Suriye’de Beşşar El Esad,”Suriye lâik olan tek Müslüman Arap devletidir. Lâik ülkede mezheple uğraşılmaz.Suriye’yi karıştırmak için olayı mezhep boyutuna indiriyorlar.Her adımı atarım ama din eksenli şeriat partilerine izin vermem. Laikliğe zarar verecek örgütlenmeye izin vermem. PKK Türkiye için neyse, İhvan-ı Müslimin de bizim için o’dur”diyor ve ülkesine uygulanmak istenen modele direniyor.
Bir yanda konjonktür fırsat verdikçe ardarda uyguladığı reformlarla halkın demokratik ve ekonomik gelişmesinin önünü açıyor.
Öte yanda ekonomik etki gücünü kaybetmeye başlayan,Arap İslam ülkelerinde ve Suriye’de de ayaklanmalar üzerinden kayıplarını tazmin etmeye çalışan ABD ve müttefikleri ile onların her türlü destek verdiği ve El Esad rejimiyle asla siyasal diyalog kurmamasını teşvik ettiği silahlı islamcı muhalefete karşı mücadele veriyor.
Doğrusu haksızlık! Nitekim Suriye dehşet bir hengameyi yaşıyor!
*
ABD ve müttefikleri Suriye üzerinde siyasi ve ekonomik provakosyonlarını arttırırlarken sivillerin korunması bahanesiyle Fransa’nın geliştirdiği askeri koruma altında insani koridorlar kurulması önerisi kuvvet kazanıyor. İnsani koridorların kurulması için ya Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Suriye’yi ikna edecektir ya da uluslararası camia insani koridorları kurmaya hak kazanacaktır.
ABD ve müttefikleri için Türkiye islam dünyasının bir temsilcisi sayılıyor,Türkiye ise sınırlarının ötesinde Suriye topraklarında açılacak insani koridorlarda muhalif güçlerle birlikte Suriye rejiminin düşürülmesinde kararlı bir tetikçi!
*
Kim için?Ne için?
Suriye krizinin 9. ayında muhaliflerin kim oldukları ve ne istediklerine dair gerçek bilgiler daha bilinir duruma geliyor.Lâik Türkiye’nin Suriye muhalefetinin yüzünü öğrenmesi ve nereye savrulduğunu bilmesi gerekiyor.
*
Suriye nufus coğrafyasının yüzde 70’i Sünni Müslümandır,gerisi Nusayri/Alevi ve Dürzi. 1970’te Nusayri mezhebinden Hafız Esad’ın darbeyle iktidara geldiği günden bu yana Aleviler çoğunluk Sünnilere egemen bulunuyor.
Alevileri kafir sayan kimi radikal Sünni alimin etkisinde -mesela,1982’de Alevilere karşı ayaklanıyorlar-fakat, Hafız Esad rejimince kanlı bastırılarak siniyorlar.Rağmen -bugün, çoğunlukta sünni rejim protestocusudur, El Esad rejimine karşı haklı taleplerinin reform uygulamalarıyla karşılanmasından yanadır.
Suriye’nin sosyal yapısı nedeniyle siyasi özgürlüklerin kısıtlı olmasından faydalanan-işte, Vahhabiler ve İhvan-ı Müslimin hareketi sosyal yapıyı kendi lehlerine çevirmek üzere direniştedirler.
*
Suriye’de olayları çıkaran Vahhabiler itikadi konularda akla yer vermemekte,sadece nakil (Kuran ve Sünnet) ile hareket etmektedir.Suudi Arabistan’ın etkisinde ve Hanbeli mezhebine bağlı olduklarını savlıyorlar, İmam-ı Azam’ın Sünni, İmam Malik’in Maliki ve İmam Şafi’nin Şafii mezheplerini müslüman dahi saymıyorlar. Suriye’de rejime karşı silahla direniyor ve teröre neden oluyorlar.
İhvan-ı Müslimin ise Mısır merkezinden Suriye’de de toplumun ıslahı ve islamileştirilmesi amacıyla,bireyden başlayarak çevreye doğru yayılan bir hareketi temsil ediyor. İslam önce bireyin vicdanında hakim kılınıyor ve o noktadan hareketle öğrenci dernekleri,meslek ve medya örgütleri ve çok değişik amaçlı derneklerden genişleyerek iktidar hedefleniyor.Tıpkı Fethullah Gülen hareketini andırıyor.
*
Vahhabi liderleri Muhammed bin Abdullah, İbni Teymiye ve Şeyh Salih’tir.Şeyh Salih Suriye aleyhine cihat fetvasında Beşar El Esad’ın kafir olduğu,Alevilerin rafizi, öldürülmelerinin caiz ve ülkenin zalim,tehlikeli ve habis olduğundan bahisle yıkılmasını istiyor.
İhvan-i Müslimin bu noktada devreye giriyor ve direnişini Alevilerin İslam dini dışında olduğu-o nedenle Suriye Anayasasına göre El Esad’ın Cumhurbaşkanı olmaması gerektiğinden başlatıyor.
*
Suudi Arabistan’ın Vahabileri ve Mısır’ın İhvan-ı Müslimin hareketine desteğine,Türkiye,Katar,Küveyt ve Lübnan da çok açık parasal,stratejik ve taktik destekle katılmaktadır.Suriye ordusundan kaçan Albay Hüseyin Harmuş’un kurduğu Özgür Suriye Ordusu rejime yönelik teröre başvururken, Suudi Arabistan’ın El Arabiya ve Katar’dan El Cezire televizyonları da muhalif protesto ve direnişlerin propagandasını yapıyor.
*
Bu çerçevede Suriye keşmekeşi her gün daha gerginleşirken,Rusya ABD ve müttefiklerinin Suriye içişlerine müdahale etmesine karşı çıkma sinyali vermek üzere biri uçak üçü askeri savaş gemisini Suriye Tartous Limanı’na gönderiyor.Rusya’nın Suriye krizine askeri müdahalede bulunup bulunmayacağı da endişe yaratıyor.
Akabinde ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, silahsızlanmanın temeli sayılan Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması (AKKA) çerçevesinde işbirliğini sona erdirdiklerini açıklıyor.
Rusya’nın 2007’de çekildiği işbirliğinde-şimdi,iki ülke anlaşmanın tarafı değildir ve taraf ülkelere dahi tank,savaş uçağı ve ağır silahların satışlarının önü açılıyor.
Üstelik ABD’nin füze savunma sisteminin egemenliğini tehdit ettiği gerekçesi ile uzlaşma arayan Rusya olayların gelişmesine göre adım atacağını,ABD ile füze savunma sistemiyle ilgili anlaşma sağlanamaması halinde stratejik silahların kontrolü anlaşmasının(START) sonraki adımlardan vazgeçeceğini açıklıyor.
*
Türkiye cumhuriyetin lâik, hayatın gerçeğinden ve onun zorunluluklarından oluşan temel ilkelerine dayanan cumhuriyete karşı devrimci hareketlere karşı korunması ve dinsel-siyasal bölücülüğün bertaraf edilmesini sağlayan ve uygar milletlerce uygulanan ölçütleri esas kabul eden Türk Hukuk Sisteminin yapısından AKP iktidarı eliyle kayıplarını tazmin etmek ya da parsa toplamak isteyenlerce kuşatılmış islam cemaatlerinin peşinde meçhule sürükleniyor.
Bir yanıt yazın