Yüzen Fuar Karadeniz vapuru 13 Haziran 1926 günü İstanbul’dan demir alıp 12 ülke,16 liman dolaşmıştı )
———- ———-
1922 yılında Yunan ordusu Ege’den atılmış 6 Ekim 1923’te işgal kuvvetleri İstanbul’dan kovulmuştu. Cumhuriyetin ilanından sadece üç yıl sonra memleket ekonomik kalkınma için var gücü ile çalışıyordu. Son günlerde Atatürkçülük’le ilgili konular ders kitaplarından çıkarılıyor. Bazı gerçeklerin tekrar hatırlanmasında fayda var…Savaşlarla yorulmuş genç Türkiye Cumhuriyeti Gazi Mustafa Kemal önderliğinde ekonomik kalkınma için bütün kaynaklarını seferber ediyordu. Yurtta salgın hastalıkların, işsizliğin, imkansızların olduğu bir dönemde Türkiye’nin batıya dönen yüzünü anlatmak ve ürünlerimizi dünyaya tanıtmak için hazırlanan Karadeniz Vapuru 91 yıl önce bugün 5 Eylül 1926’da Türkiye’ye geri döndü. İşte iktisadi kalkınma hayatımızda önemli bir yeri olan Karadeniz’in hikayesi…
Bunun içindir ki 1925 yılının Mart ayında Ticaret Bakanı Ali Cenani Bey Meclis’te ateşli bir şekilde Türk ekonomisinin tanıtımı için yurt dışında bir fuar düzenlenmesi gerektiğini savunuyordu. Kimi vekiller buna karşı çıkıyor kimileri lehinde görüş belirtiyordu. Ali Cenani Bey Seyri Sefain’in (Şehir hatları) elindeki Karadeniz Vapuru’nun alınmasını ve Avrupa kentlerine yüzer bir Türkiye fuarı düzenlenmesini istiyordu. Gemide Türkiye’nin başlıca ihracat ürünleri, mısır, kuru meyve tütün, TEKEL ürünleri gibi ürünlerin yer alması planlandı. Meclis ilk önce 15 bin TL bir ödenek çıkardı.
15 bin TL’nin yetersiz olduğu her halinden belli iken Ali Cenani Bey işi üstüne aldı. Meclis’ten verilen ödenek 100 bin TL’ye çıkarıldı. Ardından İstanbul Ticaret Odası 500 bin TL bağışlama kararı aldı. Gemiye gelecek iş adamlarından katılım ücreti alınmadı fakat seyahat süresince kamaralarının ücretleri tahsil edildi.
TEKEL’in ürünlerinin gemide satılmasına karar verildi. 100 bin paket sigaradan 10-15 bin TL gelir elde edilmesi planlanıyordu.
Gemi Lütfü Kaptan’a emanet edildi. Açık denizleri iyi biliyordu. 47 kişilik Riyaset-i Cumhur orkestrası kafileye eşlik edecekti. Türk kadınının Batı toplumundaki saygın yerini vurgulamak için ilk kadın heykeltıraşlarımızdan Nermin Hanım ve daha sonra ilk kadın milletvekilimiz olacak Mebrure Hanım geminin yolcuları arasında yer aldı. Celal Bayar’ın oğlu Refii Bey de Karadeniz Vapuru yolcuları arasındaydı. Gidilecek limanlardaki lisan problemi de Robert Koleji’ndeki öğrenciler gemiye alınarak giderildi.
Ardından istikamet Barcelona pupa yelken yola çıktı Karadeniz… Kömür almak üzere Cezayir’de ikmalde bulundu. Bona’ya demirleyen Karadeniz Araplardan öyle ilgi gördü ki hazırlık amacıyla fuarı kısa bir süre için Bona Limanı’nda açtı. Gemiye binen Araplar Türk kadınının başı açık modern kıyafetler içindeki halini görünce nefret ve hayranlık arası bir hisle Türk ürünlerini inceliyor. Türk Kadınlarına ‘Siz gerçekten Müslüman mısınız?’ gibi sorunlar soruyorlardı.
LOKUMLARI MEMURLARIN GÖZÜ ÖNÜNDE YEDİ
Karadeniz, Barcelona Limanı’ya yaklaştığında kalabalık görülmeye değerdi. Her bir dakikada 28 kişi vapura alınıyordu. 3 günde 11 bin İspanyol gemiyi ziyaret etti. Bu süre içinde Osmanlı’dan İspanya’ya göçen Musevilerin kendilerini Osmanlı Musevileri olarak tanıtmaları kafileyi üzdü… Öyle ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmuş olduğundan haberleri yoktu… Barcelona seyahatinin ekonomik getirisi sınırlı kaldı. Türkiye ile İspanya arasında serbest ticaret anlaşması olmadığı için özellikle Hacı Bekir Lokumu’na hayran kalan İspanyollar gümrük vergisinden dolayı lokumları alamadı. 1 kutu lokum için lokum fiyatının 1.5 katı vergi isteniyordu. Buna isyan eden bir İspanyol gümrük memurlarının gözü önünde gemiden inmeden 1 kutu lokumu tek başına yedi. Böylece Uluslar arası sularda vergi alamayan İspanyol gümrük memurları gemiden ayrıldı.
Le Havre Paris’e sadece 3 saat tren yolculuğu uzaklıktaydı. Türk heyeti Paris’e de bir ziyaret gerçekleştirmek istedi. Kafilede bulunan Özbek Tekkesi’nin eski şeyhi ve Kurtuluş Savaşı’nın isimsiz kahramanlarından Şeyh Ata Efendi Eyfel Kulesi’ni görünce belki de milli mücadele günlerinde İstanbul’dan Anadolu’ya kaçırdığı silahları da anımsayarak Eyfel Kulesi’ne çıkarak ezan okudu.
GEMİDEKİ AFYON KRİZ ÇIKARDI
Fransa’nın ardından istikamet Londra olacaktı. Genç cumhuriyet ticaretin doğduğu bu topraklara mal satmak üzere yola çıktı. Manş denizi için haritalar alındı. Londra’ya varıldığında limanın konumundan memnun olunmadı. Fakat İngiliz yetkililerin sıcak karşılaması bir süre sonra bu olumsuzluğu dağıttı. İngiliz Başbakanı Lord Curzon’un çok değil 4 sene önce Lozan’da İsmet İnönü’ye ‘bizden yardım istemeye geleceksiniz’ sözüne tokat gibi bir cevaptı Karadeniz Vapuru. Genç cumhuriyet yardım için değil İngiltere’ye mal satmak için Londra’daydı.
Bir sonraki durak Amsterdam’a uğranmasının Hollanda için yarı bir önemi vardı. Çünkü Karadeniz vapuru Amsterdam tershanesinde inşa edilmişti. Gemi rıhtıma yanaşmadan deyim yerindeyse bir insan seli vardı. Riyaset-i Cumhur orkestrasının Vondel Park’ta verdiği konseri 8 bin kişi izledi.
Almanya’nın Hamburg kentine geldiklerinde Lütfü Kaptan yabancı olmadığı bir toprak parçasına ayak basacaktı. Çünkü Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde 1800 Alman esiri İskenderiye’den alıp Hamburg Limanı’na bırakmıştı. Elbe nehrinin üzerine kurulu Hamburg Limanı’na yanaştıklarında limanda kırmızı beyaz Türk bayrakları hemen göze çarptı. Hamburg’un dillere destan güzellikteki Rathaus’unda (belediye binası) Türk heyeti adına yemek verildi.
86 GÜN 12 ÜLKE 16 LİMAN
St. Petersburg gezisi ise tatsız başladı. Türk heyeti ülkeye adım attığında fotoğraf makinalarına el kondu. Telsiz cihazları kilit altına alındı fakat Türk gemisinden liman ücreti alınmadı. 86 gün boyunca 12 ülke ve 16 liman dolaştı Karadeniz. 5 Eylül 1926 tarihinde yurda geri döndü.
Bu makaledeki bilgilerin büyük bir bölümü Soner Sevgili’nin yönetmenliğini yaptığı Seyr-i Türkiye isimli belgeselinden alınmıştır.
Bir yanıt yazın