RUSYA SICAK DENİZLERE DOĞRU

AKP,TBMM’den çıkardığı özelleştirmelerle ilgili yargı kararlarını uygulamama yetkisini kullanmaya başladı.

Bu suretle nihai devir-teslim işlemleri tamamlanmış fakat haklarında verilen yargı kararlarının uygulanmasında ortaya çıkan fiili imkansızlık öngörüsüyle Kuşadası ve Çeşme Limanının, SEKA Balıkesir İşletmesi,Eti Alüminyum AŞ,TÜPRAŞ’ın muhtelif biçimde özelleştirilmesi önündeki hukuk engeli -üstelik,sınırsız özelleştirmenin de yolunun açılması anlamında kaldırılmıştır!

*
Neoliberal ağaların buyruğunda dev boyutlarda mal ve hizmetten üreyen sermaye dünyanın her yanında en yüksek hızla dağılımdadır ve bireylerden toplumlara karşılıklı bağımlılıkları oluşturuyor.
Karşılıklı bağımlılık ise küresel ekonominin ortaklaşa denetimiyle ekonomik güvenlik,istikrar ve büyümeyi sağlıyor.
Ekonomik büyüme ve istikrarın sağlanması uluslararası işbirliğinin gereği olarak uyarıcı ekonomik paketlerle ya da-işte, gerektiğinde hükümetlerin hukuku dahi aşmasıyla sağlanıyor.

*
Neoliberalizmin hızlı ve maksimum kâr için işlevsel ve esnek örgütlenmesi,değişim- geçicilik- uçuculuk karakteri bütün istikrarlı yapıları-esasen,Sosyal Devleti tahriple yok ediyor, giderek insan karakterini de aşındırıyor.
Kârın hep daha fazlası adına devreye sokulan disipliner teknikler, çalışanların ötesinde toplumların bütününe nüfuz ederken işsizlik korkusu, ekonomik krizler, artan yoksulluğun getirdiği belirsizlik ve risk toplumların geneline yayılmıştır,emek ucuzlamış,iş garantisi kalmamış,genel ahlakın bağlayıcılık gücü azalmıştır, toplumsal hayat belirsizlik ve sömürü sarmalı içine hapsedilmiş bulunuyor.
Bu yaklaşımda “Rekabet” hem birey hem ülkeler için hayatta kalabilmek süreci anlamına geliyor…

*
En büyük rekabetlerden birini ABD ve Rusya yaşıyor.
ABD’nin “Hazar Havzasının Enerji Kalkınması Projesi” Hazar ülkelerinin bağımsızlığı için Rusya’dan geçen hatlara bağımlılıklarının kaldırılması,alternatif ihraç yollarının bulunması,mevcut rejimiyle İran’ın Hazar enerjisinde rol almamasını öngörmektedir-ki, bu sürece Türkiye, ABD’nin bir taşeronu olarak katılıyor.
Rusya ise giderek ekonomik etki güçlerini kaybeden ABD ile boru hatları üzerinde rekabetinde Ortadoğu’da,Güney Kafkasya,Hazar ve Orta Asya’da nufuz oluşturabildiği taktirde yeniden süper güç olmak stratejisindedir.

*
Enerjide ABD ve Rusya balansı; Dünya Enerji Konseyinde Rusya’nın Avrupa ve dünya çapında enerji sektöründe kararların alınmasında önemli bir rol oynadığını kabulü çerçevesinde gelişiyor.
Nitekim Almanya’nın nükleer enerjiden vazgeçmesi ardından Rusya ile ticari ilişkileri ardından enerji ithalatını arttırma kararı,
Enerji üreticisi Rusya’nın Orta Asya ve Hazar üzerindeki etkisini sınırlamaya yönelik NABUCCO projesiyle Türkmenistan gazının Avrupa’ya sevk edilmesindeki başarısızlık
-yerine, Rusya’nın Güney Akım Boru hattını ikamesi,Avrupalı şirketlerin katılımıyla Kuzey Akım 1. boru hattından yapılan gaz sevkiyatı, 2.hattan gaz sevkiyatına hazırlanılması,
O esnada EXON ve BASF, GAZ de France gibi büyük şirketlerle kurulan iş ortaklıkları ve Almanya, Danimarka, Hollanda, Belçika, Fransa ve İngiltere ile yapılan uzun vadeli anlaşmalar Rusya’nın küresel rekabette elini güçlendirmektedir.
Bu ABD’nin Avrupa üzerindeki kontrolünün zayıflaması ve NATO’nun sınırlanması anlamındadır-o nedenle ABD, Rusya-Avrupa ilişkilerinin gelişmesine engel olmaya çalışıyor.

*
Ne ki Rusya yeniden süper güç olmak yolunda hızla ilerlemektedir -işte bir diğer hamlede, yüzde 57’si Rus Merkez Bankasına ait SBERBANK-ki,300 milyar doları aşan varlığıyla Rusya’nın en büyük bankasıdır,Türkiye’den DENİZBANK’ı satın alıyor.
Rekabette bir tarafta Avrupa’da gelişirken, öte yanda ABD’nin Ortadoğu,Kafkasya,Orta Asya’da taşeronu Türkiye’ye yönelik zamanlaması başarılı stratejik hamlesi,dikkat çekiyor!

*
Rusya görünürde Avrupa’nın dinamik,kapasitesi bakımından en büyük tüketici piyasalarına sahip Türkiye’ye ekonomisini geliştirmek için giriyor.
LUKOIL,MMK Metalürji,MECHEL gibi büyük şirketlerden sonra Rusya’nın en büyük bankasının Türk pazarına adım atması Rus sermayesinin Türkiye akışını hızlandıracaktır.
Ne ki 2011’de 30 milyar dolar ve giderek artan Türk-Rus ticaret hacmı Rusya’yı, ekonomiden hareketle Türk siyasetini de belirleyen güç haline getiriyor.

*
Rusya ABD’nin, kendisini ebediyen rekabetten düşürebilir İran nükleer programı bahanesiyle Füze Savunma Sistemleriyle kuşatmasına karşı,
Ortadoğu’da,Güney Kafkasya,Hazar ve Orta Asya’da ısrarla ekonomisi ve siyasi gücüyle rekabetini sürdürüyor.
Hukuk’unda by-pass’a alındığı özelleştirmelerle Türk halkının emeği, birikimleri, esamesi kaybolmaktadır,sığınacak sosyal devleti de bulunmuyor-eh,bu uğursuzluğa da can verecek halinin olmaması gerekiyor.
Türkiye’nin halkı yok oldukça küresel rekabette denge tutturması ya da başetmesi işi giderek Türk liberallerine ve İslamcılara kalıyor.

14.6.2012

 

 


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir