CEMAATÇİ YENİ TÜRKİYE’DE YENİ CHP KURULTAYLARI

Türkiye Cumhuriyeti ideolojik karakterini belirlediği ve buna göre siyasal ve toplumsal yapılanmasını şekillendirmeye giriştiği ilk yıllardan beri büyük siyasal ve toplumsal sorunlar yaşıyor.
Her zaman karmaşacı karakteriyle etkilerini çözümde değil çözümsüzlükte ortaya çıkaran olumsuz yüzüyle Laisizm-İslam ve Türk-Kürt çatışması,temel ideoloji doğrultusunda siyasal ve toplumsal yapılanmanın engelini oluşturuyor.

*
Ne ki her dönem kavganın köklü bir vesilesi olan“Din”i,toplumsal davranış ve sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olarak kurgulayan ve bunu liberalizme monte eden  “Cemaatçilik” toplumsal desteğini meclise de taşımayı başarmıştır -şimdi, siyasal ve toplumsal alanda kasırga gibi esiyor…
Öyle ki bugün,ABD’den aldıkları destekle Fethullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan’ın birlikte modern Türkiye Cumhuriyetini sonlandırdıkları konuşuluyor.
*
Her birinden genişlemek kaydıyla kilit göreve yerleştirilen çok değil beşer-onar adamla başlatılan girişimle,
Bugün Polis Okulları, Polis Akademilerden Emniyete ve İstihbaratta örgütlenme giderek yargıda,üniversitelerde,medyada ve sivil toplumda yapılanmayla siyasal ve toplumsal sistem kontrol altındadır.
Halkın iradesi kamu gücü ve kamu yetkilerini kullanan özerk kurumlarla ekonomik işleyişten uzaklaştırılmış ve kilit yönetimler tutulmuştur.
Merkezi ve yerel yönetimlerde,yatırım ajansları,belediyeler ve köylerin altyapılarının desteklenmesi idarelerinde de!
Cumhuriyet ideolojinin savunucusu TSK düşürülmüş,savunma, güvenlik ve istihbarat konuları cemaatin ve AKP iktidarının denetimine geçmiştir.
Üstelik yarının teminatı olarak dindar bir nesil yetiştirme hedefi de koşturuluyor!

*
Yetmiyor!Tayyip Erdoğan’ın gücü ve siyasi parti olmadığı halde kitleler üzerinde etkileşim yeteneğiyle cemaatin ülke politikalarını domine eden gücü,birlikte bir şekilde,
Cumhuriyet tarihinin çok defa ihtiyaç gösterdiği Atatürk ilke ve inkilâplarına uygun davranmak, korumak, yaşatmak ve hakim kılmakla yükümlü CHP’yi,
Atatürkçü ilkelerinin eskimiş,hesaplaşılması ve aşılması gerekli,tek tipçi bir ideoloji olduğu savını paylaşan sosyal demokrat,kürtçü,liberal,sosyalist hempaların işbirliği ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu vasıtasıyla yeniCHP’ye dönüştürmüş  bulunuyor!
*
CHP’nin Atatürkçü Düşünce Sisteminden yükselen il ve ilçe örgütleri çevresinde ilişkilerinde yazısız kurallar ve geleneklerde yapısallaşmış ve kurumlaşmış,davranış birliği içinde,katılımcı,özgür milyonlarca kadın,erkek ve her yaşta seçmen kitlesinde büyük hayal kırıklıkları oluşmuştur ve umut yeşermiyor.
Kitleler yeniCHP’ye dönüşümün yarattığı amansız rahatsızlıkta -üstelik,dönüşümdeki rolüyle karizması,gelenekçiliği ve rasyonelist alt yapısı yetersizliği ve CHP’ye kurulan tuzaktan kendini aklayamayan görüntüsüyle Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı hayıflanmada giderek uzlaşıyor.
SONAR firmasının yaptığı  son ankette yeniCHP’nin seçimden bu yana yüzde 6 oy kaybettiği tesbit ediliyor!
*
Bu tepkiden “Yeniden CHP Hareketi” adıyla birleşen muhalif partililer olağanüstü tüzük kurultayı talep etmiştir -ne ki, bu taleple birlikte parti yönetimi de bir taktik savaşı açıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu muhalefetin başvurusunu işleme almıyor,kendi belirlediği gündemde toplanmak üzere 26 Şubat’ta kurultay kararı çıkarıyor.
Durumun kayyuma götürüleceği söylentisi karşısında bu kez muhalefetin başvusunu görüşmek üzere 1 Mart’ta ikinci kurultay toplanması daveti, muhaliflerin kurultayın kendi gündemleriyle toplanmasındaki ısrarı üzerine de 1Mart’taki kurultayı 27 Şubat’a kaydırarak garip bir geldili-gittili tutuma girmesi,Kılıçdaroğlu’nun yeteneklerine dair kitlede oluşan uzlaşının pekişmesine neden oluyor.
Parti içi muhalefetin önünü kesmek,tüzük maddelerini görüşecek ilk kurultayda muhaliflerin bolca yuhalanmasını teminen 13 bin kişilik salonda yapılması kararı,ayrı kurultay taleplerinin önüne geçmek üzere tüzükte birden çok kurultay çağrısı yapılması halinde genel başkana gündemleri birleştirme yetkisi verilmesi  önerisi Kılıçdaroğlu’nun antidemokratik uygulamaları olarak dikkat çekiyor.
CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav parti içi muhalefete destek verirken,”Partinin adresini bilmeyenler,partiye oy vermeyenler bugün MYK’da ve Meclis’te”diyor,”CHP Atatürk’e bile kalmadı,Kılıçdaroğlu’na da kalmaz”ifadesiyle kararlılığı açıklıyor.
*
En fenası,CHP’de bölünmekten öte yol görünmüyor.
YeniCHP’nin de kervana katılmasıyla beraberFethullah Gülen ve Tayyip Erdoğan’ın birlikte ileri demokrasi vaadiyle totaliter islamcı bir polis devleti oluşturdukları şu günde;
Bölünme halinde Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve o’nun inkilâp ve ilkeleri doğrultusunda,çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde demokrasi,hukukun üstünlüğü,insan haklarını ve azınlık haklarını güvenceye alan kurumların varlığını talep eden milyonlarca her yaşta kadın-erkeğin sahipsizleştirilmesi halinin,
Atatürkçülüğü asla temsil etmeyen Kılıçdaroğlu’nun eğreti yeniCHP’siyle hizalayıp getiriyi ve götürüyü mukayese etmek gerekiyor.
Çünkü o milyonlarca her yaşta kadın ve erkek;Atatürk’ün,”Devrim yasası, eldeki yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça, başladığımız devrim ve yenilik bir an bile durmayacaktır.Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır”düsturunun yaşayan abideleridir.

