Ramazan gelmiş yine…Hoş gelmiş… Ömür su gibi akıp gidiyor ve biz takılmışız günlük hayatın keşmekeşine bazı şeylerin nereye gittiğinin farkında bile değiliz.
Eskiden eş-dost iftara şağrılırdı ya,şimdi gerek yok, herkes camide hep birlikte iftar yapiliyor.
Bir yanda Ramazan boyu gerçekten inanarak orucunu tutup ,akşama kadar iftar hazırlığı yapıp,teravisini kılan,sahura kadar ibadet ve eğlenceyi bir arada geçiren ve dinini sadece ALLAh’ın rızasını kazanmak için yaşayan nezih bir toplum…
Bir yanda dinini sadece ramazanda hatırlayan,sanki ibadet sadece ramazanda yapılırmış gibi kafasını gözünü bağlayıp,saçının bir telini ya da tırnağının ucunu gösterdiğinde günah sayan ama akşama kadar dedikodu peşinde koşan,kul hakkı yiyen,dini sadece örtünme sanan ve ortam öyle gerektiriyor diye veya birilerine şirin görünmek için oruç tutup, teraviye gelen bir toplum.
Bir yanda müzik dinlemeyi günah sayan ve elindeki mikrofonu bırakıp, birden dindar kesilip,kadınları görmenin dahi günah olduğunu düşünen, okumayan,ezberci ve kendisine verilenlerin doğru olduğunu sanan,katı kurallar içine sıkışıp kalmış,eğitimden uzak,sadece etrafından duyduklarıyla dinini yaşamaya çalışan bir toplum…
Bir yanda inanmayan ve yaratılanın yaratanın eseri olduğunu reddeden,ramazan kavramının ne olduğunu bile bilmeyen,sahillerde güzel bikinisiyle boy gösteren,ya da yeni teknesine eşini dostunu toplayıp gösteriş yapan bir toplum.
Bir yanda hem sosyal hayatın içinde yaşayıp,hem dini görevlerini yerine getirmeye çalışan gerçekten inandığı için ibadet eden bir toplum…
Bizler küçücük dünyamızda birbirimizi eleştirip,kendimizi bulunmaz hint kumaşı sayarken,dünya ağlıyor…Dünya kan gölü oldu…İnsanlar bir avuç toprak,bir yudum su ve bir parça maden için birbirini boğazlıyor.
Bizim en büyük hatalarımızdan birisi dinimizi bilmiyor olmamız. KUR-AN’da bütün kurallar yazıyor bir bir. Arapca bilmiyorsanız ATATÜRK Elmalılı Hamdi’ye türkçe tercümesini yaptırdı, açın türkçesini okuyun. Okuma özürlü dostlarım benim. Eğer dinimizi esas kaynağından doğru bir şekilde öğrenirsek sahte dincilerin eline düşmeyiz, din tüccarlari tarafından kullanılmayız. Biz kulaktan dolma öğrenmeye bayılıyoruz herşeyi.
İslamiyetin ana kuralları dediğimiz 32 farz… İnancımıza göre müslümanım diyen herkes bu kuralları yerine getirmek zorundadır.
Herkes inancında özgürdür, yerine getirir ya da getirmez, kimseye hesap vermek zorunda değildir. Bu ALLAH ile KUL arasındadır, kimseyi ilgilendirmez.
Bırakın isteyen istediği gibi inansın, bırakın isteyen istediği gibi giyinip kuşansın, birakin insanlar özgürcerce ibadetini yapsın. Siz katı kurallara boğarak dini, dinden uzaklastırıyorsunuz, onlarda etraftaki türedi tarikatların eline düşüyor, dinimiz yozlaşıp gidiyor.
Birisi”sen böyle namaz kılarsan namazın kabul olmaz”dedi.Benim görüşüme göre bu cümleyi kuran insan allaha şirk koşmuş olur.Namazının kabul olup olmayacağına karar veren tek merci ALLAH’tır.
Belki sen namaz kılarken kimi nasıl dolandıracağını düşünüyorsun da o adam safiyane bir şekilde tamamen yaradana yönelmiş içten kılıyor namazını.
Ya da belki sadece dua ediyor… Kimse bilemez.
Çok gÜzel bir dinimiz var.Gerçekten araştırıp öğrenirseniz,insanın mutluluğu için olan bir hak dini olduğunu görürsünüz.
Ama yok ben sağdan soldan duyup,gazeteden,televizyondan dinleyip öğreniyorum dersen,işte dünya bugünkü haline gelir.
İnsanlar rant kavgasıyla doğayı da katleder,birbirini de….
Ben değil dinimiz emrediyor:
Toplumu kamplara bölüp birbirimizi eleştirmek yerine,Iyisiyle kötüsüyle birbirimizi sevelim ,sayalım,zengin bir parça fakire versin,fakir hazır lokma beklemesin rızkı için gayret etsin.
Herkes mezarına ayrı girecek ve biz insanları inançlarına göre yargılama hakkına sahip değiliz.Bu hak sadece yaratanın.Bırakalım yaratanla yaratılanı başbaşa.Biz burada sadece yaratılanı yaratan için sevip,dostluğu,güler yüzü ve sevgiyi paylaşalim.
İnsanın hayatında en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden birisidir gerçek dostlar ve dostluklar.
Durup dururken kapı çalıverir,hasta yatağınızdan zorla kalkarsınız,kapıyı açarsınız,karşınızda yan komşunuz Bill”Ümran Hanım görünmedin bahçede kaç gündür merak ettim seni”der ya…Hastalığınızı falan unutur,boynuna sarılasınız gelir.
Başka bir eyalete gitmişsiniz,karşı komşunuz yazar bu sefer sosyal medyadan ”Göremedim seni bahçede,hayırdır hasta falan mısın?”Sevildiğinizi hissedersiniz…
Yolda yürürken bir kaya vardır,biraz soluklanayım diye oturursunuz,gelen geçen araba durup sorar”İyi misiniz,yardıma ihtiyacınız var mı?”Kendinizi değerli hissedersiniz…
Dünyanın bir ucundan kardeş olduğunuzu hissettiğiniz bir dost hastalığınız boyunca hergün sorup,yardım etmek için çırpınan güzel insan”bugün nasıl oldun,sevgilerimi gönderiyorum burdan” deyiverir…Dünyalar sizin olur…
Konser olur”Ablam sen eğilme ben giydiririm senin ayakkabılarını
Bir başkası,”ben çıkarayım ayakkabılarını” diyen doktora yapmış kızlarınız vardır,sahneden inerken ,hemen elini uzatıp”tut Ümran Ablam”diyen dünyada kariyer yapmış gençleriniz vardır,gurur duyarsınız onlarla…
İyiki hayatımdasınız ve ben sizlere nasıl teşekkür ederim bilmiyorum.
Ramazan boyu hergün yaptığım bu dua hiç değişmez”Allah’im ordumuzu, yurdumuzu, cumhuriyetimizi kişisel çıkarlarının üstünde tutacak, ülke topraklarını peşkeş çekmeyecek, yönettiği insanlara adil davranacak, ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine yükseltecek, demokrasimizi kesintiye uğratmayacak, ATATÜRK ilkelerine sahip çıkacak, ordusunu hapse gönderip, ülke düşmanlarını baş köşeye oturtmayacak, halkını ötekileştirmeyecek, insanını gruplara ayırıp birbirine düşman etmeyecek, birlik ve beraberliğimizi koruyacak, gençliğine sahip çıkacak, geriye değil, ileriye götürecek, inanıyormuş gibi halkı kandırmak yerine, gerçekten inançlı olup kul hakkı yemeyecek yöneticiler nasip et.”
Şu mubarek ramazan gününde birbirimizi arayıp hal hatır soralım,birbirimize gülümseyelim,sevgi ve şefkatle bakalım birbirimizin gözlerine,iyilik yapalım,birbirimizi ötelemek yerine sorunu nedir anlamaya çalışalım ve güzel arkadaşlıklar biriktirelim…
Sağlıklı,huzurlu nice ramazanlara…
Bir yanıt yazın