HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK

İsrail-Filistin barışını öngören “Yüzyılın Anlaşması”nın Ramazan sonunda açıklanması bekleniyor.
Anlaşmanın ırkçı ve soykırımcı Yahudi anlayışıyla, kutsallaştırılan dini fikirler ve metinlere dayalı  ideolojiler üzerinden gerçek İslamiyet’e meydan okuyan,
Soykırımcı Müslüman Kardeşler ve Şia ideolojisi ile  HAMAS gibi cihad grupları arasında bir denge oluşturulması ya da mahkum edilmeleriyle sağlanabileceği aşikardır.
Aksi takdirde İsrail-Filistin arasındaki gerginlik önünde sonunda  bütün dünyada savaşa dönecektir…
 
*
Bunların hepsi, öncelikle kendilerine  kredi açılması böylece  meşruiyetlerini  kazanmanın beklentisindedir.
İsrail, Yahudi üstünlüğünü devletin yasal temeli olarak yücelten ” Yahudi Ulus Devlet Yasası” nın tanınmasını,
Müslüman Kardeşler ve Şia ideolojisi ile  HAMAS gibi İslami Cihad grupları ise Yahudilerin kendi devlet ve vatanları olarak gördükleri şeylerin varlığından duyduklar  rahatsızlıkla,
İsrail’in bölgeden uzaklaştırılmasını yerine İslami bir devletin getirilmesini istiyorlar…
 
*
Bu çerçevede  ABD Başkanı D.Trump, bir  savaş savunucusu olan eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton ile birlikte,
“Orta Doğu’da Huzur ve İstikrarın Geliştirilmesi Planı” çerçevesinde;
Suriye’den çekilirken birbirine zıt tarafları ortak çıkarlar çevresinde buluşturacak bir senaryo yürütüyor.
 
*
Öncelikle Rusya ile birlikte çalışılıyor.
Orta Doğu’da terörle mücadele stratejisini ve barışı belirleyecek olan  “Yüzyılın Anlaşması”na işlerlik kazandırmak için Rusya’nın statüsü güçlendiriliyor.
Böylece; Rusya’nın, İran’ın  Suriye üzerinden Hizbullah’a yaptığı lojistiği  kısıtlamasının,
Suriye’de İran’ı sınırlama konusunda taahhütlerini yerine getirmesinin,
Kuzey Suriye’de Kürt topraklarındaki hidrokarbon kaynaklarının ABD, Fransa, İngiltere, Rusya petrol şirketleri vasıtasıyla uluslararası hukuka dahil edilmesinin,
Giderek Federal Suriye kurulmasına rıza göstermesinin,
Karşılığında ABD ve Batı’nın Rusya’nın Kırım’ın ilhak edilmesiyle ilgili baskısının zayıflatılmasını öngörüyor. 
 
*
Ve ABD, Suriye’den çekilmesi öncesinde birbirine zıt tarafları ortak çıkarlar çevresinde buluşturacak hamlelerde bulunuyor.
Orta Doğu’da Erdoğan Türkiye’si, Şii İran ve Müslüman Kardeşler gibi cihatçı örgütlerin nufuzuna karşı;
İsrail’i, Suudi Arabistan, Ürdün, Fransa, Suriye Kürtleri, BAE’i  bir cephede topluyor.
Erdoğan Türkiye’si ve İran süratle istikrarsızlaştırmaya çalışılırken,
Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve İsrail rejimleri güçlendiriliyor.
 
*
Müslüman Kardeşler, mezhep farklılıklarıyla ümmeti bölecek, birbirine düşürecek, birliğe zarar verecek davranışları reddeden bir harekettir.  
Şîa ile diğerleri arasındaki siyasi ihtilaflardan uzak dururken, çeşitli mezheblerdeki Müslümanların safları arasında bir yaklaşmayı benimsiyor..
Hareket “Yüzyılın Anlaşması”nın destekleyicisi Mısır ve Suudi Arabistan’da yasaklıdır. 
 
*
Beyaz Saray’da başlayan Müslüman Kardeşler Hareketi’nin  terör örgütü olarak kabul edilmesine yönelik girişimler,
İran’ın  Devrim Muhafızları Ordusu’nun  bir terörist grup olarak belirlenmesiyle,
Müslüman Kardeşler Hareketi’nin şimdi, Orta Doğu’da ABD’nin çıkarlarına karşı Şiiler ve Sünnileri bir araya getirme eğilimini pekiştirmiş bulunuyor. 
 
*
O sırada Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Suriye rejimi ordusunun kendi toprağı İdlib’in güneyinde kontrol alanını genişletmeye çalışmasından yakınıyor!
“Bu kapsamda rejim unsurlarının  saldırılarına son verilerek Astana Süreci’nde belirlenen İdlib sınırına derhal geri çekilmelerinin sağlanması,
 Müteakip dönemde bu ihlal ve saldırıların yaşanmaması için Rusya’dan etkin ve kararlı tedbirleri almasını bekliyoruz” açıklaması yapıyor.
 
*
İdlib vilayeti Suriye savaşında kritik önem taşıyor.  
Eylül 2018’de, Türkiye ile Rusya arasında varılan mutabakatla oluşan çatışmasızlık ortamı, son haftalarda kademeli olarak yıpranıyor.
Bölgede giderek daha fazla asker ve silah konuşlandıran Suriye ordusunun stratejik önem taşıyan köyleri ele geçirerek bölgedeki ilerleyişini sürdürmesi,
Olası bir büyük askeri operasyonun habercisi olarak değerlendiriliyor.
Suriye ordusunun ilk hedefi stratejik M4 ve M5 otoyollarında kontrolün yeniden sağlamak,
Böylece büyük bir Rus hava üssü bulunan Lazkiye ile Hama ve Halep arasındaki bağlantıyı kurmaktır.
 
*
Esasen İdlib, Suriye’nin 8 yıldır süren savaşta muhaliflere karşı zaferinin önünde duran son engeldir.
İdlib’in Suriye ordusunun kontrolüne geçmesi, muhalif güçlerin Şam karşısındaki mağlubiyetinin nihai kanıtı olurken,
Kenti çevreleyen önemli otoyollarda kontrolün yeniden sağlanması Suriye’ye çok önemli ekonomik kozlar sağlayacaktır..
 
*
Ama Erdoğan Türkiye’si, Müslüman Kardeşler ideolojisi ve neo-Osmanlı  felsefesiyle,
 Suriye’de bir Sünni koridor üzerinde “Terörist Kürtler” bahanesiyle Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ve İdlib Mutabakatıyla,
“Bölgeyi kazanırsak petrolü ve Misak-ı Millî topraklarını da kazanırız” oportunizmini yürütüyor. 
Hâlâ  Esad’ın devrilmesi için muhaliflere siyasi ve lojistik destek sağlıyor.
 
*
Bu noktada Suriye’nin geleceğine dair tek başına söz hakkı tanınmayan Rusya,
Kürt ve Arap savaşçıların İslam Devleti topraklarının son kısmını ele geçirmelerine destek vermek,
İran ve vekil güçlerini Suriye’yi terk etmeye zorlamak için Suriye’de  bulunan  ABD ile işbirliği yapıyor.
 
*
Erdoğan Türkiye’si süratle istikrarsızlaştırılıyor.
Ama işte Erdoğan, hem 2018 itibariyle 2.3 trilyon dolar olan ekonominin yaklaşık üçte birini oluşturan ve iş dünyasında sadık destek ağlarının yaratılmasında büyük rolü ile İstanbul’u kaybetmeyi göze almıyor,
Ve atı ülkelerinin tepkisine aldırmadan kamuoyuna gerekçe olarak sunduğu bir dizi saçmalıkla,
Yüksek Seçim Kurulu’na, 31 Mart seçimlerini iptal ve yenileme kararı aldırıyor.
Şimdi 23 Haziran’a kadar daha akıllı bir oyun oynayacaktır!
Hem de Müslüman Kardeşler Hareketi’nin Orta Doğu’da ABD’nin çıkarlarına karşı Şiiler ve Sünnileri bir araya getirme eğilimine ortak olmaya çalışıyor…
 
Ben de, Müslüman Kardeşler ideolojisi ve emperyal Osmanlı emelleri doğrultusunda, 
Türkiye’yi değiştirme gafletine düşen,
Adalet duygusunu sıfırlayan,
Bölgenin de işkence görmesine neden olurken, istikrar ve büyüme arzusuna da engel olan Erdoğan’a karşı,
Bu anda ve 23 Haziran’da da ”  “Her Şey Çok Güzel Olacak” umudundayım.. 
 
12. 5. 2019

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir