Zihnimizdeki Amerikancılıktan nasıl kuruluruz?
Televizyon tartışmalarını izleyenler bileceklerdir. Tartışmalar gelip bir yerde tıkanır.
Tartışmaların tıkandığı yer, ya da soru şudur; “Yani biz, şimdi, Amerika ile savaşacak mıyız?”
Amerika’nın Suriye’nin kuzeyindeki varlığı, Türk aydınının düşünme yetisi üzerine de baskı yapar.
Eğer biz, “ABD ile Suriye’de veya ülkemiz içinde savaşacaksak, ne yapalım edelim böyle bir savaştan kaçınalım” düşüncesi aydının beynini iğdiş etmektedir.
Tabi bir yere bağlı olmayan ülkesi için iyi düşünmeye çalışan aydından söz ediyoruz.
Kurtuluş Savaşı öncesinde, nasıl ki savaştan kaçmak mümkün değildiyse, Yunan İzmir’e girmişse, bugün de böyle bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü ABD Güneyimi ve Ege’yi kuşatmış durumdadır.
Dün bir TV kanalında, Türkiye’nin önündeki sorunları nasıl çözecek sorusuna cevaplar aranırken, tartışmacılardan birisi şöyle bir cümle kullandı.
“Kim Amerikancı değil ki”
Bu soru aslında içinde çözümü de barındırıyor. Küçük Amerika olacağız düşüncesinin gelip dayandığı çözümsüzlük sınırı…
Küçük Amerika olamamıştık lakin aydınımızın çoğunu Amerikancı yapabilmiştik.
Amerikan karşıtı olarak düşündüğümüz aydınlarda bile, kendiliğinden ortaya çıkan liberal-piyasacı düşünceler, onları Amerikancılığa taşıyor.
Uzatmayalım, zihnimizi ABD korkusundan, dolar korkusundan, çağdaş dünyadan koparız korkusundan temizlemedikçe, Amerikancılıktan kurtulamayız.
Seksen yılda, Amerikancılığın zihinlerimizde işgal ettiği alan çok büyüktür. Türkiye içindeki asıl Amerikan varlığı da işte budur. Bu Amerikan varlığı, ABD çok uluslu şirketlerinin elde ettiği pazarlarımızdan, İncirlik ve Diyarbakır Üslerinden daha etkili bir varlıktır.
Peki de zihnimizdeki Amerika’dan kurtulmadıktan sonra, Amerika’nın bölgedeki fiziki varlığından nasıl kurulacağız?
İşi çözecek olan elbette ve öncelikle Türk halkının kendisidir. Böyle olmakla birlikte, yeni dünya dengeleri ve olayların geldiği yerdir.
Suriye’nin kuzeyinde PKK+ABD varlığını biliyoruz.
Burada da Türkiye ve Türk halkı var. Ya onlar var olmak için bize saldıracaklar ya da biz varlığımızı sürdürmek için onların (ABD PKK’ya) üzerine doğru gideceğiz. Sorunların artık masada çözülecek bir hali kalmamıştır. Ya onlar bu tarafa doğru gelecekler ya biz onlara doğru ilerleyeceğiz.
ABD Türkiye savaşı başladığında, Türkiye içindeki Amerikancılık, liberalizm ve vatansızlık anlayışları, bir travma içine düşeceklerdir.
Zaten böyle “travmatik şokların” içinden geçilmedikçe, seksen yıllık Amerikancılıktan çıkılamaz.
Suriye nasıl sekiz yıldır tüm Batıya karşı direnmişse, İran nasıl 1979’dab beri ABD’ye direniyorsa, biz de pek ala direnebiliriz.
Direnirsek sadece varlığımızı kurtarmış olmayız. Zihnimizdeki Amerikancılıktan da kurtulmuş, haysiyetini kurtarmış, kendine güveni olan bir millet olarak ortaya çıkarız.
Direniş ve savaş en iyi temizlik aracadır.
14.10.2018
Bir yanıt yazın