TÜRKİYE’NİN UFKU

Her geçen gün 2020 ABD Başkanlık seçimine yaklaşılıyor.
Başkan Trump, bilhassa 2019’da kendisini bir çok konuda ve dış politikada başarılı olmaya adamıştır. 
Bu yüzden Suriye’de Amerikalıların güvenliği için ölümcül askeri gücün uygulanmasını haklı çıkaracak bir tehdit yokken; 
Ülkesinin ekonomik, siyasi ve askeri dinamiklerine güvendi.
 
*
Süren iç savaşta yaklaşık 2000 ABD’li asker için  stratejik bir risk almamanın ve yüklü bir harcamanın önünü kesmenin hamlesini yaptı.
“Koalisyon IŞİD’in elindeki toprakları özgürleştirdi ancak IŞİD’e karşı kampanya bitmedi.
IŞİD karşıtı kampanyanın yeni aşamasına geçerken Suriye’den askerlerimizin eve dönüş sürecini başlattık”  talimatı verdi…
 
*
Ancak ABD’nin Suriye’de asker bulundurmasının başkaca nedenleri de vardı.
Nitekim Kongre şahinleri ve Pentagon generalleri;
İran ve vekil güçlerini Suriye’yi terk etmeye zorlamak:
Türkiye’nin taleplerini dengelemek:
Rusya’nın Suriye’nin geleceğine dair tek başına söz hakkı tanımamak için orada olmanın talebindeydiler.
 
*
Üstelik Kuzey Suriye’de gelecekte petrol, gaz ve taşımacılık için oluşturdukları koridorda üslenen Birleşik Krallık ve Fransa, 
Kürt tabanı üzerinde kurmayı öngördükleri Suriye’ye bağlı  çokuluslu bir şirketler devletinin oluşturulmasında ABD’nin fiili desteğini istiyordu. 
 
*
Ve Başkan Trump  Kongre şahinlerini, Pentagon generallerini ve müttefiklerini dinledi.
ABD birliklerinin Suriye’den çekilmesini yavaşlattı.
Ne ki, hızlı bir çekiliş için planlanan ilk raporların ardından pek çok soru gündeme geldi.
 
*
Bu noktada Erdoğan siyasi hayatının en zor günlerindedir.
Artık Erdoğan’ın Neo-Osmanlı politika prizması, Kuzey Suriye dahil Doğu Akdeniz denklemindeki Türkiye’nin,
Stratejik, yasal, ekonomik ve sosyal boyutlarının tümünü aydınlatmıyor.
Türkiye karaya oturmuş gemiye benziyor…
 
*
Bu yüzden Erdoğan, zorluklarına bir bahane ve bir çare olsun diye,
Haftalardır İŞİD terör örgütünü kuzey ve doğu Suriye’den çıkarmak için ABD’ye müttefik olan Kürt savaşçılarına karşı bir saldırı başlatmakla tehdit ediyor.
Ancak Erdoğan’ın olası operasyonunun hedefindeki YPG ise ABD’nin çekilme kararı sonrası Şam’a çağrı yaparak Menbiç’in kontrolünü ele almasını istemiş,
YPG’nin çağrısından yaklaşık birkaç saat sonra Suriye ordusuna bağlı birlikler de Menbiç’e girmiş bulunuyor…
 
*
Salı günü Erdoğan hükümeti bir kez daha, ABD güçlerinin geri çekilmesini koordine etmek için ABD ile birlikte çalıştığını,
Ancak ABD müttefiki Kürt savaşçılarını kuzeydoğu Suriye’den temizlemek için “kararlı” olduğunu açıklamıştır!
 
*
Ama Erdoğan’ın siyasi, ekonomik ve sosyal politikalarının açmazları her yerde olduğu gibi TSK’da da yankılanıyor.   
TSK’ da bir kısım general, hükümetin kuzey ve doğu Suriye’den çıkarmak için Kürt savaşçılarına bir saldırı başlatmak istemesine karşıdır.
Bunlar Kürtlere karşı yapılacak bir saldırının uluslararası karşılığının bulunmadığına,
Mevsim ve coğrafik koşulların dezavantaj oluşturduğuna,
Türkiye’nin sınırlarının çok ötesinde İŞİD ile savaşmasının anlamsızlığına dikkat çekiyor.
 
*
Ama Erdoğan çaresiz bir inatçıdır.
İşte, Menbiç’e intikal etmekte olan birlikleri yavaşlatmakla,
Böylece Suriye kuvvetlerinin Menbiç’e ulaşmasına ve Türk birliklerinin yolunu kapatmasına  neden olmakla suçladığı,    
2.Ordu Komutanı Org.İsmail Metin Temel’i ve Tuğg.Mustafa Barut’u tenzil-i rütbe ediyor. 
Cumhuriyetçi ayarları çoktan bozulmuş TSK’ ya bir tıklık  neo Osmanlı ayarı veriyor… 
 
*
Şimdi ilgili merkezler ABD birliklerinin  geri çekilmesinin tek taraflı olarak yavaşlatılmasının,
Çekilmenin Türkiye ile birlikte koordine edilmesi vaadi ile nasıl uzlaştırılacağının mesaisini yapıyor. 
Ama şu dakikada aylarca daha uzun bir süre kalmanın Türkiye ile koordinasyonu nasıl etkileyeceği bilinmiyor…
 
*
Başkan’ın geri çekilme kararı,Türkiye’nin kısmen ABD ve bütünüyle Kürt YPG’ye karşı savaş açmasını engellemenin bir yoluydu.
Ancak ABD’nin çekilişi dört aya kadar çıkarmasını açıklaması;
1- Türkiye’nin Menbiç’i istila etmeyi rölantiye aldığı anlamına mı geliyor? 
2-  Değilse Türkiye; ABD güçleri ile Suriye Ordusu unsurları olan  Menbiç merkezini istila edebilecek midir?
 
*
ABD birlikleri, Menbiç ve Türkiye’nin diğer erken hedeflerinden uzaklaşsa bile,
ABD’nin bu bölgenin savunmasını Suriye’ye devretme öngörüsü ve Suriye hükümetinin Kürt topraklarının savunmasına dahil olması,
Süreci daha karmaşık bir hale getiriyor.
ABD-Türkiye koordinasyonunun geleceği tamamen havada kalmıştır. 
 
*
Çünkü Doğu kıyıları Şam’ın ekonomik geleceği için son derece önemlidir.
Bölge, yeniden yapılanma amacıyla gelir sağlayabilecek petrol sahalarının çoğunu kapsıyor.
ABD’nin geri çekilmesi Şam ve Moskova’ya  kontrolü en az çabayla yeniden kazanma fırsatı veriyor.
 
*
Şimdi iki seçenek vardır. 
Ya Suriye hükümet güçleri, YPG’nin Türkiye’ye karşı bir ön savaşta mücadele edeceği kuzeye daha fazla girmeyeceğine dair söz vererek Fırat’ın doğu kıyılarını tekrar alacaktır.
Ya da Rusya, YPG’nin Türkiye ile sınır bölgelerinden çekilerek SDF bölgelerinin Şam’ın kontrolüne geri verilmesine garantörlük yapacaktır.
 
*
Bu noktada Suriye’deki Kürtlerin her taraftan baskıyı artırma seçeneğinin pek olmadığı anlaşılıyor.
Türkiye’nin bu yok zamandaki askeri harcamalarıyla ekonomide büyüttüğü kara deliğin;
Sivil-asker kimleri, hangi siyaseti, hangi sektörleri yutacağı ise ufukta yavaş yavaş beliriyor…
 
 
3. 1 .2019

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir