Azeri Türkleri, başkentleri Bakü’ye Azerbaycan Türkçesi’nde “Bakı” diyorlar.
Azerbaycan Türkçesi, Oğuz lehçesine en yakın Türkçelerden biri ve bizimkine çok yakın.
Azerbaycanlı kardeşlerimiz özellikle “Azeri Türkleri” ve “Azerbaycan Türkçesi” terimlerinin kullanılmasını istiyorlar. Son gidişimde bunu çok fazla hissettim.
Sovyet Rusya döneminde yapılan propagandalar nedeniyle Türk halkı”, “Türk dili” yerine “Azerbaycan halkı” ve “Azerbaycan dili” terimlerini kullanmaya zorlanmışlar. Şimdi tüm bunları geride bırakmak isteyen Azeriler “ biz “Türk”üz, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile birlikte bir milletin üç devletiyiz” diyorlar.
Azerbaycan’a İlk gidişim 2000’li yılların başındaydı. Rahmetlik Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev daha hayattaydı. Bizi kabul etmişti ama kendisi ile tokalaşmaktan öteye bir iletişimim olamamıştı.
Keşke olabilseydi…
Keşke kendisini daha yakından tanıyabilmiş, konuşabilmiş, dönemin Rus Politbürosu’ndaki SSCB Devlet Başkanlığı seçimlerini birkaç oyla nasıl kaybettiğini sorabilmiş olsaydım.
O yıllarda Başkent Bakı, yolları, binaları ve alt yapısı ile adeta büyük bir köy görünümündeydi. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin yetmiş yıllık Rus idaresi döneminde Azerbaycan’ı iliklerine kadar nasıl sömürdüğünün açık göstergesiydi Bakı.
İkinci gidişim 2006 yılında olmuştu. Sibirya bölgesinin başkenti Novosibirsk kentine konferans vermeye ve Valiye onursal doktora payesi takdim etmeye Azerbaycan Hava Yolları AZAL ile Bakı üzerinden gitmiştim. 4 yıllık bu ayrılık süreci içinde Bakı kenti, köy olmaktan çıkmış büyük bir kasaba kimliğine bürünmüştü. Gözle hemen görülemeyen ancak inceledikçe anlayabileceğiniz bir gelişme vardı kentte. Kentin en iyi oteli hala KKTC’nin 3 yıldızlı otelleri klasındaydı.
Baba Haydar Aliyev vefat etmiş yerine oğlu İlham Aliyev seçilmişti. Rusların 70 yıllık mirası da yavaş yavaş ortadan kaybolmaya yüz tutmuştu. Azerbaycan ordusunun subay ve erlerinde hala daha Rus döneminin kıyafetleri etkisini sürdürüyor, yollarda çoğunlukla Rus yapımı araçlar görülüyordu.
2008 yılında gittiğimde ise başkentteki gelişme artık gözle görülür düzeydeydi. Yollar iyileşmiş, havaalanı ile başkent arasındaki yolun her iki tarafındaki derme çatma evler, paslı tabelalar ve iyice eskimiş yapılar kaldırılmış, yerlerine ağaçlar ekilmiş, parklar yapılmış, yeni binaların inşaatına başlanmıştı.
Mağazalar ufak boyutlarda kent içinde yerlerini almaya başlamış, cep telefonu daha yaygın bir şekilde kullanılır hale gelmiş, yollardaki araçların ise hem yaşları gençleşmiş, hem de modelleri çeşitlenmeye başlamıştı. Askerlerin kıyafetleri ise biraz değişime uğramıştı. Sanki Türk Silahlı Kuvvetlerinin giyim tarzı hakim olmuştu Azerbaycan ordusu mensuplarında.
Kaldığımız otel bir Türk inşaat firması tarafından daha yeni bitirilmiş 5 yıldızlı muhteşem bir oteldi. Artık kentte alt ve üst yapı yatırımları da başlamıştı.
2011 yılında gittiğim vakit ise gözlerime inanamadım.
2000’li yıllarda ilk kez gittiğimde büyükçe bir köy diye tanımladığım Bakı gitmiş, yerine muhteşem bir şehir gelmişti. Azerbaycan’a yakışır bir başkent olmuştu Bakı.
Birbirinden güzel mimarisi ile yüksek binalar ve gökdelenler inşa edilmiş, ana caddelerdeki tüm binalar elden geçirilerek, eski ve tarihi binaların dokusunu incitmeyecek şekilde muhteşem bir şekilde restorasyon yapılmış, yollar, caddeler ve kaldırımlar, asfalt veya Arnavut taşları ile yenilenmiş, eski elektrik sistemi sökülüp atılmış ve yeni sistem yeraltına kaydırılmış, şehrin kalbi sayılan cadde üzerinde dünyanın tüm ünlü markaları yerlerini almış, modern ve çok katlı alış veriş merkezleri ise birbiriyle kıyasıya rekabete girmiş.
Yolları en güzel, en pahalı dünya markası araçlar kaplamış, şehrin en ünlü meydanına da içine müzik eşliğinde dans eden fıskiyelerin bulunduğu bir de havuz yapılmış.
Her yönüyle tam bir başkent olan Bakı şimdilerde, yaz başında yapılacak Eurovision Şarkı Yarışmasına hazırlanmakta. Ben gittiğimde, yarışmanın yapılacağı konser salonunun çevre düzenlemesi, çevre yolları ve alt yapı çalışmaları hızlı bir şekilde devam ediyordu. Çok kısa bir süre sonra ise zemin etüdü ve hazırlığı bitirilmiş olan salonun inşasına başlanacak. Tüm dünyanın gözlerinin çevrileceği konser salonunu Mayıs ayından evvel bitirmeyi planlıyor Azerbaycan…
(Devam edecek)
Prof. Dr. Ata ATUN
ataatun@politikadergisi.com
Bir yanıt yazın