*

Diğer olumsuzluk Türk-Kürt çatışmasında Kürtler sokaktayken… 

15.2.2012
Türkiye Cumhuriyeti ideolojik karakterini belirlediği ve buna göre siyasal ve toplumsal yapılanmasını şekillendirmeye giriştiği ilk yıllardan beri büyük siyasal ve toplumsal sorunlar yaşıyor.
Her zaman karmaşacı karakteriyle etkilerini çözümde değil çözümsüzlükte ortaya çıkaran olumsuz yüzüyle Laisizm-İslam ve Türk-Kürt çatışması,temel ideoloji doğrultusunda siyasal ve toplumsal yapılanmanın engelini oluşturuyor. * Ne ki her dönem kavganın köklü bir vesilesi olan"Din"i,toplumsal davranış ve sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olarak kurgulayan ve bunu liberalizme monte eden  "Cemaatçilik" toplumsal desteğini meclise de taşımayı başarmıştır -şimdi, siyasal ve toplumsal alanda kasırga gibi esiyor... Öyle ki bugün,ABD'den aldıkları destekle Fethullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan'ın birlikte modern Türkiye Cumhuriyetini sonlandırdıkları konuşuluyor. *
Her birinden genişlemek kaydıyla kilit göreve yerleştirilen çok değil beşer-onar adamla başlatılan girişimle,
Bugün Polis Okulları, Polis Akademilerden Emniyete ve İstihbaratta örgütlenme giderek yargıda,üniversitelerde,medyada ve sivil toplumda yapılanmayla siyasal ve toplumsal sistem kontrol altındadır. Halkın iradesi kamu gücü ve kamu yetkilerini kullanan özerk kurumlarla ekonomik işleyişten uzaklaştırılmış ve kilit yönetimler tutulmuştur. Merkezi ve yerel yönetimlerde,yatırım ajansları,belediyeler ve köylerin altyapılarının desteklenmesi idarelerinde de!
Cumhuriyet ideolojinin savunucusu TSK düşürülmüş,savunma, güvenlik ve istihbarat konuları cemaatin ve AKP iktidarının denetimine geçmiştir. Üstelik yarının teminatı olarak dindar bir nesil yetiştirme hedefi de koşturuluyor! *
Yetmiyor!Tayyip Erdoğan'ın gücü ve siyasi parti olmadığı halde kitleler üzerinde etkileşim yeteneğiyle cemaatin ülke politikalarını domine eden gücü,birlikte bir şekilde,
Cumhuriyet tarihinin çok defa ihtiyaç gösterdiği Atatürk ilke ve inkilâplarına uygun davranmak, korumak, yaşatmak ve hakim kılmakla yükümlü CHP'yi, Atatürkçü ilkelerinin eskimiş,hesaplaşılması ve aşılması gerekli,tek tipçi bir ideoloji olduğu savını paylaşan sosyal demokrat,kürtçü,liberal,sosyalist hempaların işbirliği ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu vasıtasıyla yeniCHP'ye dönüştürmüş  bulunuyor! *
CHP'nin Atatürkçü Düşünce Sisteminden yükselen il ve ilçe örgütleri çevresinde ilişkilerinde yazısız kurallar ve geleneklerde yapısallaşmış ve kurumlaşmış,davranış birliği içinde,katılımcı,özgür milyonlarca kadın,erkek ve her yaşta seçmen kitlesinde büyük hayal kırıklıkları oluşmuştur ve umut yeşermiyor.
Kitleler yeniCHP'ye dönüşümün yarattığı amansız rahatsızlıkta -üstelik,dönüşümdeki rolüyle karizması,gelenekçiliği ve rasyonelist alt yapısı yetersizliği ve CHP'ye kurulan tuzaktan kendini aklayamayan görüntüsüyle Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı hayıflanmada giderek uzlaşıyor.
SONAR firmasının yaptığı  son ankette yeniCHP'nin seçimden bu yana yüzde 6 oy kaybettiği tesbit ediliyor! * Bu tepkiden "Yeniden CHP Hareketi" adıyla birleşen muhalif partililer olağanüstü tüzük kurultayı talep etmiştir -ne ki, bu taleple birlikte parti yönetimi de bir taktik savaşı açıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu muhalefetin başvurusunu işleme almıyor,kendi belirlediği gündemde toplanmak üzere 26 Şubat'ta kurultay kararı çıkarıyor.
Durumun kayyuma götürüleceği söylentisi karşısında bu kez muhalefetin başvusunu görüşmek üzere 1 Mart'ta ikinci kurultay toplanması daveti, muhaliflerin kurultayın kendi gündemleriyle toplanmasındaki ısrarı üzerine de 1Mart'taki kurultayı 27 Şubat'a kaydırarak garip bir geldili-gittili tutuma girmesi,Kılıçdaroğlu'nun yeteneklerine dair kitlede oluşan uzlaşının pekişmesine neden oluyor.
Parti içi muhalefetin önünü kesmek,tüzük maddelerini görüşecek ilk kurultayda muhaliflerin bolca yuhalanmasını teminen 13 bin kişilik salonda yapılması kararı,ayrı kurultay taleplerinin önüne geçmek üzere tüzükte birden çok kurultay çağrısı yapılması halinde genel başkana gündemleri birleştirme yetkisi verilmesi  önerisi Kılıçdaroğlu'nun antidemokratik uygulamaları olarak dikkat çekiyor.
CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav parti içi muhalefete destek verirken,"Partinin adresini bilmeyenler,partiye oy vermeyenler bugün MYK'da ve Meclis'te"diyor,"CHP Atatürk'e bile kalmadı,Kılıçdaroğlu'na da kalmaz"ifadesiyle kararlılığı açıklıyor. * En fenası,CHP'de bölünmekten öte yol görünmüyor. YeniCHP'nin de kervana katılmasıyla beraberFethullah Gülen ve Tayyip Erdoğan'ın birlikte ileri demokrasi vaadiyle totaliter islamcı bir polis devleti oluşturdukları şu günde; Bölünme halinde Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve o'nun inkilâp ve ilkeleri doğrultusunda,çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde demokrasi,hukukun üstünlüğü,insan haklarını ve azınlık haklarını güvenceye alan kurumların varlığını talep eden milyonlarca her yaşta kadın-erkeğin sahipsizleştirilmesi halinin,
Atatürkçülüğü asla temsil etmeyen Kılıçdaroğlu'nun eğreti yeniCHP'siyle hizalayıp getiriyi ve götürüyü mukayese etmek gerekiyor.
Çünkü o milyonlarca her yaşta kadın ve erkek;Atatürk'ün,"Devrim yasası, eldeki yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça, başladığımız devrim ve yenilik bir an bile durmayacaktır.Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır"düsturunun yaşayan abideleridir. *
<p>Diğer olumsuzluk Türk-Kürt çatışmasında Kürtler sokaktayken... 
</p> 15.2.2012 - kilicdaroglu partisinin grup toplantisinda konustu 111777 5

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir