USTA İLE HARAMİLERİ

Hafif bir kıpırdanışıyla ihtirasını dalgasına yansıtmanın  anlık keyfinde poposunu sağına -soluna ortaladı, yavaşça sırtını ve omuzlarını makam koltuğuna yerleştirdi, uzun oturmuş- o kıpırdanış da, diyaframının üzerinde kenetli parmakları da aşağı doğru tatlı bir baskı oluşturmuştu.
Klimanın yüzünde ve gömleğinden tenine işleyen serinliğini duyumsadı, gözlerini kapattı -işte şöyle, hafızasını aklına getirdi.
*
Gözlerinde partisinin İl Kongresinde “Biz bu yola çıkarken ‘Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece demiştik. ‘Durmak yok yola devam’ demiştik.Çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemiydi. Şimdi ustalık dönemini yine başarı ile geride bıraktık. Eser üzerine eser koymaya devam ediyoruz” dediği bölüm belirdi, hoşlandı ki,kibriyle bir anda alt dudağı üst dudağının altında uzadı…*
Bir süre sonra İran’dan ithal edilen yıllık 8 milyon ton hampetrol ile 8 milyar metreküp doğalgaz konusunda brifing alıyordu.
Merkez bankaları ile işlemleri askıya alınan, gelirinin çoğunu petrolden sağlayan İran’ın fiziki ve psikolojik olarak çökertilmek istendiğini biliyordu.
“Şimdi, bu adamlar uluslararası para transferi şirketi SWIFT’in para transferlerini durdurduğunu söylüyor. Pekiy, biz bunca ürünü nasıl,nereden ithal ederiz” diye düşündü.

*
Ertesi gün, bir gün önce Financial Times’a mülakatında,”iktidara geldiklerinde dışarıdan bakıldığında  ülkemi kaslı kolları, boş midesi, küçük beyni ve titrek bir kalbi olan adama benzetenlerin; kasların güçlü ordu, boş midenin bozuk ekonomi, küçük beynin çok zayıf stratejik düşünce, titrek kalbin ise eksik özgüvene işaret ettiğini söyleyenlerin -şimdi, düşüncelerinin değiştiğini ve en azından güçlü kaslarla, dolu bir mide ile yeni bir ülke doğduğunu söylüyorlar” diye şişinen Dışişleri Bakanı’nı İran’a gönderdi.

*
Mevkidaşına, “İthal ettiğimiz ham petrol ve doğalgazın bedelini merkez bankanıza transfer edemiyoruz. Borcumuzu fiziki altınla ödeyelim” teklifini sundu.
Bir şekilde endişeyi dağıtmak için,” ABD bölgede önemli görevler ifa eden Usta’mızın,ihtiyacımız olan hidrokarbonların bedelinin fiziki altınla yapılması önerisine göz yumdu’”demeye getirdi…

*
Teklifin görülmesi üzerine, ülkesinde uçandan-kaçana bilumum dinamiğin merkezinde,denetimi ve kontrolünde olan Usta;
İran’a yapılacak altın ödemelerini komisyon karşılığı kendi üzerinden yapmayı taahhüt eden, kendilerine zengin bir hayat oluşturulacak,tarafların ve çevrenin güven duyacağı,toy görüntülü fakat uyanık -aslında, hiçbir değere inanmayan kiralık biri ve ekibinin oluşturulmasını, bunlara Türkiye çok sayıda, Çin’de bir paravan firmanın kurulmasını istedi; firmalar kuruldu ve banka hesapları açıldı, kiralığın altına bir de uçak çekildi!

*
O sırada,bir soruya verdiği yanıtta kentsel dönüşüm işi için prosedürlerin yerine getirilmesi halinde, kaynağın mutlaka geleceğini açıklayan,”Bize inanın, bak samimi söylüyorum belki burada söylemem doğru değil ama inanın bize Allah gönderiyor parayı” diyen Çevre ve Şehircilik sorumlusu,
Yandaş büyük inşaat firmalarıyla “Kazan-Kazan” esasında, firmasının banka hesaplarının kullanılması kaydıyla, usulsüz olarak imara açılan bazı araziler ve artı değerleri üzerinden milyonlarca liralık rant elde edilmesinin önünün açılmasına görevlendirilmişti!

*
Sonra Dış Ticaret ve AB sorumlusunun da katılmasıyla paravan firmalarda  gerçekte olmadığı halde sistemli ve sürekli olarak bir ihracaat faaliyetinin yapıldığı gösterildi.
Usulsüz imara açılan arazilerden ve artı değerlerinden elde edilen milyonlarca liralık rantın maliyeti düştükten sonraki kısmı sistemli bir şekilde paravan firmaların banka hesaplarına yatırıldı.
Ya da İran’dan petrolü herhangi bir kısıtlama olmadan alan Çin’deki paravan firmanın banka hesaplarında sahte evraklarla İran bankalarından ihracaat ödemesiymiş gibi havaleler yapıldı.
-sonra, bu miktarlar Türkiye’de kurulan paravan firmalara  ve – o inşaat firmalarının -işte,o ayakkabı kutuları içine aldığı rüşvet paralarını tıkıştıran genel müdürün bankasındaki hesaplarda gümrük beyannameleri ve faturalar düzenlenerek, döviz satım belgeleri temin ederek yurtdışından yüklü miktarlarda döviz havalesi,ihracaat ödemesi olarak gösterildi.
Bir taraftan da İran’dan hidrokarbon ürünleri ithal eden devlet kuruluşu ödemesini yukarıdaki iki kalemle denkleştirerek  tamamlıyor, altına dönüştürülecek döviz yekünü oluşuyordu.

*
Toplanan külçe altın  İçisleri’nin nezaretinde kuryeler aracılığıyla Atatürk havalimanından İran’a gönderildi.
3 ayda 60 ton altın gitti.

*
Devlet kuruluşunun hidrokarbon alımı için yaptığı ödemeden tasarruf edildi -üstelik,ödemeler dengesinde net hata ve noksan kalemi her ay nereden geldiği belli olmayan 5 milyar dolar ile açık düşürüldü.

*
Fakat onlar imara açılmamış arazilerin ve artı değerlerinin rantı havuzundan aile boyu yüzdeliklerini tahsil ettiler.
Halkı  biraz daha geleceğinden tükettiler…

*
Rağmen, Başsavcı Vekili Zekeriya Öz’ün koordinatörlüğü ve Cumhuriyet Savcısı Celal Kara’nın yürüttüğü İstanbul’da bazı arazilerin usulsüz olarak imara açıldığı, bu yolla milyonlarca liralık rant elde edildiğine ilişkin soruşturma  başladığında ve bilgiler,belgeler,görüntüler ortaya saçıldığında;
Usta haramilerinin deşifre olmasından ağır kaygılı çehresi, patlak ve her daim sevgisiz bakan gözleriyle makam koltuğunda şöyle bir dik duruş gayreti gösterdi,”Bu kadar ileri gideceklerini düşünmemiştim”dedi…
Haramiler hiç bir zaman teşekkül etmemiş utanma duygularının kimliksiz kıldığı ruhsuzlukta dört ayakları üzerinde hiçbir şey olmamış gibi  ortalıktadır.

 
*
“Andolsun ki biz, cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yarattık; onların kalpleri vardır; düşünmezler onunla; gözleri vardır, görmezler o gözlerle; kulakları vardır, duymazlar o kulaklarla. Onlar dört ayaklı hayvanlara benzerler, hatta daha da sapıktır onlar. Onlardır gaflette kalanların ta kendileridir” dedi, A’râf 179’da…
21.12.2013
Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir