Diyanet İşleri Eski Başkanı Mehmet Görmez’in, konuşmalarında, FETÖ hakkında sık sık aktardığı iki konu var. Geçtiğimiz 18 Temmuz 2018 günü Habertürk TV’de konuk olduğu “Türkiye’nin Nabzı” programında da aktardı aynı şeyleri.
Bunlardan birincisi Kazakistan Emekli Baş Müftüsü ya da Diyanet İşleri Başkanı diyebileceğimiz zatın FETÖ okulları hakkında kendisine aktardıklarıdır. Görmez’in Ocak-2017’de Kanal-7 TV’de katıldığı bir programda aktardığına göre; bu zat 2009 yılında kendisine demiş ki: “Bu coğrafyada bu okullarda okuyan çocuklarda ben 3 sorun görüyorum. Birincisi aile bağları yok oluyor. Yapıya bağlılık aile bağlarının önüne geçiyor. İkincisi millet bağları yok oluyor hiç birinin Kazakistan’ın geleceğiyle ilgili bir mefkuresi yok. Ve üçüncüsü, en önemlisi, ümmet bağı yok, yapıya bağlılık ümmete olan bağlılığın önüne geçmiş vaziyette.”(1)
Görmez’in aynı tv programında konuya ilişkin aktardığı ikinci anekdot Burkina Faso liderlerinin kendisine aktardıklarıdır. Dediğine göre; Burkina Fasolular demiş ki kendisine: “(FETÖCÜLER) Birincisi, hiç fakir sevmediler, bir tek fakir çocuk okutmadılar. Sadece güç devşirebilecek zengin çocuklarını ve yöneticilerin çocuklarını okuttular. İkincisi hep Hristiyanları bize tercih ettiler. Üçüncüsü hiç bir İslam nişanesini görmedik. Bir okulda mescit açtıklarına şahit olmadık.”(2)
Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Ocak 2017’de Kanal-7’de, 18 Temmuz 2018’de de Habertürk TV’de başkalarından naklen aktardıklarını, 11 Kasım 2016 tarihinde cami açılışı için gittiği Belarus’un başkenti Minsk’te bu sefer kendi tespitleriymişçesine şöyle aktarmış gazetecilere:
“Üzülerek belirteyim, bizim bu coğrafyalara FETÖ’den dolayı bir özür borcumuz var millet olarak. Çünkü bu coğrafyada 100 yıllık fasıladan, fetret döneminden sonra yeşerebilecek İslam kimliğini de başka yönlere kanalize etmiştir, İslam aklını da heba etmiştir. FETÖ, bölge ülkelerinde kurduğu müesseselerle çocukların üç aidiyetini yok etmiştir. Bunlardan birincisi aile aidiyeti, ikincisi kendi milletlerine olan aidiyet, üçüncüsü ise İslam ümmetine olan aidiyet”(3)
…
18 Temmuz 2018 günü Habertürk’te yayınlanan programda söylediği sözlerden anlaşıldığına göre; 17 yaşında Gaziantep’te İmam-Hatip Lisesi öğrencisi olduğu yıllardan itibaren cemaatin söylemlerinden ve eylemlerinden haberdar olan(4) ve 2003-2017 yılları arasında, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra binlerce kişinin FETÖCÜ oldukları gerekçesiyle ihraç edildiği Diyanet İşleri Başkanlığı’nda 7 yıl süreyle Başkan Yardımcısı, 7 yıl süreyle de Başkan olarak görev yapan Mehmet Görmez’in, yukarıdaki tespitleri yabancılardan duyması ve kendisinin bu konuda herhangi bir tespitinin olmaması son derece anlamlıdır! Çünkü bahse konu Habertürk programında, gazeteci Nedim Şener’in “17 yaşından … yılına gelinceye kadar bu yapı hakkında herhangi bir yazınız, girişiminiz veya ikazınız oldu mu?” sorusuna anlam itibarıyla “Maalesef, pek çok hoca gibi benim de bir makalem ve girişimin olmadı bu konuda. Sadece ilmi çevrelerde değindik konuya” şeklinde cevap verdi Mehmet Görmez!
15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminden sonra FETÖ hakkında birden dili çözülen ve hatta işi “…Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) dinî bir oluşum olarak nitelenemez. Bu örgütün elebaşı ‘din âlimi’ ya da ‘hoca efendi’ olarak kabul edilemez… Bu çerçevede bir kişinin, özel, seçilmiş ve yanılmaz olduğu, beyan ve öğretilerinin kutsiyet arz ettiği iddiası dinen kabul edilemez… FETÖ/PDY hareketi sahte bir mehdi hareketidir..” demeye kadar vardıran(5) Mehmet Görmez’in, bahse konu Habertürk programında verdiği bazı bilgiler hiç de inandırıcı gelmedi bize. Zira bütün kurumlarda olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı’nda da herkes ve bu arada devlet, kimin ne olduğunu yakından bilir/biliyordu. Eğer böyle olmasaydı, 5000 civarındaki FETÖCÜ din adamı, şıp diye tespit edilip Diyanet’ten ihraç edil(e)mezdi! Esasen bizatihi örgütün başı uzun yıllar Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosunda imam ve vaiz olarak çalışmış bir din adamıydı. Bu adama ve başında bulunduğu yapıya yakın olan din görevlileri behemahal biliniyor olmalıydı/olmalıdır Diyanet İşleri Başkanlığı’nda. Yoksa Diyanet kadrolarında görevli onca murakıba, onca müfettişe neden para ödesin bu devlet?
Mehmet Görmez’in, 18 Temmuz gecesi yayınlanan programda vermiş olduğu ilginç bir bilgi de “Kutlu Doğum Haftası” adıyla düzenlenen etkinliklerin bir FETÖ projesi olmayıp, aralarında Süleyman Hayri Bolay gibi önde gelen ilim adamlarının bulunduğu bir kurul tarafından kararlaştırıldığına ve haftanın adının da bizzat o kurul tarafından belirlendiğine, buna karşılık malum cemaatin “Ebedi Risâlet” adıyla benzer etkinlikler düzenlediğine ilişkin bilgilerdi. Evet, doğru. “Kutlu Doğum Haftası”, tamamı bilim adamlarından oluşan Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Kurulu’nun tespit ve teklifi üzerine adı geçen vakfın Mütevelli Heyeti’nin kararı üzerine 1989 yılından itibaren kutlanmaya başlanmış bir etkinlikti. Bunu ben de yakından biliyorum. Gelin görün ki; o tarihlerde adı geçen kurulun genel sekreterinin, halen FETÖ’den tutuklu Mümtaz’er Türköne olduğunu da herkes bilir Diyanet’te!
…
Sayın Görmez tarafından 18 Temmuz gecesi Habertürk TV’de verilen ilginç bilgilerden birisi de “Diyanet bilgi üreten bir kurum değil, hizmet sunan bir kurumdur. Bilgiyi İlahiyat Fakülteleri üretir…” şeklindeki bilgi idi. Oysa biz biliyoruz ki; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yüzlerce yazılı, sesli, görüntülü yayını vardır. Başlı başına bir televizyonu, radyosu vardır. 90 bin camide görevli sayıları 100 binin altına hiçbir zaman düşmeyen din görevlileri vardır. Emrindeki Türkiye Diyanet Vakfı’nı da hesaba katarsak; lisesi, üniversitesi, İSAM adıyla faaliyette bulunan bir araştırma kuruluşu, İslam Ansiklopedisi gibi devasa bir eseri, tefsir, hadis ve meal gibi önemli eserleri, Türkiye sathına yayılmış onlarca yayın evi, devasa boyutlarda bir matbaası vardır. Buralarda bilgi üretilmiyor da ne üretiliyor? Bu kurumların sahip olduğu devasa kaynaklar, nerelere harcanıyor diye sormak gerekir Mehmet Görmez’e.
Kendi ifadesine göre; bilgi üreten bir kurum olmayan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından üretildiği iddia edilen şu bilgiyi bilgi üreten bir kurum olan İlahiyat Fakültesi’nde görevli bir öğretim üyesi olarak Sayın Mehmet Görmez’in bilgisine sunmak isterim. Diyanet’in süreli yayınlarından Diyanet Aile Dergisi’nin Temmuz/2018 sayısında bulunan Fatma Yüksel Çamur imzalı ve “Çocuklara Melekleri Nasıl Anlatalım” başlıklı yazıda verilen bilgi şöyle:
“- Demek ki Dünya’mızın Güneş etrafındaki dönüşü Rabb’imizin evrende uyguladığı yasaya bağlı. Biz buna ‘doğa yasaları’ diyoruz. Acaba Dünya’mız akıllı bir varlık olmadığına göre, bu yasaya uygun hareket etmesini kim sağlıyor? O zaman Dünya’mızı taşıyan görünmez melek ordusu mu var? Doğru! Nasıl kar tanelerini taşıyıp toprağa bereket getiren melekler varsa, Dünya’mızı yörüngesi etrafında taşıyıp bizim dört mevsim mutlu ve sağlıklı yaşamamızı sağlayan melekler de vardır elbette. Dünya’mızın iyiliği için çalışan melekler gibi, senin, benim, hepimizin iyiliği için çalışan melekleri de unutmayalım…”(6)
Peki Mehmet Bey Hocam, lütfen söyler misiniz; biz bu eğitim ve din anlayışı ile muasır medeniyet seviyesinin üzerine nasıl çıkacağız?
26/07/2018
_____________
1-http://www.internethaber.com/diyanet-isler-baskanindan-cok-carpici-feto-aciklamalari-1743853h.htm,
2-Aynı haber.
3- ,
4- Mehmet Görmez bahse konu programda, 17 yaşında bir İmam-Hatip öğrencisi iken Gaziantepte bir Işık evine gittiğini, ancak orada şahit olduklarından sonda arkadaşlarına “Bunların İslam’a hiçbir faydaları olmaz” diyerek oradan ayrıldığını ve bir daha da bu yapıya mesafeli durduğunu söylemiştir.
5- ,
6-
Bir yanıt yazın