ULUSALCILAR , KILIÇDAROĞLU VE BİRLİĞE ÇAĞRI

PKK terör örgütünün kaçırıp- bıraktığı milletvekili Hüseyin Aygün’ün “CHP’nin ulusalcı kafatasçılarla yürüyemeyeceği görülmüş oldu”ifadesi partide tartışmalara yol açmıştır.

Hakkari/Şemdinli sanki PKK işgalindedir,BDP’li 9 milletvekili olayları incelemek üzere Bağlar köyüne geldiklerinde 5 militan tarafından alay-ı vâlâ ile karşılanıyor.
Başbakan Erdoğan son olarak Türkiye’yi ABD’nin Esad Sonrası Suriye projeleri kapsamında Operasyonel Planlama ve İstihbarat Grupları Kurulması işbirliğine katmıştır-daha ötesinde, Türkiye Suriye muhaliflerine destek amacıyla tutulmuş paralı askerlerin,uluslararası katillerin,El Kaide ve bilumum islami terör örgütü mensuplarının fink attığı bir coğrafya haline gelmiş bulunuyor.
Gaziantep/Şehitkâmil’de polis karakolu önünde kimliği meçhul fail ya da faillerin bomba yüklü aracı patlatması 9 vatandaşı yaşamından ederken, Ramazan Bayramına kahır düşürüyor,Türkiye olağanüstü günler yaşıyor…

*
İslamcılık ve Kürtçülük Türkiye Cumhuriyeti ideolojik karakterini belirlediği,siyasal ve toplumsal yapılanmasını şekillendirmeye giriştiği ilk yıllardan beri etkilerini her zaman çözümsüzlükte ortaya çıkaran karakteriyle siyasal ve toplumsal yapılanmaya engel oluşturmuş,CHP Kemalist ideolojinin partisi olarak hem İslamcılığın hem de Kürtçülüğün demokratik olduğunu savladığı türlü taleplere karşı çıkmanın gayretinde olmuştur.

*
1989’da yerel seçimlerin kazananı Sosyal Demokrat Halkçı Parti’den sosyal demokrat bir Kürt milletvekilinin Avrupa Parlamentosunda ‘Türkiye’de Kürtlere işkence yapılıyor’ söylemi,Kasım’da Paris’te Kürt Ulusal Kimliği ve İnsan Hakları başlıklı konferansta yine Kürt sosyal demokrat milletvekillerinin Kürt taleplerini seslendirmeleri ihraçlarına yol açmış,ihracı protesto edenlerin katılımı ile Kürtçü Halkın Emek Partisini kurulurken,Türk ve Kürt Sosyal demokratlar bölünmüştü.

*
Deniz Baykal bu kopuşla Kürtlerin türlü taleplerine karşı daha etkili cephe açtı,1995 te SHP’nin CHP olması ve giderek girilen her seçim kaybedilirken -çünkü,Türk sosyal demokratlar ve Kürt sosyal demokratların,Baykal’ın hizipsel oportünizmi CHP’ye ana ideoloji yaptığı, seçim kazanmak yerine parti iktidarını ele geçirmek üzere kurgu yapıldığı propagandasıyla Türklerin,Kürtlerin ve tüm sosyal demokrat,sosyalist dünyanın gözünde Kürt düşmanı ve ulusalcı söylemleri ağır basan bir parti görünümüne itildiler!

*
2008’de Genel Başkan Baykal, Sosyalist Enternasyonal’de Talabani’nin başkan yardımcılığında kümelenmiş Kürtçü Demokratik Toplum Partisi,Kürt Yurtseverler Birliği mensupları,Türk sosyal demokratları,sosyalistlerinden oluşan grubun protestosundan sakınmak için Atina’da 23.Genel Kurula katılmayacaklarını açıkladı.
Sosyalist Enternasyonal’de Kürt ve Türk Sosyal Demokratlar ve Sosyalistlerin CHP’ye tavır almasının ardındaki neden, Kemalizm’i ortaya çıkaran felsefe ve şartlardan doğan antiemperyalist karakterdi-ki,sosyal demokrasinin emperyal karakteriyle asla bağdaşmaz -o nedenle, CHP’nin hem Kemalist hem sosyal demokrat olmayacağını bilmek gerekir.

*
Bu esnada ABD ekonomik krizlerinin önüne geçmek üzere askeri sanayisiyle diğer sektörlerini ivmeleyen -bu suretle, rezerv döviz doları güçlendiren, ülkelerin güçlü doları satın almasıyla finansal sistemini ve ekonomisini etkili kılan yolunun sonundadır-çünkü,yaptığı savaşlarda harcamalarının külfeti çok büyümüş-şimdi, en kestirmeden Ortadoğu harcamalarını müttefiklerine yükleyerek çıkarlarını sağlamaya çalışmaktadır.
İşte Büyük Ortadoğu Projesini yürütmek üzere Türkiye ve Osmanlı’nın ardından oluşan devletlerde Fethullah Gülen,Eşbaşkan Erdoğan, Müslüman Kardeşler Örgütü ve benzeri örgütlerle İslam Birliğinin ekonomik güç olması- aslında,değişim sürecinde ülkelerin ekonomik ve sosyo-politik değişkenlerinin etkileştirilmesi ve güçsüzleştirilmeleri -bu suretle,bir yanda İsrail’in İslami cihad gibi bir tehdite karşı güvenliğinin sağlanması ve itikadi hedefini koşturması, öte yanda maksimum kârın sağlanarak Batı’ya ilişiklenmesi sürecini işletiyor.
Ne ki ABD’nin küresel nüfuzunda oluşan kaygılar Rusya,Çin ve Almanya’nın da hegemon siyasetlerinin gündeme gelmesine yol açmıştır-bunlar da, ABD ve müttefiklerinin yüksek borçlarının ödenmesini yükümlenmektense bu borçların Ortadoğu’da yapılacak harcamalardan çıkarılmasından yanadır…

*
Türkiye Almanya’nın da nüfuzunu Ön Asya’ya sokmak yolunda en önemli istinad noktasında ve hareket mevziindedir.
Türkiye’de faaliyet gösteren Alman Kondrad Adenauer Vakfı Angela Merker’in partisi CDU, Friedrich Ebert Vakfı sosyal demokrat SPD’nin, Heinrich Böll Vakfı Yeşiller partisinindir,devlet aygıtının birer organı olarak Alman nüfuzunun yayılmasını teminen demokratikleşme,enerji,çevre,eğitim,sosyal alanlar,mülteciler,istikrar ve ekonomi konuları örtüsü altında derinleşerek faaliyet gösteriyorlar.

*
1871-1904 dünyanın barışçıl ya da eski sol ile yeni sağ arasında refah devletine yakın sanayileşmenin yaşandığı dönemde sosyal demokrasi,özgürlük,adalet ve dayanışma temeline oturan Sosyal Demokrat partiler Sosyalist Enternasyonalde örgütlenmiş,Avrupa’da sosyalist hareketlerin ağırlık merkezi Alman SPD’nin ortaya çıkışıyla Almanya giderek kendi burjuvazisinin emperyalist savaş politikasının tarafı olarak Sosyalist Enternasyonale yön vermeye başlamıştır.

*
Bugün Almanya’nın ABD’nin yüksek borçlarının ödenmesini yükümlenmektense bu borçların Ortadoğu’da yapılacak harcamalardan çıkarılmasından yana aldığı tavırda Sosyalist Enternasyonal ve Vakıflarının,Türk ve Kürt sosyal demokrat ve sosyalistlerin katkısını ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olmasıyla ilgisini de görmek gerekiyor.

*
Kılıçdaroğlu, temel dinamik olarak bir kısım seçmenin Lâikçi,bir kısmının ulusalcı muhalefet tarzına olan öfkesine yolsuzluk,işsizlik ve yoksulluk sorunlarıyla halkın değerlerini katarak Türk sosyal demokratlarla Kürt sosyal demokratları ve sosyalistleri yeniCHP vurgusuyla aynı çatıda birleştirmiş,Kemalist kesimin tasfiyesiyle islamcının-kürtçünün statüko dediği yaklaşıma son vermiştir.
Genel Başkan olduğu ilk andan itibaren Kürtçüler Abdullah Öcalan’ın işaretiyle bu çözümden yanadır.

*
Bu esnada dünyaya lâik,ulusal ya da milliyetçi felsefede herhangi bir ülkenin ümmeti bölen ve belli bir kavmiyeti herkese dayatan siyasetine karşı mücadele etmenin de müslüman ümmetin vazifesidir çerçevesinde şaşı bakan hem de Eşbaşkan Erdoğan;ümmetin birliğini, vatandaşlık yerine din’i,eşitlikler yerine din birliğini,adalet yerine insan olmayı koyan bir garip siyaset uygulamaktadır.
Erdoğan’ın siyaseti sonuç olarak taraf olduğu Suriye’yi,Irak’ı ve İran’ı da birlikte tutan unsurların dağılmasıyla oluşacak istikrarsızlıkta çevreye yayılabilir çatışma ve Kürtlerin konumuyla da bir iç savaş riskinin alındığı bu olağanüstü döneme damga vuruyor…

*
Kürtler Alevi taban üzerinden batıya yayılma ve siyaseten güçlenmeyi hedeflerken bir yanda da Ortadoğu gergin ortamında Rusya,Çin,Almanya’nın siyasetinden beslenen Suriye,Irak, İran ve Türkiye’den Büyük Kürdistan idealine koşturuluyor – fakat,ilkinTürkiye’yi ABD çıkarları yönünde cephe haline getiren Erdoğan hedef alınıyor.

*
Dünyanın dikkati PKK’nın CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ü kaçırmasıyla ardından Bağlar’daki buluşmaya sonra Gaziantep’teki vicdansızlıkla Kürt Sorununa çekilmiştir.
Milletvekilinin serbest bırakıldığı ve CHP’nin terör ve Suriye’deki olayları değerlendirmek üzere TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırıldığı günde,CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasında,Başbakan Erdoğan ve hükümetine “Parçalanmış bir Suriye mi, kan akan bir Suriye mi,kaos mu yoksa egemenliği,bağımsızlığı,toprak bütünlüğü korunmuş,demokratik,hukukun üstünlüğüne dayalı,halkların anayasal ve hukuksal zeminde güvenceye alındığı bir Suriye mi istiyoruz”sorusu,
Ardından Rusya,Çin,İran,Irak ve Suriye’nin desteklediği Cenevre’de düzenlenen Suriye konulu konferansta alınan krizinin çözümüne yönelik şiddetin durdurulması ve siyasi diyalogun başlatılması için ulaşılan ilkelere benzer Barış Planı’da dünyanın dikkatini çekiyor.
Öneri Türkiye’yi Erdoğan’ın katkı koyduğu Suriye,Irak ve İran’ı birlikte tutan unsurların dağılmasıyla oluşacak istikrarsızlıkta çevreye yayılabilir çatışma riskinden,Kürtlerin yaşadığı Suriye,Irak ve İran’la geliştirilen düşmanlık ilişkileri sonucu Kürtlerle bir iç savaş riskini önlemeye yöneliktir,bu noktada Türkiye’ye,Ortadoğu’ya ve tüm dünyaya barış için mükemmel fırsatlar sunuyor.
*
Türkiye’nin uluslararası saygınlığının artmasına,Ortadoğu ve Türkiye’nin Başbakan Erdoğan’ın ABD ile işbirliğinde sürüklendiği bataklıktan çıkmasına,bu bataklığın yansısından pay alan terörün durmasına,Kürtçülük sorununda hem-dert dört ulusun müşterekliğinde barışçıl çözüme kapı açılıyor.

*
O nedenle başta ulusalcıların,”CHP’nin ulusalcı kafatasçılarla yürüyemeyeceği görülmüş oldu” diyen Tunceli Milletvekili Aygün’e ve Kılıçdaroğlu’nun yeniCHP başkalaşımına
daha sonra dokunmak üzere bir kırmızı çizgi çekilmesi,ardından Eşbaşkan Erdoğan’ın yanlış politikalarına son vermek adına Türk-Kürt sosyal demokratlarla,sosyalistlerle ve her tür siyasi düşünce ile uzlaşmanın sağlanması, zamanla diğer 3 ulusla dostluğun geliştirilerek müştereken barışın hedeflenmesiyle Kürt sorununun da çözülmesi gerekiyor.

*
Türkiye’nin bölünmesini engelleyebilecek başka yol bulunmuyor.
Şimdi bu kaygıyı yaşayan genç-yaşlı,kadın-erkek her bireyin, saldırılara maruz kalan TSK ve Emniyet Teşkilatı mensuplarının eşleri ve çocukları ne güne duruyor,her sivil toplum örgütünün,siyasi partinin vakarla haydi ulusal birliğe-beraberliğe, haydi kol-kola mitinglere,haydi barışa,haydi,haydi,haydi çağrısında bulunmaları zamanıdır.

22.8.2012


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir