ÖZERSAY “HADİSESİ”
HÜSEYİN MÜMTAZ
Vaziyetin vahametini iyice ifade edebilmek için “olay” yahut” vak’a” sözcüklerini değil de “hadise”yi seçtim.
Siz veya ben, “vatandaş” olarak;
a)Başbakan’ın ”Yoğun gündemi” yüzünden Bakanlar Kurulu toplantısının ertelenmesini;
b)Nisap sorunu yüzünden Meclis’in bir türlü toplanamamasını, toplanmaya niyetlendiği zaman da Meclis çalışanları sendikasının uyarı grevi nedeniyle yine toplanamamasını, bütün bunlardan sonra haftada sadece bir gün toplanabilip havanda su dövmesini;
c)Bulutoğulları’nın başının üzerine konan kalasın bir ucuna Cumhurbaşkanı’nın, diğerine Başbakan’ın oturup tahterevalli oynamalarını;
d)Grevsiz günlerde bile Lefkoşa, Girne’nin pis olmasını, kaldırım işgallerini, karayollarının bakımsızlığını, Arapça ve Kürtçe konuşulan ve “girilemeyen” gettolar teşekkül etmesini, sokak aralarındaki çukurları, bireylerin adam sendeciliğini, bigâneliğini, vurdumduymazlığını…
…eleştirebiliriz.
KKTC’de on gün bulununca bütün bunlar size “olağan” gelebilir.
Çünkü “Çarşı her şeye karşı”dır ama KKTC’de “Herkes, herkese ve her şeye karşı”dır.
Alışırsınız..
Fakat Özersay devleti, sistemi, durumu eleştiremez..
Çünkü “devlet”in maaşlı görevlisidir.
Devlet adına görüşmelere katılır, heyetle yahut heyetsiz Lefkoşa’da yahut dünyanın her bir köşesinde “görüşmeler” yapar.
Çat burada, çat kapı arkasındadır.
Bu “görüşmeler”in tutanakları var mıdır, bilemem?
Özersay şimdi de, “Herkese Açık Etkinlik” düzenliyormuş, “TOPARLANIYOR”muş ve “YENİ BİR YOLA ÇIKIYOR”muş,”HADE!”ymiş…
“ ’Toparlanıyoruz’ hareketi, Kuzey Kıbrıs’ta genel olarak siyasete olan güvenin önemli ölçüde azaldığı ve giderek umutsuzluğun yaygınlaştığı bir dönemde, bu coğrafyada yaşayan ve buranın her anlamda yaşanabilir bir düzene sahip olması için söyleyecek sözü olan her kesimden insanın bir araya geldiği, esasen twitter üzerinden tartışan ve fikir üretenlerin yer aldığı bir hareket”miş..
“ ‘Toparlanıyoruz”, temiz bir toplumun, demokratik, şeffaf, hesap verebilir ve güvenilir bir siyasi kültürün ve kurumların oluşturulması için söyleyecek sözü ve yapılacak eylemi olan, bu uğurda harekete geçme cesaretine sahip herkesi, temiz olması kaydıyla kucaklamaya hazır”mış.
Kuzey Kıbrıs’ta a)siyasete olan güvenin önemli ölçüde azaldığını, b)umutsuzluğun yaygınlaştığını; c)temiz bir toplum, demokratik-şeffaf-güvenilir siyasi kültür ve kurumlar olmadığını…
…yukarıda ifade ettiğim gibi bütün vatandaşlar söyleyebilir ama devletin maaşlı-paralı görevlisi söyleyemez.
Görevlerinden istifa eder, ayrılır, “affedilir”, alınırsa; yâni serbest-sade-düz vatandaş olarak sine-i millete dönerse tabii söyleyebilir..
“Toparlanır”, Selimiye’nin arkasındaki meydanda değil nerede isterse çay-kahve içer tartışır.
Ama bu şapkayla olmaz..
Hele “entelektüel birikimiyle”, bir “takipçisine” ifade ettiği gibi; “Özet: Toparlanıyoruz hareketi Kıbrıslı Türklerin benimseyeceği vizyon ne olursa olsun, her hal ve şartta yapılması gereken ortak paydalara odaklanır, temiz toplumu düzgün idareyi hedefler…Sizin bahsettiğiniz şekilde herhangi bir ön-kabulden hareket etmez (“adanın bölünmüşlüğünü kabullenmek” gibi)” çabasına giremez..
Devletin maaşlı elemanı “toplumun temiz olmadığını”, “idarenin düzgün olmadığını” söyleyemez.
“Adanın bölünmüşlüğü” konusunda fikir beyan edemez.. Ederse, “birleşme”den ne anladığını da anlatması gerekir.
Rum’a iltihak ederek mi “birleşme”, yoksa “iki eşit ve bağımsız devletin” kendi özgür iradeleriyle eşit koşullarda oturacakları masada eşit koşullarda kuracakları bir ortaklık bağlamında mı “birleşme”?
Özersay, Talât zamanından beri devletin görevlendirdiği maaşlı bir devlet görevlisi gibi değil de bağımsız-dokunulmaz bir tür vali-yüksek komiser gibi hareket ediyor.
Özersay’ın dilinin altında bir bakla var.
Lâf dönüp dolaşıp Kıbrıs’ın iki tarafındaki başkanlık seçimlerine geliyor.
Güney’de Hristofiyas geçen hafta; “Çözüm umudu görmediği” için 2013 seçimlerinde aday olmayacağını açıkladı. Oysa işin arkasında “iç siyasi dengeler” var.
Bizde Eroğlu ise 2010’da seçildiğine göre iki yılı yeni doldurdu, demek ki önümüzde 3 yıl gibi bir süre var..
Diye düşünüyorduk..
Şimdi yanıldığımızı zannediyorum..
Baksanıza Özersay “sanal âlemde”, “sosyal paylaşım platformları” aracılığı ile örgütleniyor. Propaganda yapıyor. Kamuoyu oluşturuyor..
Bir adım sonrası…
“Koşullar olgunlaştığında”…
Aday olduğunu açıklamasıdır.
O halde belki erken bir soru olacak ama…..
Siz ne düşünüyorsunuz?
Sizin adayınız kim?
Önümüzdeki üç yıl bir de “Özersay hadisesi” ile uğraşmamak için herkesin erken zamanda bir karara varması ve tavrını belirlemesi gerek. 20 Mayıs 2012
57′NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ
Bir yanıt yazın