Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa’da birçok bölgede son dönemlerde yükselen, aşırıcılık şeklinde kendini gösteren ve şiddete dönüşen yabancı düşmanlığının herkesin dikkate alması gereken önemli bir trend olduğunu söyledi.
Terörle Mücadele Küresel Forumu Koordinasyon Komitesi’nin Conrad Otel’deki toplantısının ardından eşbaşkanlar Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ortak basın toplantısı yaptı.
Davutoğlu, basın toplantısında yaptığı açıklamada, bugün terörle mücadeleye küresel boyutta yeni bir perspektiften bakılması gerektiğini belirterek, insanlığın, terörün her türlüsüne din ve milliyet ayrımı ve referansı yapmaksızın bir bütün olarak karşı çıkması gerektiğini söyledi.
Bu çerçevede uluslararası terörizm dışında iki olguya daha dikkati çekmek istediğini ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Özellikle ülkemizin yaklaşık 30 yıldır teröre karşı verdiği mücadele çerçevesinde PKK terörüyle mücadelede uluslararası toplumdan da dayanışma bekliyoruz. Bu konuda Türkiye’nin de edindiği tecrübeler var. Terör örgütünün nasıl bir suç örgütü halinde bütün insanlığı tehdit eder bir hale geldiğinin, kaçakçılık yoluyla, uyuşturucu trafiği yoluyla, en çarpıcı örneklerinden biridir PKK terör örgütünün yürüttüğü faaliyetler. Buna karşı etkin mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız.”
Öte yandan son dönemde özellikle gelişkin demokrasilerin olduğu ülkelerde dahi terör tehdidinin demokrasiden bağımsız olarak ortaya çıkabileceğinin çok çarpıcı örneklerinin görüldüğüne işaret eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Norveç’te Breivik’in yaptığı terör sonucunda masum gençlerin katledilmiş olması bunun en çarpıcı örneklerinden biri. Ayrıca, Avrupa’da birçok bölgede son dönemlerde yükselen, aşırıcılık şeklinde kendini gösteren ve şiddete dönüşen yabancı düşmanlığı hepimizin dikkate alması gereken önemli bir trenddir. Türkiye, doğrudan ilgi alanına giren bu konuda da bu forum çerçevesinde çalışma yapmayı hedeflemektedir. Birlikte bu konuyu ele aldık.”
Davutoğlu: Hiçbir ülke bu katliamlara destek vermez
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye konusunda “Diplomasinin tıkandığı düşünülen yerlerde de bütün alternatiflerin özellikle sivil halkın korunması yönünde ve Türkiye olarak da kendi sınır güvenliğimiz ve kendi ulusal güvenliğimiz bağlamında tabii ki bütün senaryoların, alternatiflerin düşünülmesi lazım” dedi.
Davutoğlu, “Bundan kastettiğim hemen bir askeri müdahale gibi bir yaklaşım olarak algılanmasın fakat gidişin çok yoğun bir iç çatışmaya doğru gitmesi görüntüsü veriyor” diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile birlikte Terörizmle Mücadele Küresel Forumu toplantısının ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısından önce Clinton, Türkiye’nin eski Libya Büyükelçisi Levent Şahinkaya’ya Libya’da geçen yıl meydana gelen Kaddafi karşıtı ayaklanma sırasında New York Times muhabirlerinin ülkeden çıkarılmasındaki rolü nedeniyle plaket verdi.
Törenin ardından konuşan Davutoğlu, takdim edilen plaketin hem Türk-Amerikan ilişkilerinin ulaştığı boyut hem de insani konular söz konusu olduğunda nasıl bir dayanışma olduğunun en güzel örneklerinden biri olduğunu söyledi.
Terörizmle Mücadele Küresel Forumu ve bugün İstanbul’da yapılan bakanlar toplantısı hakkında bilgi veren Davutoğlu, ilk toplantının geçen Eylül ayında New York’ta Türkiye ve ABD’nin eşbaşkanlığında yapıldığını hatırlatarak, 9 ay içinde çok önemli gelişmelerin kaydedildiğini belirtti. Davutoğlu, forumun şiddete ve teröre varan her tür aşırıcılıkla sivil yöntemler kullanarak mücadele etmenin önemli bir aracı halinde kuvvetli bir zemin teşkil ettiğini söyledi. 29 ülkenin forumun üyesi olduğunu kaydeden Davutoğlu, çok sayıda ülkenin de üye olmak için talepte bulunduğunu bildirdi.
Davutoğlu, terörizmin dini ya da milleti olmadığının altını çizerek, forumun bugün ulaştığı düzey ve gördüğü kabulün övünç verici olduğunu söyledi.
-Annan planı ihlal edilmiştir-
Davutoğlu, Suriye konusundaki bir soru üzerine, dün El Hule’den sonra Hama’da da çok büyük bir katliam yaşandığını söyledi. Davutoğlu, “Her iki olay göstermiştir ki, maalesef, uluslararası toplumun büyük desteğiyle devreye sokulan Annan planı, ki 14 Nisan’dan bu yana devrede olduğunu düşünüyoruz, bu yönde çaba gösteriyoruz hepimiz destek veriyoruz, maalesef Suriye yönetimi tarafından birçok kereler by-pass edilmiştir, ihlal edilmiştir. Annan planının bırakın 6 noktasını, en temel noktası olan ağır silahların şehirlerden çekilmesi ve ateşkes ilanı bile sağlanamamıştır” dedi.
Türkiye’nin acıları durdurmak için Suriye’ye her türlü telkinde bulunduğunu ve bölgesel ve uluslararası düzeyde girişimler yaptığını dile getiren Davutoğlu, her platformda diplomasiyi çalıştırdıklarını ifade etti.
Davutoğlu, uluslararası toplumun şu anda Suriye rejiminin işlediği suçlar konusunda aslında ortak bir kanaate sahip olduğunu belirterek, Annan planından istenilen sonucun alınamadığını, İran ve Rusya’nın Suriye’de yaşanan katliamlara destek vermediklerini ifade ettiklerini söyledi.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Tabii ki kimse, hiçbir insan veya ülke bu katliamlara destek vermez. Ancak bu katliamlara sessiz kalınması da uluslararası toplumun bir zaafını oluşturuyor. Hem uluslararası toplumun insani bir zaafı hem de Türkiye açısından bakıldığında Türkiye’nin sınırında büyük bir istikrarsızlık unsuru var bugün. Beşşar Esed’in mevcudiyeti istikrar sağlamıyor bazılarının iddia ettiği gibi. Esed rejiminin uyguladığı yöntemler bölgesel istikrarı tehdit ediyor ve gittikçe artan bir dozda iç savaşın önünü açıyor. Dolayısıyla başta Rusya olmak üzere bütün aktörlerin, BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin Esed rejiminin bu saldırılarını durdurması için çok yoğun çaba içine girmesini gerekli görüyoruz. Bu noktada da Rusya ile temaslarımızı sürdüreceğiz. Muhtemel bir yeni toplantı fikri konusunda ise, şu ana kadar bize ulaşmış herhangi bir resmi teklif, davet yok. Gelmesi halinde tabii Türkiye olarak bütün uluslararası platformların bu çerçevede harekete geçirilmesine önem veririz.”
Davutoğlu, uluslararası toplumun tek bir ses olarak Suriye’deki zulmü durdurmak için çalışması gerektiğini belirterek, “Annan planı çerçevesinde yapılan çalışmaları da artık bir takvimlendirme yapma ihtiyacı ortaya çıkmıştır” dedi.
Dün gece İstanbul’da 14 ülkenin bakanlarıyla bir araya gelerek Suriye konusunu ele aldıklarını söyleyen Davutoğlu, Suriye muhalefetinin güçlendirilmesi ve daha kapsayıcı olması için faaliyetlerin yoğunlaştırılacağını bildirdi.
Davutoğlu, “Ama her şeyden önce rejimin bu tahrip etme kabiliyetinin ve bu zulme yönelik bu potansiyelinin dizginlenmesi, durdurulması lazım. Bu konuda da herkesin tek bir sesle konuşmasının vakti gelmiştir. Aksi halde 1990’lı yıllarda Bosna’da yaşadığımızın benzeri trajediler karşısında sessiz kalmamız durumunda, uluslararası sistem, çok ciddi bir çöküntü yaşar ahlaki sorumluluk açısından” diye konuştu.
-Öncelik diplomasi-
Davutoğlu, diplomasi yolları başarısız olursa askeri müdahalenin gündeme gelip gelmeyeceği yönündeki bir soru üzerine, önceliklerinin diplomasi olduğunu söyledi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
“15 ayda tanklara, toplara, bazen helikopterlere karşı bir halkın ne kadar onurla, haklı taleplerini dile getirmeye devam ettiklerini görüyoruz. Bu her şeyden önce herkesin saygı duyması gereken bir mücadeledir. Suriye halkı fazla bir şey istemiyor. Türklerin, Avrupalıların, Amerikalıların Ortadoğu’da veya dünyanın başka bölgesindeki demokratik ülkelerde olduğu gibi kendi kaderlerini tayin konusunda söz haklarını kullanmak istiyor. Geçen sene olaylar başladığında da bir yönetim değişikliği talep etmeden sadece reform talep ettiler. Bu barışçıl gösterileri şiddetle bastıran ve son olarak El Hule’de olduğu gibi kendi düzenli ordusuyla yapmıyormuş görüntüsü içinde ama arkadan Şebbihalar üzerinden kadınları, çocukları katleden bir anlayışın her şeyden önce meşruiyetini yitirdiği konusunda hepimizin açık bir tutum benimsemiş olması lazım. Kendi halkıyla savaşan hiçbir yönetimin ayakta kalması mümkün değildir. Biz hala diplomasinin yapabileceği şeyler olduğu kanaatindeyiz.”
Dün akşam Suriye konusunda bir araya geldiği 14 ülkenin bakanlarıyla da bunu paylaştığını kaydeden Davutoğlu, Rusya ile yapılabilecek görüşmeler, BM Güvenlik Konseyi içinde 7. fasıl da dahil olmak üzere atılabilecek adımları ve bütün alternatifleri gözden geçirdiklerini anlattı.
Davutoğlu, gelecek ay Fransa’da Suriye’nin Dostları Grubu’nun tekrar toplanacağını da ifade ederek, Kofi Annan’nın BM’de yapacağı bilgilendirmenin gözden geçirileceğini, Rusya ve Çin ile temas içinde olacaklarını söyledi. Davutoğlu, 2 hafta sonra yapılacak G-20 zirvesi çerçevesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesinin planlandığına işaret etti.
Davutoğlu, şunları belirtti:
“Diplomasiyi sonuna kadar kullanacağız ama diplomaside de ilkeler önemli. Bu ilkelerden kimsenin taviz vermemesi lazım ve diplomasinin tıkandığı düşünülen yerlerde de bütün alternatiflerin özellikle sivil halkın korunması yönünde ve Türkiye olarak da kendi sınır güvenliğimiz ve kendi ulusal güvenliğimiz bağlamında tabii ki bütün senaryoların, alternatiflerin düşünülmesi lazım. Bundan kastettiğim hemen bir askeri müdahale gibi bir yaklaşım olarak algılanmasın fakat gidişin çok yoğun bir iç çatışmaya doğru gitmesi görüntüsü veriyor. Burada her şeyden önce uluslararası toplumun tek bir ses, tek bir yöntem, tek bir politika getirmesi lazım. Şu andaki çabalarımız bu yönde sürüyor.”
Clinton: Suriye barışa, istikrara ve demokrasiye Esed gitmeden kavuşamaz
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, uluslararası toplumun Suriye sorunu konusunda uygulamaya geçirilebilir bir plan etrafında birleştirilebilmesi gerektiğini söyledi. Clinton, bu konuda tüm ülkelerle çalışmaya hazır olduklarını ancak böylesi bir işbirliğinin temel ilkesinin, “Esed ve rejiminin yerini yeni demokratik bir Suriye’ye bırakması olduğunu” ifade etti.
Terörle Mücadele Küresel Forumu Koordinasyon Komitesi’nin Conrad Otel’deki toplantısının ardından eşbaşkanlar Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ortak basın toplantısı yaptı.
Clinton, ABD’nin bu Forumu, dünyayı, teröre karşı daha güvenli bir yer haline getirmek ama bunu yaparken insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne riayet etmek için mükemmel bir ortam olarak gördüğünü belirterek, “Forum henüz birkaç aydır var ama daha şimdiden terörle mücadele konusunda akıllıca ve hayata geçirilebilir stratejiler ortaya koydu” dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na dün akşam Suriye konusunda düzenlediği bakanlar toplantısı dolayısıyla teşekkür eden Clinton, Suriye’deki durumun aciliyeti göz önüne alındığında Suriye halkını destekleme konusunda ortak çabaların yoğunlaşması gerektiğini söyledi.
-Suriye’deki geçiş süreci-
Washington’da Suriye Halkının Dostları Uluslararası Çalışma Grubu Grubu’nun toplandığını ve bu ülke üzerindeki baskıyı artırmak için bir çalışma yürüttüğünü belirten Clinton, “Uluslararası toplumun Esed sonrası bir Suriye için bir plan etrafında toplanması zamanı gelmiştir” dedi.
Dün Hama’da gerçekleşen “rejim destekli şiddetin” kabul edilemez olduğunu kaydeden Clinton, “Esed vahşetini ve iki yüzlülüğünü gösterdi. Suriye barışa, istikrara ve demokrasiye Esed gitmeden kavuşamaz, kavuşmayacak” diye konuştu.
Dün akşam İstanbul’da gerçekleşen Suriye toplantısında katılımcı ülkelerin atması planlanan bir dizi ortak adımın tartışıldığını kaydeden Clinton, Suriye yönetiminin Annan planının 6 maddesini de hayata geçirmesi gerektiğini belirterek, Suriye’de tüm tarafların üzerinde anlaştığı ve uyduğu bir ateşkesin sağlanması, Esed’in iktidarı devrederek ülkeyi terk etmesi, müzakereler yoluyla geçici bir hükümetin kurulması gerektiğini söyledi.
Suriye’deki geçiş sürecinin demokrasiye ve temsile dayanan, kapsayıcı bir hükümet kurulmasıyla sonuçlanması gerektiğini kaydeden Clinton, “Asker ve güvenlik güçleri üzerinde sivil denetim olmalı. Hukukun üstünlüğü çerçevesinde, geçmişlerine bakılmaksızın tüm vatandaşların kanun karşısında eşit olması sağlanmalı” dedi.
“Suriye içinde değişimden korktukları veya alternatiflerinden kaygı duydukları için halen Esed rejiminden yana hareket edenler olduğunu” belirten Clinton, “kendilerinin ısrarla olumlu ve kapsayıcı bir demokratik geçiş için yol haritası ortaya koyduklarını” söyledi. “Suriye halkını bu vizyona getirmek ve Esed rejiminden uzaklaştırmak gerektiğini” kaydeden Clinton, “Onlara kendileri için daha iyi bir gelecek hayal edebileceklerini göstermeliyiz” dedi.
“Uluslararası toplumu; uygulamaya geçirilebilir, Suriye içinde evrensel insan hakları için gösteri yapan, acı çeken ve ölenlere itibar eden bir plan etrafında birleştirmeliyiz” diyen Clinton, bu konuda, BM Güvenlik Konseyi üyeleri dahil, istekli olabilecek tüm ülkelerle çalışmaya hazır olduklarını kaydetti. Ancak Clinton, bu konudaki herhangi bir toplantı veya çalışmanın temel ilkesinin, “Esed ve rejiminin yerini yeni demokratik bir Suriye’ye bırakması olduğunu” ifade etti.
Suriye muhalefetiyle çalışan ülkeler arasında bir işbirliği sağlanmasını istediklerini belirten Clinton, gelecek hafta İstanbul’da Suriye konulu bir toplantı düzenleneceğini, burada uzmanların Suriye muhalefeti temsilcileriyle bir araya geleceğini söyledi.
-Suriye için Yemen formülü-
Kendisinin yarın Washington’da Kofi Annan’la görüşeceğini, Suriye konusundaki danışmanını da Suriye’de bir geçiş yönetimi konusunu Rus yetkililerle tartışması için Moskova’ya göndereceğini kaydeden Clinton, “Ölümlerin sürmesinden hiçbirimiz memnun değiliz. İleri adımlar atmak konusunda kararlıyız” dedi.
Annan Planı’na son bir destek vermek gerektiğini, böylece BM Güvenlik Konsey’i üyelerinin planın işlemediğini görebileceğini belirten Clinton, “Suriye konusunda bizimle henüz işbirliği yapmayan, hatta Esed rejimine aktif destek veren ülkelere burada bir gelecek olmadığı mesajını açık bir şekilde vermemiz gerekiyor” diye konuştu.
Yemen’de de ekonomik yaptırımlar ve uluslararası baskı yoluyla bir yıllık süreçte yönetimin geçişinin sağlandığını hatırlatan Clinton, “Biliyoruz ki ekonomik baskıyı diri tutmak, yalıtmak, davayı unsurlarıyla inşa etmek, destek vermek konusunda çekingen davrananları veya Esed’in alternatifleri konusunda kaygısı olanları ikna etmek zorlu bir diplomasi çalışması. Biz de burada bir açıklama yapıp Suriye’deki insanların hayatını kurtarmak isteriz. Ancak önümüzde duran zorlu görevin, Suriye’deki geçiş ve bu geçişin kolaylaştırılması konusunda daha çok kimseyi ikna etmek olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
-İran’a eleştiriler-
İran’ın Suriye konusunda bir arabuluculuk rolü olup olamayacağının sorulması üzerine Clinton, “ABD için, Esed’i iktidarda tutma konusunda bu kadar çaba harcayan bir ülkenin yapıcı bir aktör olacağını hayal etmek zor. İran bu noktada uygun bir ortak değil” yanıtını verdi.
“Türkiye’nin de uluslararası toplumun da, ABD’nin İran’ın nükleer silah üretmesinin önüne geçilmesi hedefini paylaştığına” işaret eden Clinton, bu konuda “baskı” ve “diplomasi”den oluşan iki ayaklı bir strateji izlediklerini söyledi. ABD’nin konuyla ilgili barışçıl bir çözüme ulaşmak istediğini belirten Clinton, İran’ın yeniden müzakere masasına gelmesinin söz konusu baskı stratejisinin bir başarısı olduğunu savundu.
-Terörle mücadelede Türkiye’yle işbirliği-
Türkiye’yle terörizmle mücadele alanında yakın bir işbirliği yaptıklarını dile getiren Clinton, “Her geçen hafta, daha yakın nasıl çalışabileceğimiz ve Türkiye’nin PKK’ya karşı mücadelesini nasıl destekleyebileceğimiz konusunda yeni bir şey öğreniyoruz” dedi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla üçlü görüşme imkanı da bulduklarını bildiren Clinton, görüşmede, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki geçiş süreçleri çerçevesinde Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik işbirliği ve ortaklığı güçlendirmeyi de içine alan bir dizi meseleyi değerlendirlerini söyledi.
AA
Bir yanıt yazın