapılan röportajlarda insanlarımız düşüncelerini, tepkilerini, isyanlarını ortaya koymaya başladılar.

Hem de korkmadan, çekinmeden…

Bu yeni bir dönemin başlangıcıdır.

Açlık, yoksulluk, işsizlik, zulüm korkuyu alt etti…

Bu arada bir konuya daha değinmeden geçmeyeyim:

Bu adamların başarılı oldukları bir alan daha var: Satıp savmak…

Kamu mallarının altından girip üstünden çıktılar… Mirasyediler gibi atalarından kalan fabrikaları, sanayi kuruluşlarını yok pahasına yandaşlarına ya da yabancılara satarak ülkeyi yönettiler…

Ekmek elden, su gölden…

Bu yolla hem kendilerini, hem de yandaşlarını zengin ettiler.

Ülke yönettiklerini sandılar…

Bir de halkın ekmeğinden, rızkından keserek, trilyonlara varan konaklar, yalılar, köşkler, saraylar yaptılar… Okul yapımını durdurdular, cami yapımına hız verdiler…

Şimdi onlar yoksullara öteki dünyada nasıl yaşayacaklarını, nasıl mutlu bir hayat süreceklerini anlatıyorlar ve bu dünyada kendileri bir elleri yağda, bir elleri balda villalarında, saraylarında, köşklerinde cenneti yaşıyorlar…

Ama bu dönem bitiyor artık…

Yalan – dolan, korkutma, sindirme yoluyla bir ülke yönetilemez.

Sonunda mutlaka hak – hukuk, adalet kazanır.

İstanbul Büyük Şehir Belediye başkanı seçimi bir dönüm noktası olacaktır. AKP seçimi kaybedecek düşüşe, çöküşe geçecek ve çözülmeye başlayacaktır.

Partiden kopmalar olacak, AKP hazan yaprağı gibi dökülecektir…

Az kaldı…

(alieralp37@gmail.com)

Bir gün önce “AK” dediklerine, bir gün sonra “KARA” diyorlar. - orijinal 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir