Çanlar Kimin İçin Çalıyor?

Küresel dünyada  özellikle gelişme yolunda olan ülkeler  kalkınmalarını   finanse edebilmek için doğrudan yabancı sermaye ile  finansal sermayeyi ülkeye  çekmek isterler. Doğrudan yabancı sermaye ile  finansal sermayenin menkul kıymet piyasalarında yatırım yapabilmesi için  ülkenin güvenilir  olması gerekir. Bunun için de ülkelerin borçlarını geri ödeyebilmelerine ilişkin, yatırımcıların bilgi sahibi olacağı uluslararası  göstergelere ihtiyaç  vardır.

Bir ülkenin yatırım yapılabilir ülke olarak kabul edilebilmesi için, en az iki uluslararası derecelendirme kuruluşundan yatırım yapılabilir notu alması gerekir. Bu kuruluşlar, ABD’de Securities and Exchange Commission (SEC) tarafından onaylanmalı ve kuruluş Nationally Recognized Statistical Rating Organizations (NRSROs) kapsamında olmalıdır.

Günümüzde SEC tarafından NRSROs olarak kabul edilen 10  kuruluş vardır. Bunlar;  A. M. Best Company, Egan- Jones Rating Company, Fitch Ratings Inc., Japan Credit Rating Agency Ltd, Kroll Bond Ratnig Agency, Moody’s Investors Service Inc., Morningstar Inc.,  Standart&Poors Global Ratings, DBRS. Inc.,  HR Ratings de Mexcico S.A. de C.V’dir. )

Bu konuda genel kabul gören  kriter,  derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlardır. Derecelendirme, kuruluşun veya  ülkenin  finansal yükümlülüklerini zamanında yerine getirip getiremeyeceğini tahmin etmek üzere  geçmiş ve bugünkü verilerine dayanılarak yapılan sınıflandırmadır.  Değerlendirmenin kolay anlaşılması için sembollerle açıklanır. Ülkenin  ve kurumların borcunu zamanında ve düzenli geri ödeme kapasitesini ölçmeye yarar. Yüksek cari açık, özel sektör borçluluğu, artan siyasi riskler, yavaşlayan büyüme not düşürmede etkili  faktörlerdir.

Türkiye’yi  yakından izleyen  S&P en olumsuz notları verirken, Fitch daha objektif notlandırma yapmaktadır.  Moody’s en iyimser kuruluştur ama  uzun dönemde birçok değişkenin etkilerini barındırmayan notlar da  açıklamıştır. Moody’s için ‘sıfırcı hoca’ den- mektedir. Moody’s, Standard & Poor’s ve Fitch Ratings’in Türkiye ve benzer ülkelerin değerlendirme notları  aşağıdaki tablolarda verilmiştir.

Tablo 1 Ülkelerin Kredi Derecelendirme Notları

Kaynak:

Tablo 2 Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının Not Sistemi

Kaynak: S&P, Moody’s ve Fitch

Tablo 3 Türkiye ile  Aynı  Nota Sahip  Ülkeler

Kaynak:

Küresel ekonomide kredi derecelendirme kuruluşları; finansal piyasalar içinde düzenleme, denetim ve yatırım faaliyetlerinin gerçekleşmesi konusunda önemli fonksiyona sahiptir. Küresel krizin derinleşmesindeki etkileri sebebiyle bu kuruluşlar tartışma konusu da olmuşlardır. Moody’s, S&P ve Fitch son dönemde çeşitli ülke ve şirketlere verdikleri notlar ile eleştiriye uğramışlardır.

Kredi derecelendirme kuruluşları finansal  piyasalar  içinde  düzenleme,  denetim,   yatırım faaliyetleri için de bilgi üretir. Kredi notu verdikten sonra periyodik olarak düzenledikleri raporlarla ülke ekonomisi hakkında görüşlerini açıklamaya devam ederler.  Kuruluşlar bir ülkenin kredi notunu belirlerken; ülke ekonomisinin esnekliğini, büyüme potansiyelini, ekonomik istikrarını, ülke liderlerinin durumunu, dış politika gelişmelerini, siyasi gündemdeki riskleri, Merkez Bankası’nın bağımsızlık derecesini  kriter olarak alırlar.

Ülke ekonomileri için verilen notlar  olan  kredi derecelendirmesi  (sovereign credit rating),  ülkedeki yatırım ortamının risk seviyesini  gösterdiği için önemlidir. Çünkü, bu notlar ülkelerde yatırım yapacak yatırımcılar tarafından kullanılır. Bazı yabancı fonlar ülkeye yatırım yapacakları zaman  kredi notunun en az (BBB-) ya da (Baa3) (yatırım yapılabilir seviye) olmasını şart koşarlar.

Moody’s, Standard & Poor’s ve Fitch Ratings’in kredi derecelendirmeleri ‘kredi notu’ ve ‘görünüm’ olarak tanımlanır ve kolay anlaşılabilmesi için harflendirme  yapılır. Raporlarda ülkenin kısa dönem ekonomik durumunu gösteren  görünümler  yer alır. Görünümler, kısa dönem (1-2 yıl)  kredi notunun  gelişme  yönünü belirtir.  Bunlar;  pozitif, durağan, negatif   olarak notun yanında yer alır.

Türkiye’de  1989 yılından sonra sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesiyle ülkeye önemli ölçüde yabancı sermaye girişi başlamış, tahvil satışı yaygınlaşmış, uluslararası  para piyasalarından borçlanma  artmış ve bu yılda  ilk  derecelendirme notu  verilmiştir. Japonya’da Samurai Bond ihraç edilmesi sebebiyle kredi notunun açıklanması 1992 yılına ertelenmiştir.

Türkiye 2011 yılında yüzde 8,5 oranında büyüyerek OECD ülkeleri arasında birinci, G-20 üyesi ülkeler arasında Çin’den sonra ikinci sıraya yükseldiği  dönemde Standard & Poor’s 1 Mayıs 2012 tarihinde Türkiye’nin kredi görünümünü pozitiften durağana  çevirmiştir. Bunun üzerine Başbakan  Erdoğan, 3 Mayıs 2012’de  S&P’yi eleştirerek,  “Sen bunu Tayyip Erdoğan’a yutturamazsın. Ben seni bir kredi kuruluşu olarak tanımıyorum” demiş ve şu değerlendirmeyi  yapmıştır:

“Neye göre sen bunu durağana indiriyorsun? Çünkü belli bir süre pozitifte kalan bir ülkeyi artırması gerekirken, bakıyor ki Türkiye’yi artırırsam ideolojik olarak bu bizim için sıkıntı doğurur, biz bunu durağan da tutalım. Ama öbür taraftan bakıyorsunuz iflas eden Yunanistan’ı yükseltiyor. Böyle saçmalık olur mu? Tamamıyla ideolojik bir yaklaşım. İrlanda’yı yükseltiyor. ya bunlar iflas ediyor. İflas edenleri, IMF’nin, Dünya Bankası’nın, şu anda 100 milyar doların üzerinde destek verdiği bu ülkelere kalkıp kredi notunu yükseltiyor. Böyle saçmalık olur mu? Tamamiyle ideolojik bir yaklaşım. Ama bunu kimse yutmaz. Sen bunu Tayyip Erdoğan’a yutturamazsın. Niye? Çünkü kalkınan bir ülke var. Bu hesabı, kitabı artık biliyoruz ve şu anda alan el olmayan, veren el olan bir Türkiye var. Eğer sen kalkıp da kredi notunu durağana indirirsen bunu yemezler. Bunun bedelini artık ‘ben seni bir kredi kuruluşu olarak tanımıyorum’ demek suretiyle açıklarım. Kaldı ki böyle bir şeyi yapmak, etmekle buna inandıramazsın.”

Başbakan’ın bu çıkışı üzerine  Standard & Poor’s Global Operasyonlar ve Analizlerden Sorumlu Başkanı Paul Coughlin, 24 Mayıs 2012 tarihinde “Fransa reyting anlaşmasından 2000 yılında geri çekildi. Fransa’yı halen derecelendirmeye devam ediyoruz. Bazen şirketlerden ve ülkelerden bizimle olan anlaşmasını fes edenler olabiliyor, bazı ülkeler ayrılıyor. Fakat biz 127 ülkeyi değerlendirmeye devam ediyoruz” diyerek cevap vermiştir. Türkiye 2012 yılı sonunda Standard & Poor’s ile anlaşmasını iptal etmiştir ama Standard & Poor’s, kendi müşterileri için Türkiye için değerlendirmelerine devam etmektedir.

Derecelendirme, standart ve objektif olmalıdır. Eğer değilse, buna ilgili ülkeler  tepki gösterirler. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan  Moody’s’in  not indirim açıklaması yapması durumunda bunun objektif bir açıklama olmayacağını  22 Temmuz 2016’da açıklamıştır. Standard & Poor’s darbe girişiminin ardından siyasi kutuplaşmanın arttığı ve kurumsal denetim mekanizmalarının zayıfladığı şeklinde  görüş belirterek Türkiye’nin kredi notunu  bir kademe düşürmüştü. (BB+’dan BB’ye) Standard & Poor’s’un Türkiye’nin kredi notunu düşürmesinin ardından Moody’s, Türkiye’nin notunu değiştirmemiş, notunu yatırım yapılabilir seviyede bırakmıştır.

OHAL kararının ardından  ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “Biz ekonomide çok zor şartlardan bugünlere geldik. Türkiye şu anda S&P’nin açıklamış olduğu şartlarda olan bir ülke değildir. Şu anda biz S&P’nin üyesi değiliz. Üyesi olmadığımız bir kurum nasıl olur da hakkımızda böyle bir açıklama yapabilir? S&P’nin bu açıklaması tamamen siyasi; bu açıklama tamamen kendilerinin bir yere kiralandığının göstergesidir; Moody’s de böyle bir açıklama yapıyorsa, bu da bir defa kesinlikle şu anda dürüst olarak objektif açıklama yapmamaktadır. Yani Türkiye’de bir darbe olduğu anda sen nasıl olur da yatırım yapılabilir yapılamaz diyorsun? Bunu neye göre söylüyorsun?” demiştir.

Bu açıklamanın ardından  Moody’s  21 Eylül’de yaptığı açıklamada, 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin Türkiye ekonomisi üzerinde yarattığı şokun büyük ölçüde kaybolduğunu belirtmişti. Türkiye’nin kredi notuna ilişkin gözden geçirmenin önümüzdeki ay içerisinde tamamlanacağı   belirten  Moody’s,  23 Eylül 2016’da not kararını açıklamıştır.

Finans dedektifi olarak  tanınan  Michael Lewis‘in kitabından esinlenen Büyük Açık  filminde kredi derecelendirme kuruluşların kirli ilişkileri ile  (Moody’s ve S&P adı geçmektedir)  ilgili  sahneler olsa da,  küresel ekonomide bu kuruluşları yok saymamız mümkün değildir. Tepki veririz ama sonucu değiştiremeyiz.

Nitekim dönemin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı, şimdiki Hazine ve Maliye Bakanı  Berat Albayrak  28  Eylül  2016’ da “Biri notu indirmiş, diğeri kaldırmış. Kim ne yaparsa yapsın. Bir iktisatçı olarak söylüyorum. Vız gelir, tırıs gider”  demiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da  29 Eylül 2016’da  kararı şiddetle eleştirmişti: “Bizim notumuzu düşürüverdiler. Düşürdüler de ne oldu? Bunların beklediğinin çok daha üzerinde ilgi oldu. İstediğiniz kadar düşürün, Türkiye’nin gerçeği bu değil. Bunların cebine üç beş kuruş para koy istediğini al.”

Dönemin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek  ise  şu açıklamayı yapmıştır: Kredi notu düşüşünü ciddiye alıyoruz. Tekrar kredi notumuzun yükseltilmesi için yoğun bir çaba içerisine gireceğiz. Bu dünyanın sonu değil, önemsiz de değil. Çünkü yatırımcılar sadece Moodys’e, S&P’ye, Fitch’e bakmazlar. Türkiye’nin gerçekliği algısından daha önemli… Kredi notumuzu tekrar yükselteceğiz eninde sonunda. Güneş balçıkla sıvanmaz. Moody’s not indirimini darbe girişimi etkisiyle ilişkilendirmiyor…Dış finansman bağlılığını vurguluyor. Moody’s aceleci davranmadı. Bizimle diyalog kurmadan not indiren S&P idi.”

Not düşürme  önemsiz  değildir.  Nitekim Fitch ve S&P’nin Türkiye değerlendirmesi açıklamalarının ardından Şimşek  28 Ocak  2017 tarihinde Yunan filozof Epictetus’tan alıntı yaparak şu açıklamada bulunmuştur: “Önemli olan başınıza nelerin geldiği değil, bunlara nasıl tepki verdiğinizdir.”

Erdoğan’ın çıkışından  6 yıl sonra 6 Temmuz 2018 tarihinde BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben “Bağımsız yerel bir derecelendirme kuruluşu kurulmasının önünü açabilecek düzenlemeleri yaptık. Bundan sonra da artık inşallah şirketin kuruluşu gerçekleşecek” demiştir. Akben, derecelendirme kuruluşlarının yetkilendirilmesine ve faaliyetlerine ilişkin esasların belirlendiği yönetmelikte değişiklik yaptıklarını, yeni yönetmeliğin  yürürlüğe girdiğini açıklamıştır. Milli Derecelendirme Kuruluşu oluşturulması Orta Vadeli Program’ın da  hedefleri arasındadır.

Türkiye’de kredi derecelendirme kuruluşlarının faaliyeti, gözetim ve denetimine ilişkin düzenlemeler Sermaye Piyasası Kurulu  ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu  tarafından yapılır. Türkiye’deki düzenleme ilk defa 4 Aralık 2003 tarihli Sermaye Piyasasında Derecelendirme Faaliyeti ve Derecelendirme Kuruluşlarına İlişkin Esaslar Tebliği ile düzenlenmiştir.

Kredi derecelendirme kuruluşu  Moody’s, 7 Mart 2018’de Türkiye’yi yatırım yapılabilir seviyenin altında tutan Türkiye’nin  notunu bir basamak  indirerek  Ba1’den Ba2’ye düşürmüş, not görünümünü ise negatiften durağana revize etmiştir.  Büyük  ödemeler dengesi, dış borç,  bütçe açıkları ile  artan politik risk ve küresel faiz oranlarına bağlı riskler  not düşürmede etkili olmuştur.

Diğer bir kuruluş olan S&P ise   1 Mayıs 2018 tarihinde Türkiye’nin yabancı para cinsinden kredi notunun BB’den BB-‘ye, yerli para cinsinden notunun BB+’dan BB’ye düşürüldüğünü, görünümünün durağan olduğunu açıklamıştır. Kredi notunun düşürülmesiyle ilgili olarak, Türkiye’nin makro ekonomik dengesizliklerinin arttığı belirtilmiş, enflasyon görünümünün bozulduğu, Türk lirasında değer kaybı ve volatilite görüldüğü açıklanmıştır. 2 Haziran‘da da Türkiye’nin kredi notunu, gelecek dönemdeki makro ekonomik politikalara yönelik belirsizlik gerekçesiyle izlemeye almıştır.

Türkiye’yi değerlendiren  Fitch Ratings ise  13 Temmuz 2018 tarihinde Türkiye’nin kredi notunun darbe girişimi sonrası ekonomik ve siyasi gelişmelere bağlı olacağını  açıklamıştır. Fitch’in not  görünümü negatif olarak belirlemesi,  not indiriminin ileride olabileceğinin göstergesidir. Önümüzdeki dönemde ekonomide yüksek enflasyon, yüksek cari işlemler açığı, yüksek Hazine borçlanması, para politikasının güvenilirliği konularında çözüm odaklı reformlar yapılmazsa, kredi notu  düşebilecektir.  Çünkü Fitch Ratings, Türkiye’nin uzun dönem yabancı para cinsinden kredi notunu BB+’dan BB seviyesine indirmiştir.

Fitch’in  açıklamasında; ekonomi politikalarının kredibilitesinin son aylarda kötüleştiğine, yüksek yakıt fiyatlarına, hane halkı harcamaları  sebebiyle  cari açığın gayri safi yurt içi hasılaya oranının bu yıl yüzde 6,1’e yükselmesinin  beklendiğine yer verilmiştir. Türk lirasındaki düşüş ve turizmdeki toparlanmayla bu oranın gelecek  yıl yüzde 4,1 oranına düşmesi öngörülmüş, Türkiye’nin büyük dış finansman ihtiyacının ülkeyi şoklara karşı hassas bıraktığına dikkat çekilmiştir. Sağlıklı dış talep, turizmde devam eden toparlanma, altyapı harcamaları ve istihdamdaki artış sayesinde Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 4,5 oranında, gelecek yıl ise yüzde 3,6 oranında büyümesi öngörülmektedir.

Açıklamada, enflasyondaki sıçrama ve cari açıktaki artış  sebebiyle makro ekonomik istikrar üzerindeki aşağı yönlü risklerin kuvvetlendiği, ekonomi politikalarının kredibilitesinin son aylarda kötüleştiği, seçimler sonrasındaki ilk politika aksiyonlarının belirsizliğinin arttığına dikkat çekilmiştir. (Economic policy credibility has deteriorated in recent months and initial policy actions following elections in June have heightened uncertainty. This environment will make it challenging to engineer a soft landing for the economy)

Karar sonrası dolar/TL, saat 23:30 itibariyle 4,8650 seviyesine yükselmiştir.  Fitch, daha önce 27 Ocak 2017‘de Türkiye’nin BBB- olan notunu BB+ ya düşürmüş, negatif olan görünümünü ise durağan olarak değiştirmişti. 21 Temmuz 2017 ve 19 Ocak 2018‘deki değerlendirmelerinde ise BB+ not ile durağan görünüm korunmuştu. Fitch’in bir sonraki değerlendirmesini 14 Aralık’ta yapması beklenmektedir

Fitch Ratings, 20 Temmuz’da 24 Türk bankasının yabancı para birimi cinsinden temerrüt notunu düşürmüş,  bankaları negatif izlemeden çıkarmış, 12 bankanın finansal kapasite notunu indirmiştir. 11 Türk şirketinin notlarını  gözden geçirmiş, 8  şirketin uzun vadeli kredi notu (IDR) hakkında değerlendirme yaparak,  Coca-Cola, Emlak Konut GYO, Rönesans Gayrimenkul, Türk Telekom, Turkcell, Turkcell Finansman ve Tüpraş’ın notunu bir kademe indirmiş, Arçelik’in kredi notunu ise teyit etmiştir.

Fitch Türkiye’nin kredi notunu BB+ ile yatırım yapılabilir seviyenin bir kademe altında derecelendirirken, Moody’s Ba2 ile iki kademe altında, S&P ise BB- ile üç kademe altında tutmaktadır.

Türkiye’nin  çalıştığı iki derecelendirme kuruluşu Moody’s ve Fitch’tir. S&P ise Hazine ile bir derecelendirme anlaşması olmaksızın değerlendirme yapmaktadır. Hazine 2013 yılında S&P şirketiyle sözleşmesini bitirmiş, yerine Fitch ile anlaşmıştır.  Fakat Fitch, 19 Ocak 2018’de  İstanbul’daki  ofislerini kapatmış,  böylece dünyanın önde gelen üç kredi derecelendirme kuruluşunun da Türkiye’de ofisi kalmamıştır.

Fitch, Moody’s ve S&P, Türkiye’yi yatırım yapılabilir seviyenin altında  tutmaktadır. Bu kapsamda Nobel ödüllü iktisatçı Paul Krugman‘ın Türkiye’nin 1997-1998 döneminde olduğu gibi kendi kendini besleyen bir ekonomik krizin eşiğinde olduğunu belirtip “Türkiye böyle bir şey karşısında kesinlikle çok kırılgan”  açıklamasını dikkate almak gerekir. (Is Turkey at risk of a 1997-8 Asian-style financial crisis? According to the numbers, yes 1/ The New York Times’in 10 Temmuz’daki  haberi de dikkat çekicidir: “Türkiye’nin ekonomisi çok sıcak bir erime ile yüzleşebilir” (Turkey’s Economy Is So Hot That It May Face a Meltdown,

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı TEPAV,  kredi derecelendirme  kuruluşlarının son dönemde Türkiye ekonomisine yönelik açıkladıkları düşük notların önümüzdeki dönemde yabancı sermaye girişini daha da yavaşlatıp ülkeden sermaye kaçışını hızlandırabileceğini 17 Haziran 2018 tarihinde  açıklamıştır.  TEPAV, Türkiye’de döviz kurunun hızla artmasında siyasi belirsizliklerin yanı sıra  yabancı sermaye girişinin yavaşlaması, yerli sermaye kaçışının ise hızlanmasının etkili olduğunu belirtmiştir. )

19 Temmuz’da açıklanan TCMB Temmuz ayı beklenti anketine  göre de katılımcıların yıl sonu dolar tahmini 4,83 TL’ye yükselmiştir. Bir önceki ay ise beklenti 4,58 TL idi. Yıl sonu enflasyon beklentisi Haziran´daki yüzde 12,28’den Temmuz’da yüzde 13,88’e çıkmış, 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 10,47 iken, bu anket döneminde yüzde 11,07 olmuştur. 2018 yıl sonu cari̇ açık beklentisi̇ ise önceki 53,5 milyar dolar seviyesinden 54,83 mi̇lyar dolara çıkmıştır.

Bu  tespitler, ekonomide eğer önlem alınmazsa yakın zamanda bir darboğazla karşılaşacağımızın belirtileridir. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 17 Temmuz 2018’de yaptığı yazılı açıklamada, yeni dönem ekonomi politikaları kapsamında maliye politikalarının, enflasyonla mücadeleye katkı vererek dengeli büyümeyi destekleyecek şekilde tasarlanacağını kamuoyu ile paylaştıklarını  açıklamıştır.

Bu kapsamda bütçe harcamalarında etkin kontrol, verimliliğin artırılması ve hedeflerle uyumu amaçladıklarını aktaran Albayrak, özellikle bütçe disiplininden taviz verilmeyeceğini belirtmiştir. Sayın Bakan’ın açıklamaları piyasaya güven verir,  gerekli önlemler alınır, sayın  Cumhurbaşkanı da enflasyon inmeden faizlerin düşürülemeyeceği konusunda ikna olursa, Türkiye ekonomisi sonbahara rahat bir nefes alarak girebilir.

Aksi takdirde Türkiye, New York Times’ın 10 Temmuz’daki  “Türkiye’nin ekonomisi çok sıcak bir erime ile yüzleşebilir” gerçeği ile karşı karşıya kalabilir. Bu sebeple yazımın başlığını Hemingway’den esinlenerek “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” olarak koydum.

 

 

 

Küresel dünyada  özellikle gelişme yolunda olan ülkeler  kalkınmalarını   finanse edebilmek için doğrudan yabancı sermaye ile  finansal sermayeyi ülkeye  çekmek isterler. Doğrudan yabancı sermaye ile  finansal sermayenin menkul kıymet piyasalarında yatırım yapabilmesi için  ülkenin güvenilir  olması gerekir. Bunun için de ülkelerin borçlarını geri ödeyebilmelerine ilişkin, yatırımcıların bilgi sahibi olacağı uluslararası  göstergelere ihtiyaç  vardır. - fitch turkiyenin kredi notunu acikladi IkT

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir