HALKLARI VANTUZLAMA SAVAŞI


İran nükleer tesisleri ve askeri alt yapısı hedeflerinin aynı zamanda ya da kısa bir süre içinde kısıtlı şekilde vurulmasının güçlükleri biliniyor.
ABD’nin sonucu felakete yol açacağı belli çok geniş kapsamlı saldırısı olmadığı taktirde her tür saldırının İran’ı nükleer programından ancak geriletebileceği bildiriliyor.
Suriye’ye de yapılacak saldırının zincirleme reaksiyonla benzer sonucu sağlayacağı görülüyor. 
O nedenle -şimdilik,Arap-İslam ülkelerini etnik ve mezhepsel temelde çözmeye devam etmek ve onları istikrarsızlığa sevkedecek gevşek federatif yapılar ya da heveslere sürükleme süreci işliyor.
Çünkü Rusya ve Çin’in dolara dayalı ekonomi sisteminin yerine geçecek yeni  bir ekonomi sistemiyle  küresel güç olmak hedefi karşısında, ekonomik ve siyasi etki gücü tartışılmaya başlanan ABD, Arap İslam ülkelerinde ve Suriye’de,İran’da rejim değişiklikleri üzerinden kayıplarını tazmin etmek mecburiyetindedir… 
*
Nitekim Washington’da Başkan Obama,İsrail Başbakanı Netanyahu’ya  İran’ın nükleer sorununa diplomatik çözüm bulmak istediklerini,
Ertesi gün basın toplantısında da Suriye’ye bir askeri operasyon düzenlemelerinin söz konusu olmayacağını, siyasi ve ekonomik tecritin çözüm sağlayacağını açıklıyor.
Dikkatler ABD’nin siyasi ve ekonomik tecrit sağlayıcı üstünlüğü ya da  Rusya Başkanı Putin’in,”ABD imkanları ötesinde kredi ile yaşayan bir ülkedir.Borcunun bir kısmını dünya ekonomisinde dinlendiriyor ve doların monopol durumunu kullanarak,dünya ekonomisinde asalak gibi yaşıyor” ifadesiyle betimlediği gücü karşısında diğerlerinin ne yapabileceğine çevriliyor…
*
1973’ten beri petrol ticaretinin dolarla yapılması ve dolara talebin oluşturduğu monopol durum mütemadiyen ABD’nin ihtiyacı malları diğer ülkelerden ucuza almasıyla haksız rekabet oluşturuyor. 
Dünya rezerv  parasının sahibi ABD, dolar yerine ortak dünya dövizi kullanmak ya da altın standardına geri dönüş ya da IMF nin aktarma haklarının uluslararası döviz haline getirilmesi alternatiflerini  oluşturmaya  razı gelmiyor. 
2003’te Irak petrolünü dolar yerine Euro karşılığı satma kararı aldığında  işgale uğruyor ya da 2010’da petrol ticaretinin dolarla yapılmasının aleyhinde Çin,Rusya gibi ülkelerin baskısıyla IMF Başkanı Strauss Kahn başka alternatifler önerince cinsel taciz davasıyla hapse atılarak görevinden alınıyor.

*
2011 Temmuz’da 175 milyar varillik rezerviyle dünyanın dördüncü büyük petrol ülkesi İran’ın petrolünü dolar dışında  euro,ulusal paralar ya da altın karşılığında satmaya başlamasıyla ABD liderliği için son mu başlıyor?
Nitekim ağır borç yüküyle ABD,İran’ın nükleer programına dair uluslararası kamuoyu ile tam işbirliğinin olmamasını da ciddi bir küresel tehdit olduğu algısıyla, yüksek borçları ödeyebilme ve büyümek kaygısında Avrupa,birlikte;bu kez petrol ticareti ve petrolün fiyatı perspektifinde İran odağından ve o’nun cenahında gelişen bir ekonomik savaş başlatmış bulunuyor…

*
Avrupa’da borçların finansal istikrara verdiği zararla oluşan resesyonda Euro kuru düşük seyrederken,her zaman petrol piyasasında fiyatların yükseldiği durumda düşen dolar kuru, yükselen petrol fiyatlarına rağmen yüksek seviyede kalıyor.
Petrol fiyatının 100 dolar civarında seyrettiği şu günlerde ülkelerin yüksek petrol harcamaları yüzünden dolar talebi artarken, ABD ekonomisi kazanıyor…
Önce ABD ardından Avrupa’nın ekonomisinde gelişmeye doğru bir denge oluşturulmuş gibidir,ABD dolarının daha çok yükselmesi halinde ihraç ürünlerinin rekabet gücünü kaybedeceği için fazla yükselmesine imkan vermemeye çalışılıyor.
Petrol fiyatlarının yükselmesi kimi ülkenin ekonomisine pozitif kimine negatif yükler getirirken -mesela, petrol fiyatlarında 10 dolarlık artış Türkiye ekonomisi maliyetlerine 4 milyar dolar civarında ek yük ve cari açık yüklemektedir.
O nedenle ABD ve Avrupa  Ortadoğu’da Suriye ve İran’da istikrarsızlığın korunmasından  büyük yarar sağlıyor!

*
İran,ABD ve Avrupa’nın uyguladığı petrol ambargosundan bizzat Avrupa ülkelerinin zararlı çıkacağından yanadır.
Nitekim son gelişmeler nedeniyle petrolünü  3-5 yıllık uzun vadeli anlaşma,satış konusunda önşartsız ve petrol satışından hasıl olan ödemenin anında yapılması,İran petrolünün İngiltere ve Fransa’ya satılmaması  taahhütüyle İtalya, Almanya, Hollanda,Belçika, Portekiz, Yunanistan, İspanya ve Çek Cumhuriyeti’nin rafinerilerine satıyor.
İngiltere ve Fransa’ya petrol satışını durdurduktan sonra bu şartlar çerçevesinde gelişmelerin ardından -şimdi,Çek Cumhuriyeti ,Hollanda ve Belçika’ya da petrol satışını durduracağını bildirirken;Avrupa piyasalarında petrol açığı yaratıyor!
*
Bu şekilde İran petrol talebini yükselterek Avrupa’nın sabrını test ediyor.
Avrupa’nın ya petrol harcamalarını azaltmasını-bu suretle, Avrupa’nın ABD dolarına talebini daraltmayı ve hem ABD hem Avrupa ekonomisinin genişlemesini engellemeyi,
Ya da Avrupa’nın giderek yükselen fiyatlarıyla petrol harcamalarını sağlarken ABD dolarının aşırı değerlenmesi ardından ABD’nin ihracaatına sekte vurmayı,
Ya da Kuzey Afrika’dan gelen taleplerle Avrupa’nın Euro kurunda sıkışmasına,
Ya da İran’dan petrol almak isteyenlerin euro rezervi tutmalarını hedefliyor.
*
Bu suretle İran, ABD ve müttefikleri cephesini ekonominin gerçekleriyle dağıtmayı öngörüyor.
Üstelik büyüme hedefini düşüren Çin-böylece,İran’ı hedeflerinde destekliyor ve -işte, bu haber şimdi, borsaların satışa yönelmesine neden oluyor.
İran stratejisinin Suriye’ye müdahale etmek ya da İran’a darbe indirmek vaveylasında ABD ve müttefiklerinin sonsuz dolar emisyonuyla doların gerçek değerinin ne olduğunu bir gün idrak etmeleri üzerine kurulduğu anlaşılıyor.

*
Yükselen petrol açığını kapatmayı teminen üretim arttıran Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler kazanırken,model ülke rolüne pek hevesiyle -mesela,Suriye politikasında kraldan çok kralcılığıyla Türkiye’ye ne oluyor?
8.3.2012

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir