Dr.Noyan UMRUK
ABD’li papaz Brunson terör örgütleri FETÖ ve PKK adına suç işlediği gerekçesiyle 9 Aralık 2016’da tutuklandı. Brunson hakkında İzmir Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, din adamı görüntüsü altında FETÖ, PKK vb. terör örgütleri adına suç işlediği ve genel stratejileri kapsamında eylem birlikteliği içinde olduğu, örgütlerin amaçlarını bilerek ve isteyerek iş birliği yaptığı belirtilmişti.
Brunson’ın, FETÖ’nün üst düzey mensupları ile kod isimlerini bilerek görüştüğü, bu kapsamda örgütün sözde eski Ege bölgesi imamı ve firari Bekir Baz ve yardımcısı Murat Safa ile birlikte hakkında “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçlamasından dava açıldı.
Brunson’ın ABD’li bir askere gönderdiği 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin başarısız olmasından üzüntü duyduğuna ilişkin mesaj içeriklerine yer verilen iddianamede, cep telefonundaki “Türkleri sallayacak bazı olayları bekliyorduk. İsa’ya dönmek için gerekli koşullar oluştu. Darbe teşebbüsü bir şoktu. Birçok Türk geçmişte de olduğu gibi askeriyeye güvendi ancak bu sefer çok geçti. Ve darbe teşebbüsünden sonra bu başka bir sallama. Sanırım olaylar daha da kötüye gidecek. Sonunda biz kazanacağız.” mesajı da dosyaya eklenmişti. Teknik incelemede de sanık Brunson’ın, görüşmediğini öne sürdüğü FETÖ’nün sözde Ege bölge imamı firari sanık Bekir Baz ile birbirlerine çok yakın yerde 293 kez GSM sinyali de tespit edilmişti.
Tahliye talebi 3 kez reddedilmişti…
Brunson dava açıldıktan sonra 3 kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme, üç duruşmada da tahliye talebini reddetti. Ancak, mahkeme son duruşmada yurt dışına çıkma yasağı kaydı ile sağlık sorunları nedeniyle Brunson’ın hakkındaki tedbirini tutukluluktan ev hapsine çevirmişti.
“FETÖ ve PKK adına casusluk yapmak”, “örgüt adına suç işlemek” “askeri casusluk-ajanlık” gibi ağır suçlamalarla yargılanan Brunson tutuklu kaldığı süre cezasına sayılmak kaydıyla, üzere yurt dışına çıkma yasağı kaldırılarak tahliye edildi ve tamamen serbest bırakıldı.
Hakkında “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği” gerekçesiyle 15 yıla kadar, “Devletin gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etmek” suçlamasından 20 yıla kadar hapis cezası talep edilen rahip Brunson aniden özürlüğüne kavuşuverdi.
ABD-Türkiye ilişkilerini derinden sarsarak, Türkiye’deki ağır ekonomik krizi körüklediği ileri sürülen bu süreç sonunda –Yargının bağımsızlığı falan- bir yana-herkesin aklına şu fıkra gelmiştir kuşkusuz…
Hani tam yerine denk geldi derler ya…
Ağanın birisi yanında marabasıyla birlikte köyüne doğru gitmektedir. Fakat ağa güçlü atların çektiği, süslü arabasına kurulmuşken; yanındaki maraba köy yolunu yayan tepmektedir. Marabanın arabaya hayran bakışlarını fark eden ağa bir oyun etmek ister. Marabaya seslenir:
-Lan Mehmet! Yerdeki hayvan tersini yersen bu arabayı sana vereceğim.
Mehmet bir arabaya bakar, bir de üzerinde sineklerin uçuştuğu hayvan pisliğine… Normalde yapılacak iş değildir ama böyle fırsat da bir kez geçer ele. Hem kendini aşağılayan ağaya sağlam bir kazık atma, hem de ağanın yedi köyün dilinden düşmeyen, süslü arabasına beleşten konma imkânı yakalayacaktır. Suratını buruştura buruştura ağzına aldığı pislik parçasını Allahına sığınıp yutar. Ağa şaşkındır. Bunu hesap etmemiştir. Lâkin bir kere olan olmuştur.
Ağa sözünü çiğneyecek geniş karınlılar takımından olmadığı için el mecbur arabayı maraba Mehmet’e verir; kendisi yola revan olur.
Köye yaklaştıkça ağa iyice huzursuzlanır. Yol eğlencesi kabilinden başladıkları ufak oyun iyice tatsız bir hâl almıştır. Birazdan arabaya kurulmuş Mehmet’i ve yanında yalın ayak, başıkabak ilerleyen ağayı görünce köy ahalisinin kendine olan saygısı buhar olup uçacaktır.
Mehmet de arabadan hevesini almıştır. Ağanın huzursuz kıpırdanmalarını da fark edince, oyun oynama sırasının kendine geldiğini fark eder maraba Mehmet.
“Ağam” der, “Köye böyle girmemiz yakışık almaz. Bunca yıllık emektârınım. Kimsenin seni böyle görmesini istemem. Gel şu arabayı sana geri vereyim.”
Ağanın gözleri parlar.
-“Fakat bir şartım var.” Der Mehmet.: “Şu hayvanın pisliğinden bir avuç da sen yiyeceksin.”
Durumun vahametini iliklerine kadar hisseden ağa, Mehmet’in isteğini çaresiz kabul eder, doldurur pisliği ağzına bir lokmada yutar…
Yine maraba Mehmet yayan, yine ağa arabada… Tam köye girmek üzereyken, Mehmet söylenir:”Ağam, peki biz bu b.ku niye yedik?”
Bir yanıt yazın