2006 yılında yerli tohumların satışının yasaklanmasıyla, 2010 yılında İzmir Torbalı’da, Çiftçi Örgütleri Güç birliği Platformu, Karaot Tohum Derneği ve Karaot köylüleri ile başlayan ‘’YEREL TOHUM TAKAS ETKİNLİKLERİ’’ hızla yayılmaya başladı ve çok sayıda dernek, kurum ya da şahıs yerel tohumlara sahip çıkmak için takas günlerini başlattı.
Ülkemize Hibrit tohumlarla giren çeşitli hastalıklar, bir çok üründe çiftçinin korkulu rüyası olmaya devam ediyor.
Özellikle seracılıkta kullanılan hazır tohumların, ve bunlarla birlikte satılan kimyasal ilaçların ki (üreticiler bunlara kısaca zehir diyorlar) çevremizde bulunan köylerde özellikle çocukların ve hamilelerin sağlığına nasıl zarar verdiğini yakından gözlemledik.
İlaçla temas eden, soluyan, dokunan bir çok insanda çeşitli hastalıkların ortaya çıktığını gördük.
Sayıları çok fazla olan ve çoğunun da yabancı şirketlerle bağlantıları bulunan zirai ilaç satıcıları hem tohumu, hem gübreyi, hem de çeşitli ilaçları bir arada satmakta, üstelik te bunların hiç biri üretici için kalıcı çözüm olmamaktadır.
Bu kullanılan ilaçlar sadece insana ve bitkiye değil toprağa da kalıcı zararlar vermektedir.
Üstelik hibrit tohumlar kısır tohum olup, üretici ertesi sene ekeceği tohumu ürettiği üründen alamadığı için ziraatçıdan aynı döngü içerisinde yeniden tohum almak zorunda kalmaktadır.
Tarımda ki yanlış politikalar, küçük üreticinin içinde bulunduğu zor şartlar, gıda terörü, ülkemizin ekonomik bağımsızlığı, topraklarımızın satışı, köyden kente göç, köylerin hızla mahalleye dönüştürülmesi, köylülüğün bitirilmeye çalışılması ve toplumun sağlık sorunlarının her geçen gün büyümesi bizi bu çalışmaya doğru itti.
Yapılan örneklerinden farklı olarak, 6 yıldır devam eden süreçte sadece takas etkinliği yapmakla yetinmedik, üreticilerimizin her hafta satış yaptıkları köylü pazarında yanlarında yer aldık ve buna devam ediyoruz.
İhtiyacı olan üreticilerimize, ürünlerin hasat döneminde imece desteği verilecektir.
Ayrı bir pazar günü oluşturarak, daha fazla tüketiciye ulaşmaları için örnek çalışmalar yaptık ve bu çalışmaya devam etme hazırlıkları içerisindeyiz.
Bu çalışmalarda ürünlerin kalıntı analizleri de düzenli olarak yapıldı.
Sağlıklı yerli tohumların analizleri yapılarak, bu tohumlardan üretilen fideler ürticilere ücretsiz olarak dağıtılacaktır. Bu projenin de alt çalışmaları yapılmaktadır.
Örgütlenme konusunda Çalıştay oluşturulması da projelerimiz arasında yer almaktadır.
Üreticilerin sadece atalık – yerli tohum kullanmaları ile yetinmedik, doğal gübre, doğal ilaç kullanmaları için de birlikte çeşitli çalışmalar yaptık.
Derneğimizde kompost gübre ve doğal ilaç yapımını uygulamalı olarak uzmanlarla birlikte onlarla paylaştık.
Her bir üreticimizi düzenli olarak köylerinde, evlerinde, tarlalarında ziyaret ettik.
Üretimlerinin her aşamasında yer almaya çalıştık.
Ellerinde ki atalık tohumlarının bilgileri ve miktarlarını kayıt altına aldık.
Topraklarını ve üretim alanlarını gördük.
İsteyenlere ziraat Mühendisi desteği sağladık.
Kooperatifleşme ile ilgili olarak üreticilerimizle birlikte Seferihisar’da örneği bulunan çalışmaları yerinde görmek üzere ziyarete gittik.
Doğal gübre kullanmaları için onları solucan gübresi ile tanıştırdık. Aynı zamanda üretmek isteyenleri solucan gübresi üretimi ile ilgili olarak Muğla’da bu çalışmayı yapanlarla buluşturduk.
Üreticilerimizin, ürünlerini toplu satış yapabilmeleri için girişimlerde bulunduk, bir sonra ki aşamada internet üzerinden satış yapabilecek duruma gelmelerini hedefliyoruz.
Ülkemiz de bugün egemen olan, tarım politikası ne yazık ki tamamen dışa bağlanmıştır.
Dünyaya yetecek kadar tarım yapma potansiyelimiz varken, gıdadan, samana, hayvana kadar her şeyi ithal eder duruma getirildik.
Ülkemizde her vatandaşın, sağlıklı gıdaya ulaşması hiçte zor değildir.
Hepimizin mutlaka bir yerlerden bir köy bağlantısı, geçmişi vardır.
Yeter ki üreten küçük çiftçiyi görelim, onlara destek verelim, emeklerine saygı duyalım.
Milli birlik beraberlik bilinciyle her türlü tarım ürününde hem kendimize, hem de dünyaya yetecek güce sahibiz.
Yeter ki bağımsızlık ilkemizden ödün vermeyelim.
Güvenli gıda üretilmesi için, üreticinin şartlarının iyileştirilmesi şarttır.
Güvenli gıda için, üreticilerin birlikler ve kooperatiflerle birleşmesi şarttır.
Güvenli gıda için Türk topraklarının ihtiyacı olan tek şey yerli-Atalık tohumlardır.
Güvenli gıda için ihtiyacımız olan şey, toprağını seven çiftçilerin, gençlerin varlığıdır.
Güvenli gıda için aracıların değil, küçük üreticilerin kazanması için tüketici desteği şarttır.
Güvenli gıda için gerekli olan şey köylerin yaşaması, köylerde gençlerin toprağa güven duyması, toprakların Yerli- Atalık tohumla buluşmasıdır.
Sağlıklı, güvenilir gıdaya ulaşmak için farklı alternatifler aramaya gerek yok, hiç bir şekilde ABD ve AB’nin hibelerine, fonlarına, bunlar için hazırlanan projelere ihtiyacımız yoktur.
Üreten Köylü Milletin efendisidir, güvenli gıda ise, üreten köylünün, Vatanına, Milletine ve Atasına olan sevgisinin ürünüdür.
Bir yanıt yazın